En küçük detayı dahi, aklına ne gelirse söyle ona. | Open Subtitles | حتى التفاصيل الصغيرة أخبر المحامي بكل شيء هل تفهم ؟ |
Açık havada en küçük detayı bile en geniş açıyla yakalayabiliriz. | Open Subtitles | في يومٍ صافٍ، بوسعنا رصد أدق التفاصيل في أكثر المشاهد رحابةً. |
Herkes hakkında her detayı hatırlamamı beklemeyin benden. | Open Subtitles | لا يمكن أن تتوقعي أن أتَذّكر كل التفاصيل عن كل شخص |
Her detayı mümkün olduğunca yakın benzetmen gerekiyor. Hayatı buna bağlı. | Open Subtitles | يجب أن تطابقى كل تفصيل بقدر المستطاع حياتها تعتمد على ذلك |
Çok küçük davranışsal ekonomi detayı: İtalya'da ceza puanları tersine gider. | TED | تفصيل سلوكي إقتصادي صغير : في إيطاليا نقاط المخالفة تتناقص |
Her detayı sürekli mıncıklayıp, seni nasıl deli ettiğini. | Open Subtitles | بأنهاقادتكللجنون, تهتم بكُلّ التفصيل الصَغيرة |
Mühendis ekibimiz en ufak detayı bile yaratmak için masraftan kaçınmadı. | Open Subtitles | لم يغفل فريق مهندسينا أي شيء في إعادة البناء حتى أدق التفاصيل |
72 saat içinde, her birinizin onun daha önceki faaliyetleri ile ilgili her detayı iyice öğrenmesini istiyorum. | Open Subtitles | في 72 ساعة ، أريد كل منكم أن يعرف جميع التفاصيل عن عملياته السابقة. |
Bu gibi şeylerde en ufak detayı bile ihmal edemezsiniz. | Open Subtitles | في مثل هذه الأمور لا يمكننا أن نستخف حتى بأدق التفاصيل |
Bu konuda sana yardım etmek istiyorum, o yüzden her şeyi anlatmalısın, her detayı. - İnfilak etmeden içini boşaltmalısın. | Open Subtitles | أريد أن أساعدك في هذا، لذا يتوجب عليك أن تخبرني بكل التفاصيل |
Tarafsız birine göre, her detayı hatırladığına emin misin? | Open Subtitles | بالنسبة لشخص غير مهتم بالآخر انت تتذكر كل التفاصيل وانت تتذكرين افضل منى انا لا اتذكر بل تتذكرين |
İzin verilebilir gibi görünüyor, ama bir detayı atlıyorsun. | Open Subtitles | هذا يبدو تمكين جدا، ولكن أنت نسيان التفاصيل واحدة. |
Eğer şizofrenden tedavi görmüşse,bunların hepsini açıklayabilir, çünkü hiçbir detayı gözden kaçırmamış. | Open Subtitles | لو أنها تعالج من الذهان العقلي فقد يفسر كل هذا لأنها لم ترمق أبسط التفاصيل |
Her hareketlerini izler her küçük detayı gözlemlerler. | Open Subtitles | يراقبوا كل تحركاتهم كل التفاصيل الصغيرة يتم ملاحظتها |
Seks hayatın hakkındaki her küçük detayı bana anlattın, bilmem gerekenden çok daha fazlasını. | Open Subtitles | أنتِ تعطينني كل التفاصيل الدقيقة في حياتك الجنسيّة. أكثر مما احتاج أن اعرفه في أي وقت. |
Devam etmeden önce, bir kaç detayı konuşmalıyız. | Open Subtitles | قبل أن نخوض في ذلك نحتاج أن نراجع بعض التفاصيل |
Tamam, minnacık bir detayı atlamışım. O kadar da önemli gözükmüyor. | Open Subtitles | لذا حذفت تفصيل صغير جداً واحد و لم يبدو مهمً |
Şimdi de her detayı onlara açıklamamız gerekiyor mu? | Open Subtitles | هل يجب ان نجرهم خلال كل تفصيل صغير؟ هذا ليس عنهم |
Pekala, herşeyi anlatmanı istiyorum, tek bir detayı bile atlamadan. | Open Subtitles | حسناً انا أريدكِ أن تخبريني بكل تفصيل و لا تفوتي أي شئ |
Bu küçük detayı olay yerindeki dedektiflerden başka, sadece bir kişi bilir; | Open Subtitles | ماعدا المحقق في مسرح الجريمة, فإن الشخص الوحيد الذي يعرف هذا التفصيل الصغير |
Her detayı. Evden nasıl kaçırıldığını, nasıl onu Belfast'e kadar... | Open Subtitles | كل تفصيلة , كل أخذوه من منزلك , كيف تتبعوه |
Bu son detayı halletmem çok az zamanımı alacak. | Open Subtitles | سيستغرق الأمر منّي لحظات للتخلّص من هذه التفصيلة الأخيرة |
- İki gündür benimle tek kelime etmedin ve aniden her detayı ister oldun, öyle mi Joni? | Open Subtitles | -لم تتحدثي إليّ منذُ يومين , فجأه تريدين تفصيلاً لكل شيء جوني)؟ ) |
Battaniyene kadar her detayı planlarken çok dikkat ediyordu.. | Open Subtitles | كان حذرا جدا , فقد خطط بالتفصيل أنزلك الى البطانية وانت طفل رضيع |
Evet. Görünüşe göre bu konuda anlaşmamızı yaparken hayati önem taşıyan bir detayı atlamışsın. | Open Subtitles | أجل، بخصوص ذلك، يبدو أنّك أغفلتِ تفصيلًا حاسمًا حين عقدنا اتّفاقنا. |
ve resme doğru yürüdükçe orada olmayan detayı görmeyi umuyordum. | TED | و عندما مشيت بإتجاه الصورة توقعت تفاصيل لم تكن هناك |