| Bu tabut çivilenmiş, çünkü o Pazartesi doğruca fırına gidecek. | Open Subtitles | هذا التابوت مُسمر لأن الجثة لن تذهب مباشرةً إلى الفرن |
| O zaman, şimdi, yemekten hemen sonra, doğruca yatağa gideceksin. | Open Subtitles | اوه, حسنا أُريدك أن تذهب بعد العشاء مباشرةً إلى سريرك |
| - Evet, evet. Gidelim Xander. - doğruca eve geleceksin. | Open Subtitles | نعنم نعم , لنذهب يا ألكساندر ستعودين مباشرةً إلي البيت |
| iyi. Şimdi doğruca kampa dönüyoruz. | Open Subtitles | والآن إستدر ، وأرجع مُباشرة إلى المُعسكر |
| Sonra doğruca Kongre Kütüphanesi binasına gitti orada bir mesaj ilettiğine inanıyoruz. | Open Subtitles | وبعدها ذهبت مباشره الى مبنى مكتبه الكونجرس فى اعتقادنا انها كانت تمرر رساله |
| Direnmeye çalışanlar da doğruca hapse gönderiliyor ya da başlarına daha kötüsü geliyor. | Open Subtitles | و أي أحد يحاول أن يُقاوم يُرسَل مُباشرةً إلى السجن أو أسوأ |
| Her sabah uyanıp yataktan kalkacak ve doğruca suya atlayacaktık. | Open Subtitles | وكل صباح نستيقظ ونتدحرج من على الفراش مباشرةً في المحيط. |
| doğruca polise gidin, tamam mı? Sakın FBI'a teslim olmayın. | Open Subtitles | إتجهوا مباشرةً إلى سيارات الشرطة لا تتوجهوا إلى المباحث الفدرالية |
| Senatör, bu işten siz mesulsünüz fakat tüm bulgularınızı doğruca bana bildirmenizi istiyorum. | Open Subtitles | حضرةَ السيناتور، ستتولّين هذا، .لكن أريدكِ أن تُطلعيني على كلّ ما تجدينه مباشرةً |
| Kurt bacaya tırmanmış ve doğruca büyük kara kazanın içine düşmüş. | Open Subtitles | وتسلق الى أعلى المدخنة، ومن ثم. سقط مباشرةً في القدر الكبير |
| doğruca TSSB ve Psikiyatri koğuşu hakkında sorular sormaya başladı. | Open Subtitles | لقد سألني مباشرةً عن حالة ما بعد الصدمة والعلاج النفسي. |
| doğruca yedi türlü yemek ve yedi garson ve şampanya | Open Subtitles | سنتجه مباشرةً إلى مأدبة عشاء ثم نحتسي الشمبانيا |
| Montbard'da ufak bir molanın ardından doğruca buraya geldik. | Open Subtitles | و بعد أن توقفنا لفترة قصيرة في مونبار اتجهنا مباشرةً الى هنا |
| Tören Pazartesi günü, ardından doğruca fırının içine girecek. | Open Subtitles | يوم الاثنين إنها سوف تذهب أولاً إلى المعبد، ثم مباشرةً الى الفرن |
| doğruca üsse gidin en iyisi. | Open Subtitles | من الأفضل أن تذهبوا مباشرةً إلى القاعدة. |
| doğruca onun koca mavi gözlerinin içine baktım Johnson'ı öldüren kişi sendin. | Open Subtitles | لقد نظرت مباشرةً بداخل تلك العيون الواسعو الزرقاء لقد كنت أنت من قتل جونسون |
| Şimdi, doğruca eve. Değişmek için zahmet etme. | Open Subtitles | الآن, إذهب مُباشرة إلى المنزل ألا تهتم بالتغيير؟ |
| Hücreden çıktı. doğruca duşa gitti. | Open Subtitles | خرج من الحبس الانفرادى ذهب مباشره الى الاغتسال |
| - İyi geceler, millet. doğruca evlere. | Open Subtitles | ليلة سعيدة جميعاً, لنذهب الى المنزل مُباشرةً. |
| - doğruca bir uzmana götürdüm iyi olup olmadıklarını öğrenmek için. | Open Subtitles | أنا أخذتهم مباشرة إلى الإختصاصي الذي يخبرني إذا هم كانوا بخير. |
| Ama iyi ki kazağı giymedim, çünkü oraya vardığımda havaalanından doğruca BBC'deki bir canlı yayına yetişmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لكنني محظوظ لانني لا البسها لانني عندما اصل للمطار اذهب مباشرة للقاء مباشر لدى قناة الـ بي بي سي |
| Kestirmeden doğruca tuzağa doğru gitti. | TED | ثم حلق في خط مستقيم واتجه مباشرة نحو الفخ. |
| Bakın, işler çirkinleştiğinde adam masanın yanından fırlayıp doğruca kapıya doğru koştu. | Open Subtitles | انظر ،عندما سارت الامور بصوره بشعه بدأ الرجل بالمراوغه حول مكتبه و ركض بشكل مستقيم الى الباب |
| O da doğruca güney tarafına yol alır ölmek için çok genç olduğunu düşünüyordur çünkü. | Open Subtitles | لذا توجه فوراً نحو الجنوب كي يهرب، لأنه فكر وقال أن وقته لم يحن بعد |
| ...babanın etrafından geçerek doğruca ağabeyin ve bebeğin yanına gitmiş. | Open Subtitles | تطوف حول الأب , ثم تحد يميناً إلى الأخ والرضيع |
| doğruca Dünya'nın yörüngesinden geçti. Altı saat önce tam olarak o noktadaydık. | TED | مر مباشرة من خلال المدار الأرضي. في المكان الذي مررنا منه قبل ست ساعات فقط. |
| Alırım onu, bir şeyler yemeye götürürüm sonra da doğruca sergiye gideriz. | Open Subtitles | سأُقلّه لاحقاً سأخذه لتناول الطعام وبعد ذلك سنذهب مباشراً إلي المعرض الفني |
| doğruca karşıya. | Open Subtitles | اتجه صوب الأضواء |
| Büyük bir martı sürüsü siste kaybolmuş, ve doğruca bir sürü ışığın olduğu şehre girmişti. | Open Subtitles | جماعات كثيره من الطيور البحريه قد فقدت طريقها في الضباب وتوجهت للمدينه حيث يوجد الضوء |
| Pakistan'dan kalkış yapacak ve kuzeye, doğruca Rusya'ya doğru uçacaktı. | Open Subtitles | كان سيقلع من باكستان ويطير الى الشمال مباشرة عبر روسيا |