Eczacı; Klonazepam, Lamictal, Lityum, Xanax önerdi | TED | قال الصيدلي الكلونازيبام واللاموترجين والليثيوم والألبرازولام |
Pankiewicz'de sana bu kâğıtlardan alırım. Eczacı. | Open Subtitles | سآخذ لكي هذه الاوراق الى بنكويش الصيدلي هناك,انظري |
Eczacı, ona öksürük yerine gut ilacı verdi. | Open Subtitles | أعطاه الصيدلي دواء النقرس بدلاً من دواء السعال |
Eczacı olabilirim ama öksürük ilacının neye benzediğini de bilirim, doktor. | Open Subtitles | أنا مجرد صيدلي لكنني أعرف كيف يبدو دواء السعال يا دكتور |
Bir Eczacı, sahte ilaçları herhangi bir yerde tespit etmek için yeni bir yöntem buluyor. | TED | وهناك صيدلي جاء بطريقة جديدة للكشف عن الأدوية المغشوشة في أي مكان. |
Ben Eczacı değilim. İlaç verme iznim yok. | Open Subtitles | أنا لست صيدلية ليس من المخول لي إخراج الدواء |
Eczacı kız 14:00'da çıkıyor, hemşirenin nöbeti 15:00'da bitiyor, öğretmen de okuldan 15:30'da çıkıyor. | Open Subtitles | الفتاة الصيدلية تقفل على الساعة 2.00 رئيسة الممرضات تنتهي من العمل عند 3.00 و الأستاذة تخرج من المدرسة على الساعة3.30 |
İşi hakkında yalan söyledi. O bir Eczacı, doktor değil. | Open Subtitles | ولقد كذبت بشأن عملها فهي صيدلانية ولا تملك شهادة دكتوراه |
Eczacı deposundan çalınan kabı doğruladı. | Open Subtitles | الصيدلي قد اكد بأن العلبة قد سرقت من محله |
Ve sonra yakındaki bir kasabada arkadaşım olan bir Eczacı var. | Open Subtitles | وايضا هناك صديقي .. الصيدلي .. في بلدة مجاورة. |
Eczacı soyguncuyu enseleyince, vurularak öldürülmüş. | Open Subtitles | حيث فاجئ الصيدلي المقتحمين فاطلق عليه الرصاص وقتل |
Test ediyoruz, tahminimce öldürülen Eczacı Bay Lightbox'ın kanı çıkacak. | Open Subtitles | نحن الان نقوم بفحصها وتخميني يقول ان النتائج ستظهر انها دماء السيد لايتبوكس الصيدلي المغتال |
Söyle bana korkunç olan kimdi-- o mu yoksa Eczacı mı? | Open Subtitles | اخبريني, من كان اكثر اخافة هو او الصيدلي |
Eczanedeki Eczacı, Eric. | Open Subtitles | أين ؟ في الصيدليةِ مِن قِبل الصيدلي ، إيريك |
Çılgın bir Eczacı tarafından vurulmuş, ya da polisten kaçarken bir arabanın altında kalmış olarak. | Open Subtitles | أو برصاصة صيدلي مجنون أو دهستك سيارة لحظة هروبك من الشرطة |
En son duyduğumda bir yerlerde Eczacı olarak çalışıyordu. | Open Subtitles | آخر ما سمعته عنه أنه يعمل صيدلي في مكان ما في الريف |
Kaçırılmadan önce 65 yaşındaki bir Eczacı tarafından çekilmiş. | Open Subtitles | لقد تم التقاطها بمعرفة صيدلي قبل دقائق من اختطافها. |
"Bunu inkar ediyorsan, bir tanığımız var, ... bir başka Eczacı." | Open Subtitles | إن أنكرت ذلك فلدينا شاهد في المحكمة، صيدلي آخر |
Tamam ama fark etmez çünkü Eczacı değil psikiyatristim yardımımı istiyorsan benim dediğimi yapacaksın. | Open Subtitles | ،بسبب أنني طبيبةٌ نفسية ،لستُ صيدلية ،ولو أردتَ مُساعدتي .لقمت بها بطريقتي |
Eczacı, Tony Martinez adında pisliğin teki bir satıcı. | Open Subtitles | الصيدلية هي متجر المخدرات يملكها شخص تافه اسمه توني مارتينيز |
Mantıklı davran, Eczacı ol gibi şeyler söylemen gerekir. | Open Subtitles | من المفترض أن تقولي أشياء مثل كوني عملية، كوني صيدلانية |
Etkili şifalı bitkiler kullanırsak daha çabuk iyileşebilir ama Eczacı yok. | Open Subtitles | تعافيه قد يتسارع عن طريق أعشاب معينة غير موجودة لدى العطار |
Eczacı. | Open Subtitles | إنّه صيدلانيّ. |
- Evet, Donna ve ben- - Bence Eczacı olsa iyi olur. | Open Subtitles | دونا و أنا نعتقد أن - أعتقد أنه يجب أن يكون صيدليا - |
Bir Eczacı tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır. | Open Subtitles | الصيدلى سوف يلبى أحتياجاتك على نحو ملائم |