Buradaki fikir, dikkati aynı anda sakin ve net bir zihin yetiştirmek için eğitmek. | TED | الفكرة هنا ، هي تدريب الإنتباه لخلق جودة عقلية عقلية هادئة وواضحة في نفس الوقت. |
Bu geleceğin sağlık hizmeti uzmanlarını eğitmek ile ilgili. | TED | إنه حول تدريب مقدمي الرعاية الصحية في المستقبل بشكل صحيح. |
Birinci hedefimiz, yapay zekâ algoritmalarını eğitmek için gereken görüntü sayısını azaltmaktı. | TED | الهدف الأول كان تقليص عدد الصور الطبية المطلوبة لتدريب خوارزميات الذكاء الاصطناعي. |
Mürebbiyeler korumalarını eğitmek için onlara ip atlatıyordu. | TED | استخدمه الحكام لتدريب حراس عنابرهم على القفز بالحبل. |
Evet, biliyorum. Seni eğitmek istediğimi söylediğimde komik olduğumu düşünmüşsündür. İşte bu yüzden soruyorum... | Open Subtitles | أعرف أنني حين قلت أنني أرغب في تدريبك أنك فكرت أن هذا غير معقول، لهذا أقول ألا يمكنك تدريبي؟ |
Onları eğitmek için çoktan hazır bir planım var. | Open Subtitles | لدي بالفعل خطة كاملة وضعتها لكيفية تدريبهم |
her çocuğu besin konusunda eğitmek için güçlü, sürdürülebilir bir akıma sizin yardımcı olmanız. | TED | أن تشاركوا في حركة مستدامة وفعالة لتعليم كل طفل بشأن الغذاء. |
Bay Davis bir kadını eğitmek bir kediyi eğitmek kadar saçma diyor | Open Subtitles | يقول السيد ديفيس ان تعليم المراه غير مفيد كما لو تعلمي قطة |
İş gücümüzü toplu olarak yeniden eğitmek zorundayız. | TED | علينا تكثيف إعادة تدريب القوى العاملة لدينا |
Değiştirmiş olduğum hayalim beni bugün yaptığım işe yöneltti: göçmenleri devlet dairesinde çalışmak için eğitmek ve kapsayıcı demokrasi için bir harekete öncülük etmek. | TED | حلمي المُعدل قادني إلى عملي اليوم: تدريب المهاجرين ليشغلو مناصب عامة وقيادة حركة من أجل الديموقراطية الشاملة. |
Penijean Gracefire adında bir kadınla çalıştım. Bana, yapacağımız şeyin beynimi eğitmek olduğunu söyledi. | TED | عملت مع امرأة تسمى بنيجين جريسفاير، شرحت لي أن ما كنا نقوم به ما هو إلا تدريب لعقلي. |
Öyle karmaşık bir kolu çalıştırmak için, birini eğitmek çok zaman alıyor ve çok pahalı. | TED | ولكن هذه الطريقة تستغرق الكثير من الوقت والمال لكي يتم تدريب محرك العربة مع يدها المعقدة |
Bu adamları ve kadınları eğitmek için milyonlarca dolar gerektiğini gösteren soğuk ve acı bir gerçek. | Open Subtitles | إنها الحقيقه الصعبه البارده , إنه يكلف الملاين من الدولارات لتدريب هؤلاء النساء و الرجال |
O zamandan beri, bunu SG takımlarını eğitmek için bir sanal ortam olarak uyarlamıştık. | Open Subtitles | منذ ذلك الحين، استطعنا تعديله لنا للمحاكاة الثلاثية الأبعاد لتدريب أعضاء فرق بوابة النجوم |
Onunla mı? Bunu çocukları eğitmek ve hava sıcak olduğunda kapıyı açık tutmak için kullanırız. | Open Subtitles | نستخدم هذا لتدريب الأطفال و إبقاء الباب مفتوحاً حين يكون الجو حارا |
Ona hediyem, seni iyi bir koca olarak eğitmek olacak. | Open Subtitles | هديتي لها هو تدريبك لتكون زوج صالح |
Fosil yakıt emisyonlarını aşamalı olarak ortadan kaldırabilecek bir diğer şey ise, bundan etkilenebilecek işçileri değişik bir meslek kolunda yeniden eğitmek ve iyi sendika işlerine girmelerini sağlamak. | TED | الشيء الآخر هو، أن تتخلص من الانبعاثات الناجمة عن الوقود الأحفوري تدريجياً، مع ضمان أن العاملين الذين سيتأثرون بذلك يتم تدريبهم ومنحهم نفس الأجور النقابية وتشغيلهم في وظائف نقابية جيدة. |
Bu yüzden 10X10 için global elçiyim kadınları eğitmek için küresel bir kampanya. | TED | ولهذا السبب أنا سفيره عالميه لمنظمة 10×10 وهي حمله عالميه لتعليم النساء |
Bay Davis bir kadını eğitmek bir kediyi eğitmek kadar saçma diyor | Open Subtitles | يقول السيد ديفيس ان تعليم المراه غير مفيد كما لو تعلمي قطة |
Aynı zamanda, özürlülük tecrübesi geçirmiş bir insanı eğitmek benim için de daha kolay. | TED | ومن السهل بالنسبة لي أيضا أن أدرب شخصا ما خضع بالفعل لتجربة الإعاقة. |
Şimdi tek yapman gereken onu benim için eğitmek. | Open Subtitles | و الان كل ما عليك فعله هو ان تدربه من اجلى |
Dr. Masters'ın, insanları seks konusunda eğitmek için ilk olarak size gelmesi onun ne kadar zeki olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الدكتور ماسترز ذكي بما فيه الكفاية إذا رأى المساعدة في تثقيف الناس حول الجنس، فإنّه يجب أنْ يقصدكن أولاً. |
Ben'i, beni eğitmek kimin haddine? Kedi Kız'daki panter gibiyim. | Open Subtitles | لا يمكنها تدريبي |
Yani aslında olduğu şeye dönüşebilmesi için onu eğitmek istiyorlar. | Open Subtitles | اذاً، كان هذا عن تعليمه ليستطيع ان يصبح ما اصبح عليه الآن |
Onu eğitmek için milyonlarca dolar harcandı, ve aslına bakarsanız, böylece eğitilmiş bir yunus sivillere tehdittir. | Open Subtitles | تم إنفاق ملايين الدولارات على تدريبها وبصراحة, دلفيناً مدرباً مثلها تشكل تهديداً على المدنيين |
Seni kayıtları tutmanı ve yeniden sipariş etmen konusunda eğitmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد البدءَ بتدريبكِ على دفتر الحسابات و الحجوزات. |
Pekala, ya bir suikastçıyı eğitmek için emir almışsındır ya da kendin de bir suikastçısındır. Bak, mesele bu değil. | Open Subtitles | حسناً, الا يجب ان افترض ان من يدرب قاتل يكون قاتلاً ايضاً |
Seni yönlendirmek, eğitmek için yapmam gereken şeyleri yapamıyorum demek. | Open Subtitles | يعني أنه ليس بإمكاني أن أقوم بما أريد أن أقوم به لتوجيهك وتدريبك |