Sayın hakim, duruşma başlamadan önce yazılı bir erteleme talebinde bulunmuştum. | Open Subtitles | قبل أن تبدأ هذه المحاكمة لقد كتبت طلب للحصول على تأجيل |
Larry'nin diş etlerine hiçbir anestetik ilaç etki etmiyor bu yüzden Edwin tedaviyi bir başka güne erteleme kararı aldı. | Open Subtitles | لا يوجد اي كم معين من البنج المخدر سيعمل على لثة لاري فقرر الدكتور أدوين على تأجيل العملية ليوم آخر |
Onların zaman zaman kendi hayatlarında bir seyirci gibi hissetmelerine neden olan şey bu uzun dönemli erteleme. | TED | بل بسبب ذاك التأجيل طويل المدى الذي جعلهم كالمتفرجين ، أحيانًا ، على حياتهم نفسها .. |
O zaman da süresiz erteleme ve "cezada anlaşma" olur. | Open Subtitles | ثم التأجيل الغير محدد ,و اتركونا نحل مشاكلنا خارج قاعة المحكمة |
Hepimiz biliyorduk ki sadece bir günlük bir erteleme makûldü. | Open Subtitles | كنا نعلم جميعاً أنه مسموح بيوم واحد تأخير فى الأبحار |
Biliyoruz, ama diyor ki, ...erteleme için başvurabilirmişsin. | Open Subtitles | نعرف ذلك و لكنه يقول يمكنك أن تطالبي بتأجيل |
Sınav için erteleme yok. | Open Subtitles | لا يوجد تأجيل في امتحان نصف العام الخاص بك |
Dolayısıyla izninizle, nerede olduklarını saptayana kadar kısa bir erteleme talep edebilir miyim? | Open Subtitles | و بموافقتك ربما أطلب تأجيل مقتضب لمحاولة تحديد موقعهم ؟ |
İki haftalık erteleme gayet iyi. | Open Subtitles | أرى أن أسبوعين تأجيل للإعدام شئ كبير حسناً؟ |
Sorun yok, cinsel ilişkiyi erteleme konusunda gayet yetenekliyim. | Open Subtitles | لا، مشكلة فيذلك، أنا ماهر جدا في تأجيل الجماع |
Liberallerin yasa oylamasına erteleme oyu vermesiyle kabine bugün oylamada reddedilmekten kurtuldu. | Open Subtitles | الحكومة تتجنب التصويت عندما دعم الليبراليون... تأجيل التصويت على الميزانية للمرة الثالثة |
...yeni direktifler almak adına bir erteleme talebinde bulunuyor. 20 gün yeterli olacaktır. | Open Subtitles | نطلب التأجيل لالتماس تعليمات جديدة عشرون يوم كافية |
Sayın Hâkim, 8 saat erteleme talep ediyoruz. | Open Subtitles | أهه ، حضرة القاضي ، نحن نطلب التأجيل لمدة تتراوح من ثماني ساعات |
erteleme isteği reddedildi ve sağlam bir çoğunluk hâlâ bizimle. | Open Subtitles | طلب التأجيل قد ألغي وأنت في موضع أغلبية صلبة |
Dört yaşında olan bu çocuk, başarının en önemli prensibini anlamıştır bile. Ödüllendirmeyi erteleme gücünü. | TED | ذلك الطفل، في الرابعة، فهم أهم مبدأ للنجاح وهو القدرة على تأخير المنافع |
Pekala, plaja gitme planımızda ufak bir erteleme oldu. | Open Subtitles | حسنا ، كان هناك تأخير بسيط في خطتنا للذهاب الى الشاطىء |
Ona araştırmanın devam ettiğini söyledim o da erteleme sözü verdi. | Open Subtitles | أخبرته بأن تحقيقا يجري لقد تعهّد بتأجيل المقال |
Ama bir ya da iki gün erteleme istiyorum. | Open Subtitles | ولكننى أتوسل إليك لآجل مهلة يوم أم يومان |
Bu sorunuzu yanıtlamak için bir erteleme rica ediyorum, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | سيادة القاضي، للإجابة على سؤالك، إنني بحاجة لتأجيل الجلسّة. |
Savunma makamı iddia makamının yeni adli bulgularını incelemek için bir erteleme talep ediyor. | Open Subtitles | حضرة القاضي,الدفاع يطلب تمديد الوقت في هذه الأثناء لنتمكن من فحص الدليل العدلي الجديد |
Eğer hasta olan ve seyahat için vakte ihtiyacı olan bir akraban varsa mahkemeden erteleme isteriz ve kabul etmek zorundalar. | Open Subtitles | إن كان لديك قريب مريض يحتاج وقتاً ليتعافى ويسافر بإمكاننا أن نلتمس تأجيلاً من المحاكمة وعليهم الموافقة |
Sayın Yargıç, erteleme talep ediyorum. Böylece bir bebek doğurabileceğim. | Open Subtitles | سيدي القاضي، أطلب الإذن بالتأجيل لأذهب لولادة طفل |
erteleme vermiyorum dedim. Duruşma başlayacak. | Open Subtitles | لن يحدث استمرار في هذه الجلسات نحن ذاهبون إلى المحاكمة |
Eğer erteleme yüzünden dövüş olmaz ise bu bahçe çiçek açamaz. | Open Subtitles | لا يستطيع الشيء أن يتلقلق ... و هو فى الظلام |
Birkaç erteleme oldu ama dert edilecek türden değil. | Open Subtitles | ،لدينا بعض التأخيرات لكن لاشيء يدعو للقلق |
Ben erteleme yapmam, Bill. | Open Subtitles | أنا لن أقوم بإعادة جدولة الميعاد يا (بيل) |