Her neresi olursa bizi bulma sansı olmadığından emin olmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نتأكد أنها لا تملك أي فرصة للعثور علينا |
İşte bu yüzden, bunun doğru ellere geçtiğinden emin olmalıyız. | Open Subtitles | لذلك علينا أن نتأكد من إعطائها للأشخاص الصحيحين, كما تعلون |
Konsey Başkanının Acil Durum güçlerini Senatoya geri çağırdığından emin olmalıyız. | Open Subtitles | اننا في طريقنا لنتأكد من ان المستشار قد اعاد سلطات الطوارئ الى مجلس الشيوخ |
Şundan emin olmalıyız ki, bu insanlar hayatta kalmanın yanında, büyümeye de devam ediyorlar. | TED | يجب علينا أن نحرص على هؤلاء الأشخاص ليس لينجوا فقط , بل ليكونوا قادرين على مواصلة الازدهار. |
Hiçbir şeyin açığa çıkmadığına emin olmalıyız. Bindirin arka tarafa. | Open Subtitles | نحتاج للتأكد من أنه لا شيء اَخر قد تم فضحه |
Yarınki tören için kolu iyi mi değil mi emin olmalıyız. | Open Subtitles | علينا التأكد من ان يديها بخير من اجل استعراض يوم غد |
Kurbanın kimliğini belirlemek için ayakkabının ona ait olduğundan emin olmalıyız. | Open Subtitles | لنتعرف على الضحية يجب أن نتأكد إن كان هذا هو حذائهُ |
Sana bulaşmadığından ya da enfeksiyon kapmadığından her şekilde emin olmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نتأكد من أنك لست ملوثة أو مصابة بأي شكل. |
İskoçya savaşının geliri hâlâ düşük ve emin olmalıyız ki... | Open Subtitles | مع استمرار انخفاض الخزينه بعد الحرب الاسكتلندية علينا أن نتأكد |
Halkın oy kullanmasını kolaylaştırmalıyız ve her bir oyun sayıldığından emin olmalıyız. | TED | وعلينا تسهيل عملية الانتخابات لكل الناس، علينا أن نتأكد كل صوت تم اعتماده، موافقون؟ |
Buranın duvarlarını kontrol edip sağlam olduklarından emin olmalıyız. | Open Subtitles | ينبغي لنا أن فحص الجدران هناك لنتأكد من أنها مؤمنة |
Ama röntgen çekip kırık olmadığından emin olmalıyız. | Open Subtitles | ولكن تلزمنا الأشعة السينية لنتأكد من عدم وجود كسور |
Bu sefer, bir başlangıç olarak onu benim de gördüğümden emin olmalıyız. | Open Subtitles | لذا هذه المرة، وكبداية، يجب أن نحرص على أن يمكنني رؤيته أنا أيضاً |
Aslına bakarsanız, önümüzdeki kaçınılmaz beş yıl için çabamızı ikiye katladığımızdan emin olmalıyız. | TED | و في الواقع، نحن نحتاج للتأكد من أننا سنضاعف جهودنا خلال السنوات الخمس القادمة. |
İyi yırttınız ama bir daha asla savunmasız yakalanmayacağınızdan emin olmalıyız. | Open Subtitles | لقد نجوت بأعجوبة لكن علينا التأكد من أنك لا تغيب عن حراستنا مرة أخرى |
Diğer odaları da kontrol edip, bunun tek olduğundan emin olmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نتفقد باقي الحجرات حتي نتأكد أن هذه هي الوحيدة |
Şahsi kullanım için olduğunu düşünüyorum ama emin olmalıyız. | Open Subtitles | أنا مستعدّةٌ للرهان على أنّها أسبابٌ شخصيّة، لكن علينا التأكّد. |
Evet, doğru gibi. Onu kontrol etmeliyiz, doğruyu söylediğinden emin olmalıyız. | Open Subtitles | نعم ، يبدو مُحقاً ، سنتأكد بشأنه لنتأكد من أنه يقول الحقيقة |
Biz sadece saraya güvenle gittiğinizden emin olmalıyız. | Open Subtitles | نحن فقط يجب ان نتأكد ان تصلي بأمان الى القصر |
Midway'den bir karşı hava saldırısı gelmeyeceğinden emin olmalıyız. | Open Subtitles | لابد ان نتاكد من الا تكون ميدواى قادره على القيام بهجوم جوى |
Bu nedenle bize en iyi kanıtların rehberlik ettiğinden emin olmalıyız. | TED | لذا، يجب علينا التأكد أن لدينا أفضل الأدلة لتقودنا |
ve ülkelerimizin açık denizleri korumaya destek vereceğine ve sübvasyonları ortadan kaldıracağına emin olmalıyız. | TED | وعلينا جميعاً أن نضمن أن بلادنا ستدعم حماية أعالي البحار، وأن توقف الدعم الحكومي للصيد الصناعي. |
Sadece emin olmalıyız diyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقول , يجب أن نكون متأكدين . أننا نحصل على فرصة واحدة فقط |
Ama bunu gerçekleştirmek için azalma hedefleri belirlemeli ve bunların tüm dünyada takip edildiğinden emin olmalıyız. | TED | ولكن لتحقيق ذلك، علينا تحديد أهداف التخفيض ونتأكد من اتباعهم في جميع أنحاء العالم. |