Bu değişim, Profesor Nicalau Mills'in deyimiyle bir utanç kültürünü yarattı. | TED | هذا التغيير أدى إلى ما يسميه بروفيسر نيكولاس ميلز ثقافة الإذلال |
deriz. Dördüncü bileşense pişmanlığın psikologların deyimiyle saplantı yaratıcı olmasıdır. | TED | و العنصر الرابع هو ذلك الندم الذى يسميه علماء النفس المواظبة. |
Kendi deyimiyle son yolculuğu için bir doktoru ikna etti. | Open Subtitles | لقد أقنع طبيب أن يساعده فيما يسميه الإنتقال الأخير |
Ya da bakıcı ailemin deyimiyle, evimden def olup git kampı da diyebiliriz. | Open Subtitles | أو كما كانت تحبّ تسميته عائلتي التي رعتني منذ كنت رضيعة معسكر: "اخرجي من منزلي". |
Ya da bakıcı ailemin deyimiyle, evimden def olup git kampı da diyebiliriz. | Open Subtitles | أو كما كانت تحبّ تسميته عائلتي التي رعتني منذ كنت رضيعة معسكر: "اخرجي من منزلي". |
Toksin sonuçları MDMA ya da çocukların deyimiyle Ecstasy için pozitif çıktı. | Open Subtitles | نتائج فحص السموم أتت إيجابية لمخدر الـ"ميثيل أمفيتامين" أو مسبب البهجة، كما يطلق عليه الأولاد. |
Öfke nöbetleri, çocuk psikologlarının deyimiyle fonksiyonal bir davranışa dönüşür, çünkü çocuk bu yolla anne babasından ilgi görebileceğini öğrenmiştir. | TED | سوف تصبح نوبة الغضب ما يسميه علماء نفس مرحلة الطفولة بالسلوك الموظّف، لأن الطفل قد تعلّم انه يمكن أن يحصل على اهتمام الوالدين نتيجة لسلوك محدد. |
Bu psikologların deyimiyle suçluluk duygusu. | Open Subtitles | هذا ما يسميه العلماء الإفراط في التعويض |
El baltaları insanlık tarihinde evrimsel bir ilerlemeye işaret eder... -- iş görmesi için yapılmış, Darwincilerin deyimiyle "fitness sinyalleri-- .. ki bu da onların; tıpkı tavuz kuşunun kuyruğu gibi, tüylerin ve kılların aksine bilinçli bir şekilde ve akıllıca işlenmiş aletler olduğunu gösterir. | TED | أثر الفؤوس اليدويه تطور ثوري في تاريخ البشرية أدوات صنعت لأداء وظيفه كما يسميه الداروينين إشارات اللياقة البدنية وهذا يعني، عروض و التي هي فعاليات مثل ذيل الطاووس، إلا أنه، على عكس الشعر والريش، الفؤوس اليدويه تصنع بوعي و ذكاء. |
Mesela, İtalyanların deyimiyle "cagutis" olarak adlandırılan birini." | TED | شخص، كما يسميه الإيطاليون، "متوحد." |
Yalnızca tek bir şey vardır, o da Fransızların deyimiyle... "escargot." | Open Subtitles | يوجد فقط ما يسميه الفرنسيون... "حلزون". |
Ayinin doruk noktasında, yıIan taşıyıcılar ya da onların deyimiyle 'Azizler' neredeyse hipnoz edici bir trans haline geçerler. | Open Subtitles | في ذروة الطقوس, معالجات من الثعابين , أو " القديسين " كما يطلق عليها , التوصل إلى trancelike , الدولة المنومة تقريبا من العقل. |