Fırtınalar hızlı ve şiddetli bir şekilde gelirken, 2012'nin hakkında endişeler yükselmekte ve cevap arayışları daha acil olmakta. | Open Subtitles | بينما تتزايد سرعة و قوة الأعاصير تتزايد المخاوف مع إقتراب سنة 2012 و البحث عن أجوبة أصبح يتزايد بشدة |
Stresli durumlarda sinir bozucu endişeler ve kendinden kuşku duymalardan kurtulabilmek için de bir yol bulduk. | TED | ونحن أيضًا اكتشفنا بعض الطرق للتخلص من هذه المخاوف المزعجة والشكوك في النفس التي تخيفنا في المواقف الحرجة. |
Bu gibi endişeler ciddiye alınması gerekse de, mağlup edilmeleri zor değildir. | TED | وعلى الرغم من أن هذه المخاوف يجب أن تؤخذ على محمل الجد، فإنه من الصعب التغلّب عليها. |
Bildiğin gibi seni virüs ekibine sokmakla ilgili endişeler vardı. | Open Subtitles | كما تعلمين كانت هناك مخاوف من وضعكِ في فريق الفيرس |
Burada, yani salgın sonrası Amerika'da yeni Başkan ile ilgili ciddi endişeler var. | Open Subtitles | بالخارج هنا في أميركا ما بعد الوباء هناك مخاوف حقيقية حول الرئيس الجديد |
Sonra endişeler, çocuklar, Sanırım herkes gibi. | Open Subtitles | الهموم ، الأطفال ، كالبقية على ما أعتقد |
Genel Vali, beklentiler ve endişeler konusunda brifing verdi. | Open Subtitles | لقد اطلعني الحاكم العام على ما هي المخاوف وما هي التوقعات. |
Ahlaki endişeler daha çok zaten var olan yaşam biçimlerini manipüle etmek etrafında dönüyor. | Open Subtitles | المخاوف الاخلاقية تدور بالاساس حول التلاعب بأشكال الحياة الموجودة بالفعل |
Örgütümüzün üst basamaklarında bazı endişeler oldu da. | Open Subtitles | ثمة بعض المخاوف عند افراد الدرجات الأعلى فى منظمتنا |
Hepsinin küçük endişeleri var, bölgesel endişeler. | Open Subtitles | لديهم اهتمامات صغيرة، المخاوف الاقليمية. |
Atık büyük olmasa da, endişeler çok fazla. | TED | و رغماً عن أنها ليست كبيرة ، هناك الكثير من المخاوف حول ذلك . |
Ve çevre hakkındaki tüm dile getirilen endişeler | Open Subtitles | وجميع المخاوف المعلنة حول البيئة |
Aslında bu halka açılışa katılan sigortacıları değiştirdiklerini biliyoruz, demek ki işlerin sarsılabileceği ile ilgili endişeler vardı. | Open Subtitles | نعلم بأنه في الواقع جرى تحويل سندات التأمين مع بداية هذا العرض المبدئ العام للشركة لذا فهنالك بعض المخاوف حول مجريات الأحداث، ولكن هذا العرض المبدئي العام للشركة |
Efendim, Cebelitarık'la ilgili bazı endişeler var. | Open Subtitles | سيدتي، هنالك بعض المخاوف الأمنية المتعلقة بزيارة "جبل طارق". |
Aynı zamanda, bence, denetim ve veri gizliliği ile ilgili geçerli endişeler de var. | TED | وفي نفس الوقت، يوجد كما أعتقد، مخاوف مشروعة حول أمور مثل الرقابة وسرية البيانات. |
Fırtına şiddetlendiği sürece bölgedeki ölümcül yıldırım çarpmalarına dair endişeler sürüyor. | Open Subtitles | ،وبقوة العاصفة تستمر مخاوف القتل بسبب البرق في المنطقة |
Fakat Hubble için zaman tükeniyor uzayın ortasında güvenlikle ilgili yeni endişeler ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة الى هابل, الوقت ينفذ وسط مخاوف جديدة على سلامته في الفضاء |
Aralarından geçerken bana bakan gözler hafızamdan asla silinmedi ve ölmekle ilgili aklımdaki bütün endişeler yok oldu. | Open Subtitles | النظرة التي نظروا الي بها في منتصف الطريق لا يمكن ازالتها من ذاكرتي واية مخاوف كانت لدي قد تلاشت |
Sonra endişeler, çocuklar, Sanırım herkes gibi. | Open Subtitles | الهموم ، الأطفال ، كالبقية على ما أعتقد |
# Tüm endişeler ilk seferde boğulacak! # | Open Subtitles | كل الهموم ستغرق فى الرحيل الأول |
Rusların Belgrat'ta ya da başka bir yerde, Tesla'nın ışın silahlarıyla ilgili kayıp belgelerine ulaşmış olabileceği konusunda ABD yakasında endişeler vardı. | Open Subtitles | كان هناك قلق لدي الولايات المتحده ان الروس ربما استطاعوا ان يصلوا لمستندات تيسلا عن شعاع الموت في بيلجراد او غيرها |