Başka bir enteresan bulgu da kamu politikasının başarısız girişimciler üzerindeki derin etkisi. | TED | اكتشاف اخر مثير للاهتمام هو التأثير العميق للسياسة العامة على رواد الأعمال الفاشلين. |
Dahi adli tıp uzmanımız çok enteresan bir şey buldu. | Open Subtitles | العالمه الجنائيه العبقريه خاصتنا قد وجدت شئ أكثر اثاره للاهتمام |
Yani, bir ihtimal ben de çok enteresan biri haline gelebilirim. | Open Subtitles | لذا الفرص هي سينتهي بي الحال بكوني شاباً مثيراً للإهتمام جداً. |
Diyorum ki, bu enteresan bir konu olsa da soruşturmamızın dışında. | Open Subtitles | أنا أقول إنّها حقيقة مثيرة للإهتمام التي لا علاقة لها بقضيّتنا |
Çok enteresan Kyle ama geri kalanını da dinlemek isterim. | Open Subtitles | هذا كله مشوق يا كايل, لكني أود سماع المزيد عنك |
Çok enteresan bir yaklaşım, ...ama işe yarayacağını düşünüyorsan, durma, böyle söyle. | Open Subtitles | هذا نهج مثير للأهتمام لكن اذا عملت بالنسبة لك .. اذهبي ورائهاا |
Gölün suyu, içme suyundan biraz farklı hem de enteresan bir biçimde. | Open Subtitles | الماء في هذه البحيرة مختلف عن مياه الشّرب بطريقة مثيرة جدا للاهتمام. |
Mesela geçen nisanda enteresan bir olay oldu. | TED | هناك أمر مثير للاهتمام حدث في أبريل الماضي. |
Tamam, peki bilince karşı bu enteresan gönülsüzlük ve düşmanlığın nedeni ne? | TED | حسناً، فما سبب هذا التردد و العداوة المثيرة للاهتمام تجاه الوعي؟ |
Ve işte mirketlerdeki kolektif davranışlara enteresan bir örnek. | TED | و هناك مثال مثير للاهتمام جداً للحركة الجماعية عند حيوانات السرقاط. |
Etkinlik ve araştırma projelerimizde enteresan gerçekler keşfettik. | TED | من خلال فعالياتنا ومشاريعنا البحثية، وجدنا حقائق مثيرة للاهتمام. |
Başka bir enteresan bulgu ise girişimcilerin başarısızlıkla nasıl baş ettiğinin bölgelere göre değişmesi. | TED | اكتشاف آخر مثير للاهتمام أن هناك اختلافات إقليمية على كيفية تعامل رواد الأعمال مع الفشل. |
Değerlendirmeye başlamadan önce, elimde çok enteresan bir taslak var. | Open Subtitles | قبل أن يبدأ الحكم لدي مجموعة من المخططات المثيرة للإهتمام |
enteresan bir fikirdi. Benden gidip traş olmamı istedi. | TED | يبدو الأمر مثيرا للإهتمام. طلب مني أن أذهب وأحلق. |
Asıl sorun şu ki evren; çok, çok enteresan. | TED | هذه هي المشكلة الأساسية، مازال العالم مثيرا للإهتمام بشكل كبير. |
Ama onun yerine burada örnekler var, zaten 3 boyutlu kumaşlar basabiliyoruz, ki bu çok enteresan. | TED | ولكن هنا لدينا مثل، فأنت تستطيع بالفعل طباعة ثلاثية الأبعاد على الأقمشة إنها مثيرة للإهتمام فعلا |
Tartışma için Tasarım yeni enteresan bir çaba tasarımcıların kendileri için şekillendirdiği. | TED | تصميم من أجل النقاش هو محاولة مثيرة للإهتمام أن المصممين قد شكلوا لأنفسهم |
enteresan, 25 kilo lafı sanki Bloods çetesinden çalınmış gibi geldi. | Open Subtitles | هذا مشوق يقال أن هناك 25 كيلو فقدها "البلودز" |
Soruya soruyla cevap vermek. enteresan. | Open Subtitles | الاجابة على السؤال بسؤال اخر هذا مشوق |
KA: Bence enteresan bir fikir. | TED | كورت أندرسون:حسنا، أعتقد أن هذا مثير للأهتمام |
Biliyor musun, cihazın tam da sabahki konuşmamızın ardından arızalanması çok enteresan. | Open Subtitles | أتعرف ,أنى وجدت أنه شيق أن الجهاز حدث به عطب فى هذه اللحظات بعدما قمنا بذلك الحديث فى الصباح |
Çok enteresan. | Open Subtitles | أصبح الأمر مشوقاً |
enteresan... Eğer doğruysa. | Open Subtitles | أمر مثير للإهتام , إن كان صحيحاً |