Cesedin etrafında hiç kan yok. Bu görüp görebileceğin en garip şey. | Open Subtitles | ما من دم قرب الجثّة على الإطلاق، إنّه أغرب أمر رأيتَه أبداً |
Cesedin etrafında hiç kan yok. Bu görüp görebileceğin en garip şey. | Open Subtitles | ما من دم قرب الجثّة على الإطلاق، إنّه أغرب أمر رأيتَه أبداً |
Adamım, bu belge noter huzurunda imzaladığım en garip belgeydi. | Open Subtitles | ، إنها أغرب مذكرة وقعتها في حياتي أمام كاتب العدل |
Ve en garip tarafı da buraya, TED'e gelirken dürüst olayım, çok korkuyordum. | TED | و هل تعلمون أن أغرب جزء هو، عندما كنت في طريقي إلى تيد، سوف أكون صريحة، لقد كنت مرعوبة. |
Tuhaf ama, restoranda gördüğümüz en garip doğum bu değil. | Open Subtitles | من الغريب ان هذه ليست اغرب ولادة رأيناها في المطعم |
Müzik var olan en garip şeylerden bir tanesidir. | TED | الموسيقى هي واحدة من أغرب الأشياء الموجودة. |
Yani evlenirken depar atmak, yapabileceğim en garip şeydi. | TED | لذلك كانت مطالبتها بالزواج أغرب شيء تمكنت من فعله. |
Şimdi ilk kez, dünyadaki en garip kız Zambora'yı göreceksiniz. | Open Subtitles | هنا للمرة الأولى، انظر الي زامبورا، أغرب بنت ولدت |
Ama gördüğüm en garip şey hepsini geride bırakıyor. | Open Subtitles | لكن أغرب شيء رأيته ف حياتي يفوق كل ما رأيته |
en garip olan şey de öldüğü zaman onun çakralarını açıyordum. | Open Subtitles | و لكن أغرب شيء كان بينما كنت أدلك جبهتها |
Triton karşılaşılan en garip dünyalardan biri çıktı. | Open Subtitles | تريتون تحّول الى أحـد أغرب العـــــــــوالم التى صُــــــودفت |
Zhangjiajie'nin zirveleri arasından kıvrılan bu billur gibi dereler belki de Çin'deki en garip yaratıklardan birinin evidir. | Open Subtitles | بين قمم جيانجيزي مجاري مياه الجبل الكريستالية النقية تعتبر موطن لما يعتقد بأنه أغرب مخلوق في الصين |
Bütün bir hayatın en garip geri dönüşünü yaşadım, asla gerçekleşmemiş bir hayatın. | Open Subtitles | راودتني أغرب ومضة في حياتي كلّها ومضة لم يسبق أن راودتني أبداً |
Şey, bu Paul Brett denen herifi araştırdım ve söylemeliyim ki, bu üstünde çalıştığım en garip olaydı. | Open Subtitles | لقد بحثت عنه وعلي أن أخبرك هذهِ أغرب قضية عملت عليها |
Şimdiye dek rastladığım en garip şeylerden biri. | Open Subtitles | انها واحدة من أغرب الأشياء التي رأيت أي وقت مضى. |
- Pekâlâ, ya bu gördüğüm en garip yoga kıyafeti ya da bugün kesinlikle Cumartesi değil. | Open Subtitles | أغرب تجهيزات رأيتها لدرس اليوغا أو أن اليوم ليس السبت بالتأكيد |
Buraya geldiğinden beri üç gün oldu, hayatımın en garip üç günü. | Open Subtitles | لن يفلح الأمر بيننا أنت هنا منذ ثلاثة أيام، وقد كانت أغرب ثلاثة أيام في حياتي |
Tüm bu olasılıklarda en garip olanına biraz yakından bakalım. | Open Subtitles | دعونا نلقي نظرة عن قرب على أغرب الإحتمالات على الإطلاق سوف نبدأ من هنا |
en garip yörüngeye sahip olan Mars'ın hareketlerini açıklamak. | Open Subtitles | ليشرح حركة المريخ أغرب الكواكب في طريق دورانها |
Londranın en garip kuluplerinden biridir, ve kardeşim en garip üyelerindendir. | Open Subtitles | انه اغرب نادى فى لندن, واخى واحد من هؤلاء الشواذ. |
Az önce o tuhaf kızla hayatımın en garip konuşmasını gerçekleştirdim. | Open Subtitles | لقد حظيت للتو بأغرب مكالمة بحياتي مع هذه الفتاة غريبة الأطوار |
Ama en garip olan aslında... kadavraların durumu... | Open Subtitles | لكن يا بيتر لو كان حال الجثث هكذا فانها تكون الحقيقة الاغرب على كل |