eşimle havuzda margarita içerken, üstelik annemgil çocukları bir haftalığına almışken. | Open Subtitles | أتناول المارغريتا مع زوجتي عند المسبح وأجعل والدايّ يرافقان أبنائي لأسبوع |
eşimle, torunlarımızdan uzağa gitme hayalimizi gerçekleştirmek için para biriktiriyoruz. | Open Subtitles | زوجتي المُسنّة و أنا أنقذناها من الإنتقال خارج ملكيّة أحفادنا |
eşimle, arkadaslarımla, insanlarla olan ilişkimi düşündüm. | TED | و فكرت في علاقتي مع زوجتي اصدقائي و الناس بشكل عام. |
Gizli Servis bana eşimle hayatımızı size borçlu olduğumuzu söyledi. | Open Subtitles | تقول لي إدارة المخابرات السرية أنّي وزوجتي ندين لك بحيواتنا. |
Üstelik eşimle çok fena kavga ettim ve evi terk etti. | Open Subtitles | و علاوة على ذلك تشاجرت مع زوجي بشدة و رحل عني |
eşimle birlikte yukarıda ofisimdeydik ve bir ses duyduk. | Open Subtitles | نعم. كُنّا في الطابق العلوي في مكتبِي انا و زوجتى وسَمعنَا ضوضاء |
2 yıldır eşimle hiç kavga etmedim. Bu harika bir duygu. | TED | لم أتنازع مع زوجتي خلال سنتين. وهذا شعور عظيم. |
Emekli olacaktık ve gün batarken gidecektim, belki tamamen papazlık yapacaktım, uzun zaman eşimle ilgilenecektim. | TED | سنتقاعد وسوف أذهب لمشاهدة غروب الشمس، أو أقوم بدور الوزير، أو أحب زوجتي أكثر. |
2014'te, yasanın değiştiği günde, gerçekten çok sevdiğim eşimle evlendim. | TED | وفي عام 2014، وفي اليوم الذي تغير فيه القانون، تزوجتُ زوجتي التي أحبها كثيرًا، بالفعل. |
eşimle müttefik olmanın ne anlama geldiğini değerlendirmeliydim. | TED | توجب علي إعادة تقييم ما يعنيه أن أكون طرفاً في علاقة مع زوجتي. |
Ara sıra, eğer şanslıysam, eşimle birlikte yemeğe gitmeyi severiz ve yedi yaşından küçük üç çocuğumuz var. | TED | بين حين وآخر، إذا حالفني الحظ، أحب الذهاب مع زوجتي لتناول العشاء، ولدينا ثلاثة أطفال تحت سن السابعة، |
Bir gün eşimle pazarda yürüyordum ve biri suratıma bir kafes yapıştırdı. | TED | كنت أمشي في محلّ من المحلات مع زوجتي في يوم ما عندما قام أحدهم بتوجيه قفص إلى وجهي |
Keşke arkadaşımla konuşabildiğim gibi eşimle de konuşabilsem. Ancak karım şu aralar bana zor tahammül ediyor gibi. | TED | أتمنى لو كنت أستطيع أن أتكلم مع زوجتي مثلما أتكلم مع صديقي، لكن أشعر أنها قليلا ما تتساهل معي الآن. |
Şubat 2013'te eşimle birlikte Singapur'a taşındık. | TED | في فبراير 2013، انتقلت للعيش مع زوجتي في سنغافورة. |
eşimle birlikte genelde çoğu konuda anlaşırız. Fakat Uber kullanmak kesinlikle onlardan biri değildi. | TED | عندها اتفقت مع زوجتي على أشياء كثيرة، ولكن استخدام سيارات أوبر ليس واحدًا منها. |
Geçen yıl eşimle taşınmaya karar verdiğimiz zaman, Uber'de aynısını yapmaya karar verdi. | TED | لذا، عندما قررت مع زوجتي مغادرة البلاد العام الماضي، قررت أوبر فعل نفس الشيء. |
eşimle iki küçük çocuğumuz var ve bir biyomühendis olarak bir umudum hayatı onlar için bizimkinden daha güzel bir hâle getirmek. | TED | أوتعلمون؟ أنا وزوجتي لدينا طفلين، وأحد آمالي كمهندس حيوي هو أن أصنع لهم حياة افضل من الحياة الحالية التي نعيشها نحن. |
2007'de bu soruları cevaplamaya çalışıyordum, o yıl eşimle evleniyorduk. | TED | حسن، سنة 2007، كنت أحاول الإجابة على هذه الأسئلة، وكنت أنا وزوجتي بصدد عقد قراننا في تلك السنة. |
Eğer bir kişi daha olursa, yabancı biri eşimle konuşmak için doğruyu söyleyebilirdi. | Open Subtitles | إذا استطعت دفع طرف ثالث، غريب للتحدث مع زوجي ربما قد يقول الحقيقة |
eşimle seks yaparken yatak odamıza daldı. | Open Subtitles | لقد إقتحم علىِ غرفة نومى وأنا اطارح زوجتى الغرام |
eşimle birlikte, bulunması için 10 milyon dolar ödül koyuyoruz. | Open Subtitles | أنا وزوجي نعرض عشر ملايين دولار جائزه لمن يحصل عليها |
Rehber öğretmenle mi konuşuyorum, yoksa eşimle mi? | Open Subtitles | هل أتحدث لموجه إرشاد ؟ أم أتحدث لزوجتي ؟ |
Garip bir tesadüf eseri tam eşimle telefonda konuşurken saldırıya uğradı. | Open Subtitles | وبالمصادفة كنت أتصل بزوجتي بالفعل عندما تعرضت للهجوم |
Üç hafta sonra ruh eşimle tanıştım ve şu an bir bebek bekliyoruz! | Open Subtitles | وبعدها بثلاثة أسابيع قابلتُ توأم روحي، والآن ننتظر ولادة طفل |
eşimle konuşmanızı istiyorum. | Open Subtitles | أنا أوَدُّك للكَلام مع زوجتِي. |