Bunu her sene yapar. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | نعم , انه يفعل هذا كل سنة لا شيء يدعو للقلق |
Endişelenecek bir şey yok. Ailen sadece kurbanın bir dostu. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق فوالديكَ مجرّد صديقين للضحية |
Hayır, hayır, Endişelenecek bir şey yok. Dürüstlüğünü takdir ediyorum. | Open Subtitles | ،كلا ، لا يوجد ما يدعو للقلق أقدر أمانتك |
Hayır, hayır, merak etme, Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | أوه ، لا ، لا ، لا ، لا يوجد شيء يدعو للقلق |
Eğer bunu gerçekten düşünürsen, Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء لتقلق بشأنه إن كنت تفكر بشأن هذا. |
Endişelenecek bir şey yok, dostum. | Open Subtitles | هوّن عليك! لا يوجد ما تقلق بشأنه يا صاح. |
Endişelenecek bir şey yok. Ben sargıyı getireyim. | Open Subtitles | لا شيء يستدعي القلق سأحضر الضمادات |
Tipik Donanma bürokrasisi. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | قوانين البحريّة الطبيعيّة لا شيء يدعو للقلق |
Endişelenecek bir şey yok. Sadece bir yanlış anlaşılma. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق بشأنه، انه سؤ فهم فحسب |
- Endişelenecek bir şey yok 637. Küçük bir türbülanstan kaçınmanızı sağlamaya bakıyorum sadece. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق يا 637، فقط أريدك أن تتجنب بعض الإضطرابات. |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | يا رفاق هذه مجرد اضطرابات عادية لا شيء يدعو للقلق. |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | كلّ شيءٍ على ما يُرام، لا شيء يدعو للقلق. |
Yedek sistem devreye girdi. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | بدأت النسخ الأحتياطي بالعمل لا شيء يدعو للقلق |
Sevmedim ama Tomas Endişelenecek bir şey yok dedi. | Open Subtitles | لكن توماس قال لا يوجد ما يدعو للقلق |
Endişelenecek bir şey yok dedim ya. | Open Subtitles | أخبرتك، لا يوجد ما يدعو للقلق. |
Prosedür gereği size birkaç basit soru sormalıyım. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | دعني أسألك بعضُ الأسئلةِ البسيطة، مُجرد إجراء ، لا يوجد شيء يدعو للقلق. |
Birçok iş yaparım. - Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | أنا أقوم بالكثير من المهمات يا رجل، لا شيء لتقلق بشأنه. |
Endişelenecek bir şey yok demiştim. | Open Subtitles | أخبرتك أنه لا يوجد ما تقلق بشأنه |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء يستدعي القلق. |
Hayır, Patty, hayır, hayır. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا (باتي ) ، لا ، لا لا شيء لتقلقي بشأنه |
Endişelenecek bir şey yok. Lütfen bu taraftan. | Open Subtitles | لا شيء يثير القلق اتبعوني، من فضلكم |
Işıklar otomatiğe bağlanmış. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | الإضاءة تحت التحكم الآلي لا شيء يدعوا للقلق |
Bu işler böyle yürüyor. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | مجرد روتين، لاستبعاد المشتبهين لاداعي للقلق |
Sadece türbülans, Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | هذا مطب جوي لا تقلقي من شيء |
Rahatsızlık için özür dileriz. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | نأسف على الازعاج لا شئ يدعو للقلق |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء مقلق |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما تقلق حياله |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هنالك داعي للقلق |