Ellerinde halihazırda olan altyapıyı iyi bir şey için kullanmak adına iki milyona yakın Amerikalıyı Bilgi Işlem konusunda tekrar eğitmeye and içtiler. | TED | لقد تعهدوا بتدريب 2 مليون أمريكي على تقنية المعلومات مستخدمين بنيتهم التحتية الموجودة لفعل شئ ذا فائدة |
Geçtiğimiz aylarda, insanlardan oluşan bir polis teşkilatı kurmak için Cylonlar insanları işe alıp, eğitmeye başladı. | Open Subtitles | فى الشهور الأخيرة بدأ السيلونز بتدريب وتجنيد البشر فى مُحاولة لتأسيس قوة شرطة بشرية |
Buradan çıktığımız zaman, sanırım seni bir gölge hırsızı olarak eğitmeye başlayabilirim. | Open Subtitles | عندما نخرج من هنا أعتقد أنه وقت بداية تعليمك كيف تصبحين لصة شبح |
Bütçemiz sadece kızları eğitmeye, okula göndermeye yetiyordu, o kadar. | TED | كنا نملك المال الكافي لتدريب النساء فقط، لإرسالهن إلى المدرسة ولا شيء أكثر من ذلك. |
Bildiğimiz çok şey var. Benim görebildiğim tek çözüm yolu insanları eğitmeye çabalamak. | Open Subtitles | بالنسبة لي الحل الوحيد هو محاولة تعليم الناس |
Seni kendini savunabilmen için eğitmeye başladım. | Open Subtitles | حسنا لقد بدأت تدريبك حتى تستطيع الدفاع عن نفسك |
Artık savaş bakanlarımı eğitmeye hazır mısın? | Open Subtitles | ..هل أنت مستعد الآن لتعليم وزرائي لشؤون الحرب؟ |
Babam onu özel öğretmenlerle evde eğitmeye karar verdi, zarardan uzaklaştırmak için. | Open Subtitles | لذا قرر أبي تعليمه في البيت لإبعاده عن الأذى |
Bunun dışında kalamayız, tek umudumuz onu eğitmeye devam etmek. | Open Subtitles | لا يمكننا أنْ نكون هناك معه, أملنا يكمن فقط في مواصلة تدريبه |
Yeni silahımız hazır. Gücünü kontrol altına alır almaz, birliği aynı şekilde eğitmeye başlayacağım. | Open Subtitles | سلاحنا الجديد جاهز، بمجرد أن أتسيد قوته، سأدرب الإتحاد على فعل نفس الشيء. |
Delikanlıyı İskoçya'da seyahat etmenin daha hassas hususlarında eğitmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | كنت أحاول تثقيف الولد على أدق تفاصيل السفر في المرتفعات |
Peki, temel ihtiyaçlarla ilgili onu eğitmeye devam edebilirsin. ve güvende tut. Hale ve ben Bo'yu bulacağız.. | Open Subtitles | يمكنك تثقيفها عن ضروريات الحياة و حفظها بأمان ، أنا و هايل سنعثر على بو |
Yunusları eğitmeye başladığımda, bana rehber olabilecek bir kaynak yoktu. | Open Subtitles | عندما بدأتُ بتدريب الدلافين لم يكن هناك دليل |
80'li yılların başlarında, çok hırslı üst düzey bir bakan, genç kızları eğitmeye başladı, genellikle yetimlerdi, ölümüne eğitildiler. | Open Subtitles | في الثمانينيات ، وزير طموح من المستوى العالي بدأ بتدريب فتيات صغيرات معظمهن يتيمات، للتضحية من أجل القضية |
İnşallah dinliyorsundur, çünkü seni eğitmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | آمل أنك تُصغي لأني أحاول تعليمك هنا |
Ve seni eğitmeye devam ediyorum, şarkıları dinle. | Open Subtitles | وأنا أستمر في تعليمك استمعي للأغاني |
Kendi başlarına kendi kasabalarında Sivil Cumartesi'yi yönetmek için dünyanın her yerinden insanları eğitmeye başlamak için sivil bir seminer düzenlediğimizden beri farkındalar. | TED | لقد أنشأنا منذ ذلك الحين مدرسة دينية مدنية لتدريب الناس من كل مكان لقيادة تجمعات السبت المدنية بأنفسهم وفي مدنهم. |
Gel gör ki, kocasının acı ölümünden sonra hayatını başkalarını eğitmeye adadı. | Open Subtitles | ولكن بعد مأساة وفاة زوجها كرست حياتها لتدريب الآخرين |
Kurtarıyorum, bakıyorum, koruyorum ve büyücü meslektaşlarımı onlar hakkında eğitmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنقذ، و أرعى، و أقوم بحمايتهم و أحاول تعليم رفقائي السحرة بشأنهم رويداً رويداً |
Bu konuda mücadele vermeye ve teşvik etmeye, en önemlisi, halkı eğitmeye devam edersek bu sorunu zamanında çözmememiz için bir sebep göremiyorum. | Open Subtitles | تعليم عامة الناس بأنه لا يوجد سببًا يجعلنا لا نحلّ تلك المشكلة شكرًا لوقتك سيدي الرئيس |
Seni eğitmeye çalışıyorum. Yarın büyük gece. | Open Subtitles | أنا أحاول تدريبك هنا، فغداً ليلة كبيرة. |