BİRİNCİ BÖLÜM Tom silah sesleri duyar ve Grace'le tanışır. | Open Subtitles | الفصل الأول حيث يسمع توم طلقات النيران و يقابل جريس |
Evet, küçük evlerde işler böyledir, herkes her şeyi duyar. | Open Subtitles | اجل, هذا عيب المنازل الصغيرة كل شخص يسمع كل شىء |
Bizimkilerin başladığını duyar duymaz, çıkın. | Open Subtitles | حالما تسمعون ان قواتنا تغلبت عليهم , انطلقوا |
Biraz da şansla, herkes bunu duyar ve gelir. | Open Subtitles | إذن مع القليل من الحظّ، الجميع سيسمع بذلك وسوف يأتي |
Fakat daha sonra ailesinden ve arkadaşlarından, babasının herkese onunla gurur duyduğunu söylediğini duyar, fakat oğluna hiç söylememiştir. | TED | ولكن بعدها يسمعون من كل العائلة والأصحاب بأن الأب أخبر الجميع كم كان فخورا بهم، ولكنه لم يخبر ابنه قط، |
Çok iyi. Belki seni duyar da el frenini çeker! | Open Subtitles | هذا جيد ، ربما يسمعك الآن و يشد الفرامل فجأة |
Ninem, reformun ima edilmesinde bile giyotin sesleri duyar. | Open Subtitles | نفحة واحدة للإصلاح، و هي ستسمع حشرجة الموت من المِقصلة |
Bir sessizlik olur, ve operatör ateş edildiğini duyar. | TED | هناك صمت ، ورجل الطوارئ يسمع صوت طلقة رصاصة. |
Nihayet bir sigorta bürosunun birini aradığını duyar ve kapılarına dayanır. | Open Subtitles | أخيراً يسمع عن إفتتاحية في مكتب تأمين ويعود ضد الحائط |
Bu tip halüsinasyonlarda insanlar iki kulaktan da duyar. | Open Subtitles | لأن من يعانى من الهلوسة يسمع أصوات غريبة من كلتا الأذنين |
Bu duanın gücü. Sadece kalbindekileri söyle, o seni duyar. | Open Subtitles | هذه هي ذروة الصلاة , قل ما بقلبك فالرب يسمع كل شيء |
Birşey duyar duymaz beni ara. Ne duyarsan. | Open Subtitles | أتصلي بي حالما تسمعين أي شيء أي شيء تماماً |
Anahtarın sesini duyar duymaz, annesi susuyormuş. | Open Subtitles | ولكن حالما تسمع صوت مفتاحه في الباب تتوقف عن الاكل |
duyar duymaz hemen geldik. | Open Subtitles | نحن فقط كلنا هرعنا بسرعة حالما سمعنا بالخبر |
Eğer bunu istersek ve reddelirsek tüm kamuoyu, mahkum etmek için yeterli kanıt olduğunu duyar. | Open Subtitles | ان طالبنا به ورفض الكل سيسمع به هل هناك ادلة كفاية للادانة |
Hey, beni burada tutamazsın. Arkadaşlarım burada olduğumu duyar duymaz beni çıkaracaklar. | Open Subtitles | لا يمكنك إبقائى هُنا . فتيانى سيأتون إلى هُنا عندما يسمعون عن هذا الأمر |
Kaptan koridorun sonunda. Seni duyar. | Open Subtitles | إن القائد بالفعل أسفل ذلك المدخل هو يستطيع أن يسمعك |
Bizi vuramazsın, çünkü tüm aile duyar. | Open Subtitles | -لا يمكنك قتلنا -لأن العائلة كاملة ستسمع هذا |
Senin ve baban hakkındakileri duyar duymaz hemen uçağa atladım. | Open Subtitles | أين أنت؟ بمجرد أن عرفت بأمركِ أنتِ ووالدكِ جئت فوراً |
Annemin mezarından güldüğünü duyar gibiyim. | Open Subtitles | حسنٌ, يمكنني سماع ضحكات والدتي من تحت قبرها. |
Duvarın içinden geçer, herşeyi görür, herşeyi duyar. | Open Subtitles | يخترق الجدران, يرى كل شيء ويسمع كل شيء |
Tanrı bizi burada daha iyi duyar, öyle mi? | Open Subtitles | الله يستطيع أن يسمعنا بشكل أقضل هنا، هه؟ |
Bu ıssız yerde İsa sizi duyar mı sanıyorsunuz? | Open Subtitles | هل تعتقد بأن المسيح سيسمعك وأنت في هذا المكان المنبوذ؟ |
Bizi duyar duymaz kaçmış bir profesyonel olabilir. Bir kaç kişi olsalardı onları mutlaka görürdük. | Open Subtitles | لو كان قاتلا محترفا لهرب لحظة سماعنا ندخل ولو كانوا أكثر من واحد، كنا رأيناهم بكل تأكيد |
Geldigimizi duyar duymaz, başka bir yere saklanacak. | Open Subtitles | بمجرّد أن يسمع عن قدومنا سيختفي بمكان آخر. |
Belki şimdi beni duyar. Pastırma, belki. | Open Subtitles | ربما سيسمعني الآن بسطرمة نوع نادر من اللحم البقري المدخن |
Ayrıca, bazen genç bir ilkyardımcı yanında doktora ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | بالاضافة الى أن مساعد طبيب الحقل أحياناً يحتاج جرّاحيه حوله |