Eğer yanılıyorsam söyle, fakat bu düğünü durdurmaya çalışmıyor muyduk? | Open Subtitles | أخبريني إن كنت خاطئة، ولكن ألسنا نحاول إيقاف هذا الزفاف؟ |
Ama yemin ederim ne yapacağını anladığım an onu durdurmaya çalıştım. | Open Subtitles | أقسم لكم، بمجرد إكتشافي إلى ما كان يرمي إليه حاولت إيقافه |
- Beni durdurmaya çalışma şekli. - Devam etmek iyi fikir değil. | Open Subtitles | ـ إنها طريقته لمحاولة إيقافي ـ ليست فكرة جيدة لتستمر |
Bazıları size yardım eder, bazıları sizi durdurmaya çalışır. | TED | فبعضها يُساعدها، والبعض الآخَر يُحاول إيقافها. |
Şimdiye dek hiç olmadığı kadar azimli. Bu bombayı durdurmaya kararlı. | Open Subtitles | ومصمم عليه كما لم ارى من قبل ومصمم على ايقاف القنبلة |
Evini köyümüzün dışına taşıdığında kimsenin seni durdurmaya çalışmadığını fark ettin mi? | Open Subtitles | عندما نقلت منزلك خارج قريتنا هل لاحظت أنه لم يحاول أحد إيقافك |
Dört birliğin gücü bile onları durdurmaya yetmemişti. | Open Subtitles | حتى القوي الكاملة للشركات الأربعة لا تستطيع إيقافهم |
Ellerimle bastırıp kanamayı durdurmaya çalıştım ama zorlukla nefes almaya çalışarak bana baktı. | Open Subtitles | حاولت إستعمال يدى لإيقاف النزيف لكنّها أخذت نفساً كبير من الهواء ونظرت إلى |
Ne yapıyorlar, amaçları nedir, ve henüz gelişmemişken durdurmaya çalışırız. | Open Subtitles | ماذا يفعلون؟ ما هي دوافعهم؟ ومحاولة إيقاف هجماتهم من جذورها |
Sonra gidip gümrüktekilerle, bu işi sınırda durdurmaya çalışanlarla konuştum. Onlar da dedi ki; "Bu iş burada çözülmez. | TED | ثم ذهبت وتحدثت مع الأشخاص الذين يعملون في الجمارك وحاولت إيقاف المخدرات عند الحدود فقالوا لي: إنك لن توقفها هنا |
Arnavut arkadaşlarımla birlikte bunu durdurmaya çalıştık ama başaramadık. | TED | وبمعية صديقي الألباني، حاولنا إيقاف الأمر ، لكننا فشلنا. |
durdurmaya çalıştığımız terörizm bu mu? | TED | إذن ما نحاول إيقافه هل هو حقيقة الإرهاب؟ |
Dalchimsky'yi gördüm. Onu durdurmaya çalıştım ama kaçmayı başardı. | Open Subtitles | لقد رأيت دالشميسكي.وحاولت إيقافه لكنه إستطاع الهروب |
Bir kez Prok aklına bir şey koydu mu onu durdurmaya çalışmanın yararı yoktur. | Open Subtitles | لقد تعلمت شيء منذ زمن طويل إذا بروك ذات مره صمم على الذي برإسه لا فائدة من المحاوله لـ إيقافه |
- Beni durdurmaya çalışma. - Seni bulurlar. Benimle kalmalısın. | Open Subtitles | حاول إيقافي - سوف يعثروا عليكي ، إبقي معي - |
Arabayla giderken bile beni durdurmaya çalışmadılar. | Open Subtitles | إنهم لم يحاولوا إيقافي عندما قدت السيارة بعيدًأ |
Ve senin yerinde olsam beni durdurmaya çalışmazdım. | Open Subtitles | ولو كنت مكانك أو مكان أي وغد معك، لما حاولت إيقافي |
Uyandığımda elim böyleydi ve insanlar onu durdurmaya çalışıyordu . | Open Subtitles | عندما أفقت كانت يدي تتحرك هكذا حاول الناس إيقافها |
Atları durdurmaya çalıştım. Ama tam da toynaklarının altına düştü. | Open Subtitles | لقد حاولت ايقاف الخيول, لكنه وقع تحت حوافرهن تماما |
sırf annemle ters düşmek istemediğim için... bu yaptığını durdurmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | عدم مقدرتي على مواجهة أمي لا يعني أن علي إيقافك من كتابتها |
Başına gelenlere üzüldüm. Onları durdurmaya çalıştım. Yemin ederim. | Open Subtitles | أنا آسفة عما حدث لك، حاولت إيقافهم فعلت، أقسم لك أني فعلت |
Bugüne dek insanlık tarihimizi belirleyen göçmenlik dalgasını durdurmaya yetecek güçte bir kısıtlama olamaz. | TED | ليست هناك أية قيود على الإطلاق يمكنها أن تكون صارمة بما يكفي لإيقاف موجة الهجرة التي حددت تاريخنا البشري. |
Savannah'yla onu durdurmaya çalıştık, ama devlet önce davrandı. | Open Subtitles | انا و سافانا حاولنا ايقافه لكن الحكومة اوقفته قبلنا |
I tekrar iki engellemek için özür dileriz ama kimse hem durdurmaya çalışır. | Open Subtitles | أعتذر عن منع اثنين من جديد ولكن لا أحد يحاول وقف على السواء. |
Aslında sen değilsin. Diğer taraf sadece yönetimin bir şeyler başarmasını durdurmaya çalışıyor. | Open Subtitles | حسناً، لستِ السبب، وإنّما الجانب الآخر يُريدون منع الإدارة من تحقيق أيّ شيءٍ. |
Bizi durdurmaya kalkan olursa ilk kurşunu yiyecek kişi sen olursun. | Open Subtitles | أي واحد يحاول إيقافنا ستكون أنت أول من يحصل على رصاصة |
Yapacağım, gerçekten yapacağım! Beni durdurmaya çalışmayın! | Open Subtitles | سأفعلها، انا حقا سأفعلها لا تحاول ايقافي |
- Aklıma geldi. Ama birinin anlayıp beni durdurmaya çalışmasını istemedim. | Open Subtitles | فكرت في ذلك، لكنّي لم أرد أن يعلم أحد ويحاول منعي. |
idi. Bu hareket kesinlikle çevresel yıkımı durdurmaya karşı politik yeteneğimizin bir testiydi. | TED | لقد كانت في النهاية امتحاناً لإمكانياتنا السياسية لوقف التدهور البيئي. |