6 estetik ameliyattan sonra, artık eskisinden daha iyi görünüyorum. | Open Subtitles | بعد ست جراحات بنائية، أصبح شكلي أجمل من ذي قبل |
eskisinden daha da şişmansın ve yeni bir tişört almaya paran yetmiyor. | Open Subtitles | أنت بدين أكثر من ذي قبل و لا تستطيع شراء قميص جديد |
Sandalı her satışlarında eskisinden daha kötü bir hal alıyor. | Open Subtitles | في كل مرة يبيع هذا القارب، يكون في وضع أسوء من ذي قبل. |
Şimdi eskisinden de fazla çalışıyorum ve senin iyi ismin lekelendi. | Open Subtitles | أنا أعمل بجد أكثر من قبل و سمعتك الجيدة في الحضيض |
Savaş onun yüzünde yazılıydı. Kendisiyle ilgili yüzündeki her şey eskisinden daha azdı. | Open Subtitles | آثار الحرب كانت واضحة على جبينها كل ما حولها، ليس بيتها فقط، أصبح مختلفاً عن ذي قبل |
Kemiklerimiz kırıldığında, iyileşince eskisinden daha kalın ve sert olurlar. | Open Subtitles | عندما تكسر عظماً فهو يعود للنمو أكثر سماكةً وقوةً من ذي قبل |
Moralinin iyi olduğunu söyleyemem, ama eskisinden daha iyiydi. | Open Subtitles | لن أقول بأن المزاج كان جيداً لكنه كان أفضل من ذي قبل |
eskisinden biraz daha yakın olabileceğimizi hissediyorum. | Open Subtitles | إذا أعجبك الأمر يمكننا أن نكون أكثر تقاربا من ذي قبل |
İnsanların arasında eskisinden iyi ve farklı olabilmek için. | Open Subtitles | لنعيش بين البشر، مختلفين، وأفضل من ذي قبل. |
Eski başarılarımızı unutup eskisinden daha çok ve daha hızlı ilerleme zamanı artık. | Open Subtitles | إنه ليس الوقت الذي نذكر فيه إنجازات من قبلنا إنه الوقت لنعمل بجهد واسرع من ذي قبل |
Seni eskisinden daha fazla sevdiğimi dürüstçe söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أستطيع القول بأمانةٍ أني أحبّك أكثر من ذي قبل |
Kendime dikkat etmek zorundaydım ve eskisinden daha sert olmalıydım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أهتم أكثر بنفسي و أكون أكثر صرامة من ذي قبل |
Harika bir mal, yo. eskisinden de iyi. | Open Subtitles | لأنَّ ذلك الشيء ممتاز يا رجل أفضل من ذي قبل |
İyileşmem için hemşirelik yapmıyorsun. eskisinden daha hastayım. | Open Subtitles | لم تعتني بي حتى استعدت عافيتي أنا أكثر مرضا من ذي قبل |
Tutunduğu bu şeyi bunu eskisinden daha iyi bir hale getirir. | Open Subtitles | التي تتمسك بها يجعله أفضل الأن أفضل مما كان من قبل |
Sorunun eskisinden daha da kötü hale gelmesinin nedeni, 1998 yılında evren hakkında daha önce bilmediğimiz temel bir şey daha öğrenmiş olmamız. | TED | السبب الذي جعل المسألة تسوء ، بدلاً من أن تتحسن، أنه في عام 1998 تعلمنا شيئا مصيريا عن الكون لم نكن نعرفه من قبل. |
Umarım, eskisinden daha iyi anlaşırız. | Open Subtitles | ارجو ان يكون هذا اللقاء بيننا اكثر ودية مما كنا عليه قبل 3 سنوات |
Modern Batı toplumlarımız eskisinden çok daha karmaşık, bu göç zamanında. | TED | مجتمعاتنا الغربية الحديثة معقدة اكثر من السابق في هذا الوقت من الهجرة |
Evet, her şey yine alevlenecek hem de eskisinden daha beter. | Open Subtitles | آجل , ستعيد الماضى من جديد واسوأ من ذى قبل |