Hiç de duymadım. Tabi karımın anlattığının dışında. Karım bunu bir filmde görmüş. | Open Subtitles | أنا لا أسمع عن حتى أي شئ، ماعدا عندما زوجتي تخبرني الصور المؤثرة. |
Hiçbir kimyasal maddenin de ölü bir adamı yürüttüğünü duymadım. | Open Subtitles | ولم أسمع من قبل عن محاليل كيمائية تجعل الأموات يمشون |
O markayı hiç duymadım. Şöyle bir Gaz Prensesi'ne ne dersin? | Open Subtitles | لم أسمع عن هذه الماركة ما تحتاجين إليه هو أميرة الغاز |
Siz benim isimimi biliyorsunuz ama ben sizi hiç duymadım. | Open Subtitles | كلكم تعرفون اسمي ولكن لم اسمع عن اي واحد منكم |
Hayır, ben senin bundan bahsettiğini hiç duymadım, hepsi bu. | Open Subtitles | لا، لم أسمعك فقط تتحدث عنها هذا ما في الأمر |
Gerçekte Katie'nin adını söyleyen birini duymadım, tabii benim dışımda. | Open Subtitles | أنا في الحقيقة لم أسمع أحدا يلفظ اسم كاتي سواي |
Madem o kadar başarılıydın nasıl oldu da seni hiç duymadım? | Open Subtitles | لو كنتِ ناجحة بالفعل ، فلماذا لم أسمع بكِ من قبل؟ |
Gerçekten "hayır" dediğini duymadım. Ama öyle demek istediğine emindim. | Open Subtitles | لم أسمع الرفض فعلاً لكنّي كنتُ متأكّداً أنّه ما قصدته |
Gerçekten "hayır" dediğini duymadım. Ama öyle demek istediğine emindim. | Open Subtitles | لم أسمع الرفض فعلاً لكنّي كنتُ متأكّداً أنّه ما قصدته |
Ben sadece,biz tasarım yaparken bir kez bile kocandan bahsettiğini duymadım. | Open Subtitles | فقط لأنني لم أسمع أنك تتحدثين عن زوجك و نحن نصمم |
Radyomu bulduklarından beri hiçbir şey duymadım ben, ama güzel şarkı. | Open Subtitles | لم أسمع شيء منذ أن تعطل مذياعي. أغنية جميلة كما تعرف. |
Bu yeni hastaneyi hiç duymadım ben de internetten baktım. | Open Subtitles | لم أسمع أبدا بهذا المستشفى لذا بحثت عنه وطبعت هذا |
Şu ana kadar, 30 gümüş değerinde bir şey duymadım. | Open Subtitles | حتى الآن لم أسمع شيئا يستحق 30 قطعة من الفضة. |
Yemin ederim bir şey duymadım! Kimseye bir şey söylemeyeceğim! | Open Subtitles | أقسم لك بأنني لم أسمع شيئًا ولن أقول لهم شيئًا |
Gidene kadar konuşup durdu ama tek kelimesini bile duymadım. | Open Subtitles | كان يتكلم طوال الطريق للأعلى لم أسمع كلمه مما قال |
Daha önce böyle bir şeyi yapabilen hiçbir canlı duymadım. | Open Subtitles | انا لم اسمع ابداً اي واحد يمكن ان يفعل ذلك |
Bu sahte taş parçasını elime geçireli,bir yıldan fazla oldu, ve gerçek düğün tarihine ilişkin hiçbir şey duymadım. | Open Subtitles | مر أكثر من عام منذ أن وضعت هذه الصخرة المزيفة على يدي ولم اسمع شيئاً عن موعد زفاف حقيقي |
Gerçekten, bu kelimelerin hiçbirinin daha önceden ağzından çıktığını duymadım. | Open Subtitles | حرفيا لم اسمع اي من هذه الكلمات منك من قبل |
Jay, beş senedir birlikteyiz fakat yazmayla alakalı bir şeyden bahsettiğini hiç duymadım. | Open Subtitles | جاي,انا معك منذ 5 سنوات و لم أسمعك تذكر شيئا عن الكتابة مطلقا |
", "Muhtemelen o bir şey söyledi ama ben duymadım. | TED | أتعرفون؟ من المحتمل أنه قد قال شيئاً ما ولم أسمعه جيداً. |
Daha The Banner'ın iftira dolu kampanyalarından kurtulan bir kişi duymadım. | Open Subtitles | لم أعف شخص استطاع أن ينجو من حملات بانر لتشويه سمعته |
Ama onun asla yardım haykırışlarını duymadım ve şimdi Susie yok. | Open Subtitles | ولكني لم أسمعها تصرخ طلباً للمساعدة والآن ماتت سوزي. |
Şimdiye kadar, kimseye öncülük etme işini bitirmesini söylediğini asla duymadım. | Open Subtitles | حتى الآن، لم اسمعك أبدًا تقول لأي احد أن يغلق تقدّم. |
Bir ARGE şirketi çok küçük, Onları hiç duymadım... Ve ben herkesi duymuşumdur. | Open Subtitles | مؤسسة نظم غذائية جد صغيرة لحد أن أحدا لم يسمع بها |
Dikkatli olmuşsun, gittiğini bile duymadım. | Open Subtitles | لقد كنتِ حذرة, أنا لم أسمعكِ عندما غادرتِ |
Ah merhaba. Geldiğini duymadım. | Open Subtitles | أوه، مرحباً, أنا لَمْ أَسْمعْ و أنت تدخل الى هنا |
" Görmedim, duymadım." İşte bu en iyi klan politikasıdır. | Open Subtitles | لم نرَ شيء، لم نسمع شيء. ذلك أفضل طريق للعشيرة. |
duymadım ama davranışlarına bakınca çok belli oluyor. | Open Subtitles | لم اسمعه لكن برؤية كيف تتصرفين فهو و اضح |
Onları duymadım patron... ama sevdalılar gibi koklaştıklarını gördüm. | Open Subtitles | لم اسمعها يا رئيس الشرطى كان يستمع بانتباه |
Hayır, hiç duymadım. Neler olduğundan haberin var, değil mi? | Open Subtitles | كلا، لم يسبق أن سمعت بها، أنتم تعرفون ماذا يحصل هنا، صحيح؟ |
Lanet olsun, geldiklerini bile duymadım. | Open Subtitles | بحق الجحيم ، لم أسمعهم قادمين حتى |