Bir yılan doğası gereği dolap çevirmeye meyillidir. | Open Subtitles | ثعبان بطبيعتهِ يُفضل الزحف على بطنهِ. |
Bir yılan doğası gereği dolap çevirmeye meyillidir. | Open Subtitles | ثعبان بطبيعتهِ يُفضل الزحف على بطنهِ. |
Mizahın iletişim açısından güçlü vasıflarından biri de doğası gereği hızlı yayılmasıdır. | TED | وكَسِمَة قوية أخيرة للكوميديا في التواصل هي أنها ذات طبيعة فيروسية. |
İnsan, doğası gereği diğerlerinden daha üstün olmak istiyor. | Open Subtitles | طبيعة الإنسان أنه يريد أن يكون أفضل من الآخرين. |
Yaptığın işin doğası gereği, "meşru" doğru sözcük olur mu, bilemiyorum gerçi. | Open Subtitles | حسنٌ, نظراً لطبيعة أعمالك المُثيرة للتساؤلات, لا اعلم إن كان تلك كلمة خاطئة |
Şimdi, uçmak işin doğası gereği zor bir şeydir. | TED | فالطيران يعتبر بطبيعته من الأشياء الصعبة. |
Siber silahlar doğası gereği tehlikelidirler, ama ek olarak, daha da dengesiz bir ortamdan ortaya çıkıyorlar. | TED | حتى الأسلحة الالكترونية هي خطيرة بطبيعتها ، لكن بالإضافة إلى ذلك، انها ناشئة في بيئة غير مستقرة أكثر من ذلك بكثير. |
Grup dinamiğinin doğası gereği, sürünün hayatta kalması onların başarı ile avlanmasına bağlı. | Open Subtitles | اي ان طبيعة علاقات المجموعة تقول ان بقاء المجموعة يعتمد على |
Ama insanlar böyle yaratılmış İnsan doğası gereği böyle değil mi? | Open Subtitles | هناك أشخاص تركيبتهم على تلك الشاكلة،أليست تلك طبيعة بشرية فعليا؟ |
Her kız doğası gereği mükemmel bir erkekle yuva kurmak ister. | Open Subtitles | إِنَّه من طبيعة المرأة أنها تود العيش بجوار رجل |
İşinizin doğası gereği bu bilgiyi ben de elimden geldiğince gizli tutacağım. | Open Subtitles | سأبذل قصارى جُهدي لإبقاء طبيعة عملك خاصّة. |
Ve malesef, bu suçun doğası gereği benim adamlarımın yapabileceği çok şey yok. | Open Subtitles | وللاسف نظراً لطبيعة الجريمة لا تستطيع جماعتي عمل الكثير بشأنها |
O görevin doğası gereği, hassas ayrıntıların gizli olduğunu anlamalısınız. | Open Subtitles | نظراً لطبيعة تلك المهمة، عليكالتفهمأن .. الظروف المذكورة سرية. |
Şimdi, çoğu siyasal bilimci bize tek parti sisteminin doğası gereği kendi kendini düzenlemede yetersiz olacağını söyler. | TED | الآن، سيخبرنا معظم العلماء السياسيين بأن نظام الحزب الواحد غير قادر بطبيعته على التقويم الذاتي. |
Ama yüzemiyor Sonra... kurbağaya gidiyor, tabi o doğası gereği yüzebiliyor, diyor ki ona, uh... | Open Subtitles | وآراد أن يعبر النهر ولا يستطيع السباحة,لذا فقد ذهب للضفضدع,الذي بطبيعته أنه يستطيع السباحة |
Dediklerim doğası gereği görünmez olan şeyler değiller. | TED | لكن، هذا لا يعني أن هذه الأشياء غير مرئية بطبيعتها. |
Ve doğası gereği yavaş olan şeyleri dahi-- hızlandırmaya çalışıyoruz. | TED | وحتى الأشياء التي هي بطبيعتها بطيئة نحن نحاول الإسراع بها أيضا. |