"endişelenmenize gerek" - ترجمة من تركي إلى عربي

• داعي للقلق
• عليك أن تقلق
• عليك القلق
• داع للقلق
• حاجة للقلق
• يجب أن تقلقي
• ما يدعو للقلق
• داعي لأن تقلق
• الضروري أن تقلق
• يجب أن نقلق
• عليكِ القلق
• عليكما القلق
• أن أقلق
• انك ستقلق
• تقلقا

Ben burada gayet iyiyim. Benim için endişelenmenize gerek yok ama kontrol için teşekkürler.
لا داعي للقلق على ولكن شكراً على السؤال.

Bir şey bilmek konusunda endişelenmenize gerek yok.
لا داعي للقلق بشأن معرفة أي شيء

Anlıyorum, ancak hiçbir şey hakkında endişelenmenize gerek yok Teğmen.
صحيح ، ولكن ليس عليك أن تقلق من شيء أيها الملازم

Beyin öldüğüne göre diğerleri için endişelenmenize gerek olduğunu sanmıyorum.
بما انه تم الانتهاء من الأساسيات لا أعتقد بأنه عليك القلق من البقية

endişelenmenize gerek yok. Ben bir kaç şeye bakıp döneceğim.
سأعود حالما أهتم ببعض الأمور فلا داع للقلق

Millet endişelenmenize gerek yok.
أيها الناس , ليس هناك حاجة للقلق

Evet, tekrar, ancak benim sütun konusunda endişelenmenize gerek yok.
أجل مجدداً . لكن لا يجب أن تقلقي بشأن عامودي

endişelenmenize gerek yok.
لا داعي للقلق. فهي اختبارات بسيطة جدا

Ama endişelenmenize gerek yok Bay Aschenbach.
لكن لا داعي للقلق .. سيد أشنباخ

Güvenli olup olmadığına bakacağız. endişelenmenize gerek yok.
سوف نتأكد من انها آمنة لا داعي للقلق

Açıkçası efendim bir daha ölmek üzere olan bir çocukla ilgilenmek istemiyorum ama endişelenmenize gerek yok, tamam mı?
-بصراحةٍ سيّدي أفضِّلُ ألا أعمل على حالةِ طفلٍ محتضرٍ مجدّداً لكن لا داعي للقلق

Ehliyetsiz araba kullanmam konusunda artık endişelenmenize gerek yok.
ليس عليك أن تقلق حيال سياقتي بدون رخصة بعد الآن

Uh, ama benim için endişelenmenize gerek yok. Çünkü burayı beğendim.
ولكن ليس عليك أن تقلق بشأني فأنا بخير هنا

O konuda endişelenmenize gerek yok efendim. Gidebilirsiniz.
ليس عليك القلق بخصوص هذا، ياسيدي لديك حرية الذهاب

Bence soylular hakkında endişelenmenize gerek yok, efendim.
لا أرى أنه عليك القلق بشأن النبلاء كثيراً هكذا يا سيدي

Çünkü şu anı saymazsak, sikimin kıçınızda olduğu zamanlar dışında bu konuda endişelenmenize gerek yok.
لأن في تلك الأوقات التي أكون فيها معكما، لا داع للقلق أين أكون باقي الوقت.

Benim için endişelenmenize gerek yok.
لا حاجة للقلق حيالي

Evet, ama bu konuda endişelenmenize gerek birden fazla Tracer olduğunu.
أجل ، و لكن هناك أكثر من متتبع يجب أن تقلقي بشأنه

Telefon da bir üretim aracıysa, o zaman satın alma gücüyle ilgili olarak endişelenmenize gerek yok.
فإذا كان الهاتف يمثّل أداة إنتاج , فليس لدينا ما يدعو للقلق الى حد بعيد على القوة الشرائية.

İkiniz de bana cilasız gerçeği anlatacaksınız ya, bu yüzden hikâyelerinizin uyumlu olup olmayacağı konusunda endişelenmenize gerek yok.
بما أنكما سوف تخبراني الحقيقة بصراحة لا داعي لأن تقلق حيال تشابه قصصك ، هلا فعلت ؟

-Bu konuda endişelenmenize gerek yok.
ليس من الضروري أن تقلق حول ذلك

Şu anda onlar hakkında endişe olamaz. Biz hakkımızda endişelenmenize gerek yok.
لا يجب أن تقلقي عليهم الآن يجب أن نقلق بشأننا

Benim için endişelenmenize gerek yoktu.
لكن أنتِ تعلمين أنه لا يجب عليكِ القلق بشأني

Yani benim için endişelenmenize gerek yok.
لذا , ليس عليكما القلق بشأني

Paige, Sen benim kardeşimsin. L endişelenmenize gerek.
بايدج ، أنت شقيقتي يجب أن أقلق

Sanırım artık Goren'ın tanıklığı için endişelenmenize gerek yok.
لا اعتقد انك ستقلق بشأن شهادة جورين بعد الان

Evet,ama tamamıyla güvenliydi yani endişelenmenize gerek yok.
نعم, لكنها كانت علاقة آمنة, لذا لا تقلقا.