Önceden fark etmediğiniz derinliklerle karşılaşırsınız, yalnızca ruhsal ve dinsel besinler bu derinlikleri doldurur. | TED | فتدرك وجود أعماق في ذاتك لم تكن تتوقعها، وستملأ هذه الأعماق التغذية الروحانية والترابطية فقط. |
Ve bu konuda, bir karadeliğin derinlikleri her şeyden daha belirgin bir örnek teşkil eder. | Open Subtitles | وهذا ليس أوضح فى أى مكان أكثر من .أعماق الثقب الأسود |
Ve dağın derinlikleri son 40 yıl içince 74 madencinin canına kasteden saf toksik gazlarla dolu. | Open Subtitles | وبعيدا ً مِن أعماق الجبل تتدفق الغازات السامة |
Ve dünya biçimsiz bir boşluktu derinlikleri karanlık kaplamıştı. | Open Subtitles | والأرض كانت خالية بلا ملامح وغطّى الظلام وجه الاعماق |
Ancak Saylonlar, Cavil'in çocuğu götürebileceği en olası yerin Koloni'nin iç kısmının derinlikleri olacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | السيلونز يعتقدون أن اكثر الأماكن أماناً لوضع الطفلة هو بداخل قلب المُستعمرة |
Üç metre derinlikleri var ve kışın donuyorlar. | Open Subtitles | تبدو على عُمق عشرات الأقدام وفى الصيف ، تتجمد |
Akıntı daha da soğuyana kadar derinlikleri takip edip daha çok derinlere yüz. | Open Subtitles | أسبح بعيداً و عميقاً. أتبع التيار حتى تكون المياه باردة للغاية نحو الأعماق. |
Bunun hayatta bir kez karşılaşılacak bir aşk olduğunu unutmayacağıma ve bizi hangi zorluklar ayırırsa ayırsın yine bir şekilde bir araya geleceğimizi ruhumun derinlikleri içinde bileceğime söz veririm. | Open Subtitles | و أعدك ألا أنسى أن هذا هو الحب الوحيد بالعمر و أن أدرك في أعماق روحي أنه |
Bunun hayatta bir kez karşılaşılacak bir aşk olduğunu unutmayacağıma ve bizi hangi zorluklar ayırırsa ayırsın yine bir şekilde bir araya geleceğimizi ruhumun derinlikleri içinde bileceğime söz veririm. | Open Subtitles | و أعدك ألا أنسى أن هذا هو الحب الوحيد بالعمر و أن أدرك في أعماق روحي أنه مهما فرقتنا الصعاب |
Arzuladıklarının, ihtiyaç duyduklarının korktuklarının derinlikleri şiddetli ve karanlık. | Open Subtitles | ما يريده، ما يحتاج إليه ما يخشاه أعماق ذلك إنه متجذّر ومظلم |
Koca, budala dostumuzun bazı gizli derinlikleri ortaya çıktı. | Open Subtitles | توضّح أنّ صديقنا الأحمق الضخم لديه أعماق خفيّة. |
Orada önemli olanın daha üstün bir zeka değil zihninizin belirsiz derinlikleri olduğunu kabul etmelisiniz. | Open Subtitles | لا بد أن تعترف أن ذلك ليس ذكاءً عالياً، ولكن أعماق عقلك الغامضة أثبتت فعاليتها. |
Denizin derinlikleri ölüm saçan canavarlarla doludur. | Open Subtitles | و أعماق البحار تغص بالوحوش المهلكه |
Denizin derinlikleri ölüm saçan canavarlarla doludur. | Open Subtitles | و أعماق البحار تغص بالوحوش المهلكه |
Okyanusun derinlikleri, açık ara Dünya'nın en büyük yaşam ortamı ve en tuhaf bir takım avcının evi. | Open Subtitles | أعماق المحيطات إلى حد بعيد أكبر موئل للحياة علىالأرض... .. |
derinlikleri farklı. | Open Subtitles | أعماق مختلفة .. |
Bay Davis'in gizli derinlikleri var. | Open Subtitles | السيد ديفيس لديه أعماق خفية |
"Duygularımızın derinlikleri..." | Open Subtitles | "أعماق مشاعرنا تقول... ." |
Tohumun nasıl ekileceğini, bütün o derinlikleri öğretirdi bize. | Open Subtitles | ارانا كيف نزرع البذور وكل الاعماق المختلفة |
Ve benden önce o derinlikleri gören kişiler bir daha yüzeye çıkamadılar. | Open Subtitles | ومَن رأى تلك الاعماق من قبل لم يعاودوا الصعود منها |
Ancak Saylonlar, Cavil'in çocuğu götürebileceği en olası yerin Koloni'nin iç kısmının derinlikleri olacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | السيلونز يعتقدون أن اكثر الأماكن أماناً لوضع الطفلة هو بداخل قلب المُستعمرة |
Heavy metal'in derinlikleri. | Open Subtitles | عُمق موسيقى "الهيفي ميتال". |
Akıntı daha da soğuyana kadar derinlikleri takip edip daha çok derinlere yüz. | Open Subtitles | أسبح بعيداً و عميقاً. أتبع التيار حتى تكون المياه باردة للغاية نحو الأعماق. |