New York City'de, tekerlekli sandalyede olduğunuz için sizi almayı reddeden bir otobüsü durdurmak için kaç insan gerekir? | TED | كم عدد الأشخاص القادرين على إيقاف حافلة في مدينة نيويورك حينما يرفضون أن تدخلوا الحافلة لأنكم على كرسي متحرك؟ |
Bazen acıyı hafifletmek ve geçici olarak durdurmak için bir yara bandı kullanabilirsiniz. | TED | قد تحتاجون أحيانًا لوضع شريط لاصق طبي في المكان لمحاولة إيقاف الألم مؤقتًا. |
Bu çocuk ölecek ve bunu durdurmak için hiçbir şey yapamıyorum. | Open Subtitles | هذا الصبي سيموت و لا يوجد ما يمكنني فعله لإيقاف ذلك |
Tek yapmamız gereken ona, durdurmak isteyeceği bir şey vermek. | Open Subtitles | كل ما علينا فعله هو إعطاؤها شيئاً ترغب في إيقافه |
Eminim ki, bu yetenek ve araçları fakir dünyada bebeklerin ölümünü durdurmak için kullanabiliriz. | TED | من المؤكد أننا لن نقدر على توفير تلك المؤهلات والأدوات لكي نوقف موت الأطفال في العالم الفقير |
Kurbanlar arasında benzerlik olmadığından,.. ...katili durdurmak hemen hemen imkansız. | Open Subtitles | بدون نمط مميز لاختيار الضحايا, من المستحيل عمليا ايقاف القاتل |
Dışarda, bizim bu yaptığımız şeyi durdurmak isteyen bazı insanlar var. | Open Subtitles | هناك بعض الناس هناك التي ترغب في وقف ما نقوم به. |
Pilotlar burada motoru durdurmak istemiyor zira hava şartları oldukça değişken. | Open Subtitles | لا يستطيع الطيارون إيقاف المحرّك بهذا الارتقاع. يتغيّر الطقسُ بسرعة شديدة. |
Bu uzaylı istilasını dünyamızı yok etmeden durdurmak isteyen bir kahraman vardı. | Open Subtitles | بطل حاول إيقاف هذا الكائن الفضائي عند حدّه أن يدمّر وطننا مجدّداً. |
Hareket halindeki bir aracı durdurmak için, şoförü, motoru ya da tekerleri vurabilirsiniz. | Open Subtitles | لكي توقف سيارة مسرعة عليك بإيقاف المحرك او قتل السائق او إيقاف الإطارات |
Bunun treni durdurmak için yapılan bir girişim olduğunu anlıyoruz. | Open Subtitles | بِتنا نفهم الآن أن هذا نوعٌ من محاولة إيقاف القطار |
Artık sebebi bildiğine göre bunu durdurmak için ne yapacaksın? | Open Subtitles | لكن الآن بعد أن علمتم لماذا ماذا ستفعلون لإيقاف السبب؟ |
Peki, artık nedenini bildiğine göre durdurmak için ne yapacaksın? | Open Subtitles | لكن الآن بعد أن علمتم لماذا ماذا ستفعلون لإيقاف السبب؟ |
Bunu başlarken durdurmak için cesaret ve ivediliğe ihtiyacımız olacak. | TED | يجب أن تكون لدينا الشجاعة والإلحاح للعمل على إيقافه كلما وُجد. |
Moore diyor ki, çözüm plastiği kaynağında durdurmak: okyanusa düşmeden önce karada durdurmakta yatıyor. | TED | الحل، يقول مورو ، هو إيقاف البلاستيك من المصدر إيقافه على اليابسة قبل سقوطه في المحيط |
Bozulma sürecini başlamadan önce durdurmak için hedefe yönelik terapi veya ilaçlar geliştirebiliriz. | TED | لذا فبإمكاننا تقديم العلاجات الجينية أو العقارات الدوائية لكي نوقف العمليات الانتكاسية قبل أن تبدأ. |
kadın sünnetini durdurmak için mücadeleye yeni başladığında, dışlanmıştı, kovulmuştu, kötülenmişti, tüm toplum ona sırtını dönmüştü. | TED | تناضل من أجل ايقاف ختن الاناث في مجتمعها أصبحت منبوذة، تم نفيها و قذفها و انقلب المجتمع باكمله ضدها. |
Ve asıl soru, neden, birçok insanı Avrupa kıyılarına sürükleyen savaşları, zulümleri ve yoksulluğu durdurmak için çok az şey yapılıyor? | TED | ولماذا، السؤال الجذري، يُفعل القليل من أجل وقف الحروب ، الاضطهاد والفقر الذي يقود العديد من الناس لسواحل اوروبا؟ |
Umarım merhametli olduğumuzu, sesimizi yükselttiğimizi ve bir nesil olarak, şiddeti durdurmak için harekete geçtiğimizi söyleyebiliriz. | TED | إني آمل أن يمكننا القول : لقد تعاطفنا معهم ورفعنا صوتنا، و كجيل، تحرّكنا لجعل العنف يتوقف. |
Başka biri zarar görmeden önce bu şeyi durdurmak benim işim. | Open Subtitles | وظيفتي أن أوقف هذا الأمر قبل أن يضر ذلك شخصاً آخر |
O zaman , İblis Büyülüler olurlar, ve onları durdurmak için çok geç kalmış oluruz. | Open Subtitles | حينها، سيصبحون، الأشرار المسحورين ويفوت الأوان على إيقافهم |
Bunu bir dakikalığına durdurmak istiyorum çünkü film çok kötü yapılmış. | TED | الآن ، حسنا . الآن ، أريد أن تتوقف ثانية بسبب ان الفلم سئ الصنع |
durdurmak demek istiyorsun. Beni sonunda kendim için birşey yapmaktan durdurmak için. | Open Subtitles | تعنين إيقافي، إيقافي أخيراً عن فعل شيئا لنفسي |
Teğmen, çalışmaları durdurmak için henüz geç kalmış değilsiniz. | Open Subtitles | حسناَ ملازم مازال بوسعك إيقافها قبل فوات الأوان |
İkincisi, bu aksiliği durdurmak için yapabileceğiniz fazla bir şey yok. | Open Subtitles | الامر الثانى , لا تستطيع ان تفعل الكثير لايقاف هؤلاء الناس |
"Onları durdurmak için elimizden geleni yapacağız." "Dediğimi duydun mu?" | Open Subtitles | ننا سنفعل كل ما نستطيع فعله من أجل أن نوقفه |
Şoför bey, bu acımasız hayvanı durdurmak için bir şeyler yapın. | Open Subtitles | ايها السائق,أُصرّ بأن تفعل شيئا يوقف هذا العنيف الشرير |