Onun bu konuyla ilgisi yok. Bir suçludan söz etmek için henüz Erken olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكني أعتقد أن الوقت مبكر للحديث عن المذنبين |
Özür dilerim. Erken olduğunu biliyorum ama yardımınızın dokunabileceği acil bir durum var. | Open Subtitles | آسف ، أعلم أن الوقت مبكر ولكنه وضع ضرورى ونحتاج مساعدتك |
Ama biraz Erken olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | الاتعتقد انه مبكر قليلا؟ |
Bir parçam gitmek için sabırsızlanıyor, ama belki de çok Erken olduğunu düşünen bir parçam daha var buradaki işimi sona erdirmediğim için. | Open Subtitles | جزء مني يتطلع للذهاب, لكن تعلم, هناك جزء مني يعتقد أنه مبكر ذلك أن هناك أعمال لم انهها هنا |
Çok Erken olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنه مبكراً جداً |
Hala babandan bahsetmek için çok Erken olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | أمازلت تعتقد أنه من المبكر جداً الحديث عن والدك ؟ |
Saatin biraz Erken olduğunu fark ettim ama orkestra da burada biz de. | Open Subtitles | أدرك أن الوقت مبكراً لكن الأوركسترا هنا و كذلك نحن |
Bunu söyleyecek olursam çok Erken olduğunu düşünecekler ve ailem beni yargılamaya başlayacak. | Open Subtitles | وإن أخبرتهم بهذا سيظنون أن الوقت مبكر جدًا وسوف يطلقون الأحكام على كل شيء |
Erken olduğunu biliyorum ama bakmak istiyorum. | Open Subtitles | أعرف أن الوقت مبكر لكن أود إلقاء نظرة |
Seni terfi ettirmek için çok Erken olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أعلم أن الوقت مبكر لكي أرقيك. |
Seni terfi ettirmek için çok Erken olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أعلم أن الوقت مبكر لكي أرقيك. |
Erken olduğunu biliyorum ama şunları bırakmak istedim. | Open Subtitles | أعتقد أن الوقت مبكر لذلك لكني سأترك هذا |
- Size çok Erken olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | - قلت لك انه مبكر جدا. |
Bak, çok Erken olduğunu biliyorum, ama hem kiradan bolca tasarruf edecek hem de her gün beni görebileceksin. | Open Subtitles | انظري، أعلم أنه مبكر جداً، لاكنك ستتمكنين من إدخار قيمة الإيجار كما أنك ستتمكنين من رؤيتي كل يوم |
Erken olduğunu biliyorum ama genç gelinin ihtiyacı olduğunu duydum. | Open Subtitles | أنه مبكر, أعلم, لكن, أه, سمعت أن العروس الشابة تحتاج ألى أن تقترض شيئا. |
Yılbaşı için biraz Erken olduğunu biliyorum, Edward, ama senin için bir hediyem var. | Open Subtitles | أعلم أنه مبكراً قليلاً على الكريسماس يا (إدوارد)، لكن... لديّ هدية لأجلك. |
Böyle şeyleri düşünmek için biraz Erken olduğunu biliyorum ama büyümesini görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنه من المبكر قول هذا لكنني لا أستطيع الأنتظار لمراقبته يكبر |
Doktorunuz bu konuda karar vermek için çok Erken olduğunu söylüyor ve ben de katılıyorum. | Open Subtitles | أخصائي التوليد يظن أنه من المبكر السعي لذلك |
Kitty, eve dönmek için fazla Erken olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | "كيتي" ألا تعتقدين أنه من المبكر جداً أن تعودي للمنزل ؟ |
Bunun için biraz Erken olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد أن الوقت مبكراً على ذلك؟ |