Bizim durumumuzda, engelli insanları engelsiz insanların çıkarı için nesneleştiriyoruz. | TED | لهذا في هذه الحالة، نحن نجسد المعاقين لفائدة غير المعاقين. |
Konuşamayan engelli insanların doğala benzeyen bir sesle konuşmasını sağlıyor. | Open Subtitles | يسمح للأشخاص المعاقين الذين لا يستطيعون التحدث بالكلام بطريقة طبيعية. |
Yarışmacılar için havalı silahla atıştırmalık düşürebilmek için bu engelli koşuyu geçmek zorundalar. | Open Subtitles | يجب على المتسابقين اجتياز الحواجز وثم استعمال مسدس فاصولياء للحصول على وجبة خفيفة |
Şu an hala biz engelli insanların önünde bariyerler var. | TED | الآن لا تزال هناك حواجز أمامنا نحن الأشخاص ذوي الإعاقة. |
Kimse kısa, şişman, zihinsel engelli bir çocuğu evlat edinmek istemez. | Open Subtitles | لا أحد يريد أن يتبنى طفلاً قصيراً, سميناً, ولديه إعاقة ذهنية. |
Ülkemizin tarihinde, engelli Amerikanlar Hareketinden önce, eğer engelli iseniz eğer engelli iseniz sebepsiz yere işten kovulabileceğiniz bir zaman vardı. | TED | كانت هناك فترةٌ من تاريخنا بحيث ، لو كنت معاقاً ، يستطيعُ صاحب العمل فصلك ، قبل قانون المواطنين الأمريكين ذوي الإعاقة. |
Hasta veya engelli insanlarla ilgilenen bir sürü insan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشخاص هناك يهتمَون بأناس مرضى أو معاقين. |
Son bir haftadır, Havlu engelli çocuklar yaz kampında çalışmaktaydı. | Open Subtitles | الاسبوع الماضي كانت المنشفه تعمل في المخلم الصيفي للأولاد المعاقين |
Bir keresinde hatunun birini, engelli tuvaletini kullandı diye boğmaktan kurtardı beni. | Open Subtitles | أتعرف؟ انه عاهرة همس لي لأهدأ من خنق امرأة لاستخدامها كشك المعاقين |
Ben çocuklara ilham olmaya çalışırken, sen onları engelli insanlara güldürtüyorsun. | Open Subtitles | لقد أفسدتَ كتابي تماماً أنت تتسبب في سخرية الأطفال من المعاقين |
Sürat koşusunda, mekik çekmede engelli koşuda, barfiks çekmede ve şınav çekme gibi şeylerde. | Open Subtitles | .. أمور مثل العَدو و تمارين البطن تمارين العُقلة الثابتة و قفز الحواجز و تمارين الضغط ــ |
Türleri aynı, ama ben engelli atlıyorum. | Open Subtitles | إنّها تقريباً نفس الأحصنة ولكني أمارس قفز الحواجز |
Makalemin bir diğer kısmı, Amerikan ordusundaki engelli askerleri konu ediyor. | TED | يلقي جزء آخر من ورقتي الضوء على الجنود ذوي الإعاقة في العسكرية الأمريكية |
Öncelikle bir mülteci görmüyorsun, öncelikle bir kadın görmüyorsun ve öncelikle engelli birini görmüyorsun. | TED | لا ترى لاجئًا أولًا و لا ترى امرأة أولًا و لا ترى شخص ذو إعاقة أولًا. |
Bay Tucker, ben de aynı Joe Swanson gibi engelli oldum. | Open Subtitles | سيد تاكر , لقد أصبحتُ معاقاً للتو مثل چو سوانسون |
engelli diğer insanlardan sürekli bir şeyler öğrendim. | TED | أتعلم من أشخاص معاقين آخرين طوال الوقت. |
Geçen gün kadının polis rozeti ve kendi arabasındaki engelli etiketi sayesinde arabayı istedikleri yere park edebileceklerini söylüyordu. | Open Subtitles | أجل بالأمس يقول أنه بين شارتها الأمنية وملصقه للمعاقين يستطيعون التوقف في أي مكان |
Ama o kadar ayrı kaldım ki artık engelli birini oynarım. | Open Subtitles | لم أفعل ذلك مؤخراً, الشئ الوحيد الذي يُطلب مني عمله هو دور المعاق |
Ancak, şimdi de eğitim programına kabul edilmek için engelli pistini tamamlamanız gerek. | Open Subtitles | ومع هذا , عليكم الاَن أن تتجاوزوا إختبار العقبات كي يتم القبول بكم في برنامج التدريب |
Sadece ben ve 4 tane olağanüstü yetenekli engelli müzisyen. | TED | فقط أنا واربع من الموسيقين المعوقين الموهوبين بشكل استثنائي |
Hatta bana bir keresinde şunu söyledi, "Anne, her gün eşofman giymek sanki engelli kıyafeti giyiyormuşum gibi hissettiriyor." | TED | حتى أنه قال لي في إحدى المرات، "ماما، ارتداء ملابس الرياضة كل يوم يجعلني أشعر بأنني عاجز عن اللبس." |
Onu da hatırlıyor gibiyim. Zihinsel engelli mi neydi? Okuldan hatırlıyorum. | Open Subtitles | اتذكر ذلك الصبي ايضا متخلف عقليا يعود من المدرسة |
Onun ve 5 kardeşinin bakımları için engelli bir anneyi tek başına bırakarak. | TED | ترك الأم المعاقة لتربيتها بمفردها وأشقائها الخمسة. |
Özel Olimpiyatlar dünyaya ise zihinsel engelli insanların saygı ve katılımı hakketiğini öğretiyor. | TED | قدمت الألعاب الأولمبية الخاصة درسا للعالم أن ذوي الاحتياجات الخاصة يستحقون الاحترام والاحتواء. |