Beynimiz neyi mükemmel ve doğal bir şekilde anlayabilir? | TED | ما الأمر الذي تفعله عقولنا بشكل طبيعي ويمكننا استغلاله؟ |
Anketi şu anda 14 milyondan fazla kişi doldurdu ve ben kimin kiminle ilgilendiğini doğal bir şekilde gözlemlemiş oldum. | TED | 14 مليون شخص أو أكثر جاوبوا على الاستبيان، وكنت قادرة على مشاهدة بشكل طبيعي من ينجذب إلى من. |
O taneciklerin bir kısmı doğal bir şekilde betonlaşarak kumtaşlarına dönüşebilir. | TED | يمكن أن تلتصق بعض الحبيبات بشكل طبيعي لتكون الحجر الرملي |
Çünkü Jim'in merkezi sinir sistemi propriyoseptif sinyalleri alıyor, sentetik bacağı doğal bir şekilde nasıl kontrol edeceğini tam biliyor. | TED | وذلك لأن الجهاز العصبي المركزي لدى جيم هو من يستقبل الإشارات المحفِزة، وبالتالي فهو يعرف بالضبط كيف يسيطر على الطرف الاصطناعي بطريقة طبيعية. |
Olayların doğal bir şekilde meydana gelebilmesi uzun bir süreçtir. | Open Subtitles | طريق مواز للأحداث التي يجب أن تحدث بشكل طبيعي حتى تصبح ممكنة |
doğal bir şekilde alışacaklar yani. | Open Subtitles | أذا هُم سيتأقلمون بشكل طبيعي , آيتُهـآ البـآحثة جِوم آنتِ لا تتكيفين بشكل طبيعي |
Ve belki de geri kalanı daha doğal bir şekilde gelebilir görsel bir şeyler denersen mesela. | Open Subtitles | وربّما ستأتي البقية بشكل طبيعي أكثر لو حاولت, لا أعرف، ربّما شيء مرئي |
Sadece bir iki kişiye söyleriz ve doğal bir şekilde yayılmasına izin veririz. | Open Subtitles | سأخبر شخصاً أو شخصين فقط وأدع الخبر ينتشر بشكل طبيعي |
Ve bunun dışında, Batı'daki gibi bir demokrasi doğal bir şekilde, gelişecekti. | Open Subtitles | والنتيجة ستكون إرساء ديمقراطية تزدهر بشكل طبيعي بنفس الطريقة التي ازدهرت بها في الغرب |
Her şey mükemmel olmasa da, çeşitlilik ve liderliği ilgilendiren kararlar zamanla, doğal bir şekilde alınır, değil mi? | TED | لذا حتى وإن لم يكن كل شيء مثاليا في ذلك الوقت، فإن تحقيق التنوع والقرارات الإدارية كان شيئًا سيحدثُ بشكل طبيعي مع مرور الوقت، أليس كذلك؟ |
Ve tamamen doğal bir şekilde gelişti. Neler oluyor? | Open Subtitles | - وأتيت على ذكره بشكل طبيعي تماماً |