Geyiğe çarpmış dedim. Beni dinlemediğini biliyordum. | Open Subtitles | لقد قلت لك انه صدم غزالا، عرفت بأنك مَا كنت تَستمعُ لي. |
Birşey söylemek istiyorum ama bazen, beni dinlemediğini hissediyorum. | Open Subtitles | أُريدُ قَول الشيءِ. لكن أحياناً، أَشْعرُ بأنّك لا تَستمعُ. |
Annem dinlemediğini söylerdi ama koridorun sonundaki koca saatin arkasına saklandığını bilirdim. | Open Subtitles | أمي كانت تقول أنها لاتستمع أعلم أنها تختبئ وراء الساعه في الممر |
Annem dinlemediğini söylerdi ama koridorun sonundaki koca saatin arkasına saklandığını bilirdim. | Open Subtitles | أمي كانت تقول أنها لاتستمع لكن , أعلم أنها تختبئ وراء الساعه في الممر |
Dinle, doktoru arayıp bu kızın söz dinlemediğini söyleyeceğim. | Open Subtitles | انظري، سأتصل بالطبيب و اخبره بان هذه البنتِ لَنْ تستمع الي. |
Beni dinlemediğini biliyorum çünkü kendi askeri ego tapınağında hapsolmuş durumdasın. | Open Subtitles | يا رجل , اعلم انك لن تستمع الي لانك علقت بثقتك المفرطة بنفسك |
Duyduğunu ama dinlemediğini düşünüyor. | Open Subtitles | ،إنه يعتقد أنكِ تسمعين كلامه ولكن لا تصغين جيداً |
Çünkü bazen beni hiç dinlemediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لأنه بنصف الوقت أعتقد حقـا أنك لا تصغين إليّ |
Eminim konuşuyorsundur, Çünkü dinlemediğini biliyorum. | Open Subtitles | أَنا متأكّدُ أنت كُنْتَ تَتكلّمُ، لأن أَعْرفُ بأنّك مَا كُنْتَ تَستمعُ. |
Biliyor musun bazen beni dinlemediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | احياناً اشعر انك لا تستمع الي |
Tom, onu dinlemediğini düşünüyor. | Open Subtitles | يرى (توم) أنكِ لا تصغين له |