O ailenin hangi ırk, hangi etnik kökenden olduğunu düşündünüz? | TED | هل سيؤثر الأصل العرقي أو الإثني لتلك الأسرة على قرارك؟ |
Soykırım bir ırkın ya da politik, dini veya etnik bir grubun sistemli bir şekilde ve kasıtlı olarak yok edilmesidir. | TED | التطهير العرقي هو تدمير متعمد ومنظم لمجموعة سياسية أو دينية أو عرقية. |
Kara Ejder Nehri, Çin'deki en küçük etnik gruplardan birinin evidir. | Open Subtitles | إنّ نهر التنين الأسود موطن احد المجموعات العرقية الأصغر في الصين. |
İnsanlar; kimlikleri, milliyetleri, etnik kökenleri sayesinde seviliyor, onlara ayrıcalık tanınıyor. | TED | اناس اصبحوا محبوبين و مميزين بسبب هوياتهم جنسياتهم ، و طائفتهم العرقية |
Feci ve gerçek dışı anlara tanıklık ettim ve sadece en sonunda etnik bir temizliğin uzun süren hazırlığına tanıklık ettiğimi fark ettim. | TED | رأيت مشاهد مأساوية و غير معقولة و أدركت في النهاية أنني قد رأيت التحضير البطيء لتطهير عرقي |
Dünya Savaşı'nda diğer etnik gruplara göre en çok İtalyanlar bu ülkeyi savundu. | Open Subtitles | الإيطايون أكثر من حاربوا في الحرب العالمية الثانية من أي مجموعات عرقية أخرى |
etnik yemekler yemek duyulmamış bir şeydi, kendiniz etnik değilseniz. | TED | الوجبات العرقية لم يُسمع بها إلا إذا كنت عرقياً. |
Mahalle ve etnik köken çocuklar alınsa da alınmasa da ön yargıya sebep oluyor. | TED | كما أن وضع الحي الذي يقطنونه وأصلهم العرقي يؤثر أيضًا على ما إذا كان سيُسحب منهم أطفالهم أو لا. |
Ama küreselleşme taraftarları bence şunu görmüyor, ya da görmek istemiyor: etnik çeşitlilik, sosyal sermaye ve güveni kısıtlıyor. | TED | ولكن ما لا يراه أنصار العولمة في إعتقادي، ما لا يريدون رؤيته، هو أن التنوع العرقي يقلّص رأس المال الإجتماعي والثقة. |
Tabi ki, mutlak bir etnik bağlılık söz konusu ama tamamen değil. | TED | الآن ، بالطبع ، هناك درجة معينة من الولاء العرقي ، ولكن ليس تماما. |
Tesisimizde biz Afrikalıların, tüketicilik, etnik yapı ve yozlaşma gibi şeylere karşı geçmişimiz, ne olduğumuz ve ne olmak istediğimiz konularında çok fazla tartışmalar oluyor. | TED | لدينا الكثير من المناقشات في المكان حول ما نكون كأفارقة، من نحن الآن، وماذا نريد أن نكون بالنسبة لأشياء مثل الاستهلاكية والأصل العرقي والفساد وهكذا. |
etnik çeşitliliğe açık biriyimdir. Ancak bu sadece saçmalık. | Open Subtitles | إنني أشجع التنوع العرقي ولكن هذه أعمال فسق |
Ayrıca, bu olay fiziksel engelli ve görme engelli olmanın şu yada bu biçimde nasıl etnik, sosyal, ırksal ve ekonomik ön yargıları ortadan kaldırdığını gösteriyor. | TED | ويوضح أيضا كيف أن الإعاقة والعمى نوع من ال عبر العرقية والاجتماعية، الخطوط العرقية والاقتصادية. |
Bazılarınız kozmopolit olabilir etnik ve milliyetin ahlaki egemenlik taşımaması gerektiğini düşünebilir. | TED | بعض منكم قد يكون عالميا بحيث تعتقدون أن العرقية والوطنية يجب أن لا تحمل تأثيرا أخلاقيا. |
Doğa sağlıklı organizmalar peşindedir, ve o çok değerli etnik özellikleriniz bu amaç için feda edilebilir. | TED | الطبيعة تهتم فقط بالكائنات الحية الصحية، وميزاتك العرقية الثمينة قابلة للاستهلاك لهذا الهدف. |
Hastanede çok etnik, kültürel bir karışım vardır. | Open Subtitles | دائماً هناك مزيج عرقي ثقافي في موظفي المستشفى |
Bak, Toby, bu filmdeki insanlar 28 yaşında büyük anneleriyle birlikte etnik bir mahallede yaşayan dosya memurları değiller. | Open Subtitles | أنظر، توبي، الرجال في ذلك الفلم... ليست كتّاب ملف بعمر 28 سنة الذي يعيش مع جدتهم... في صراع عرقي. |
Bütün bu krizlerle birlikte, -- bakalım -- etnik ve azınlık gerilimleri var, kimyasal ve nükleer sızıntılar var, Nükleer silahlanma var. | TED | و بذالك مع كل هذه الأزمات، لدينا -- لنرى -- توترات عرقية و أقلية؛ لدينا تدفقات كيماوية و نووية، و تكاثرات نووية. |
Afrika'da sıklıkla görüldüğü gibi bu çatışmanın etnik bir tarafı da vardı. | TED | و كان هناك وجها عرقياً لهذا الصراع كالمعتاد في إفريقيا. |
Ve din, etnik ve ulusal hiç bir ayrım olmadan gidebileceğiz. | Open Subtitles | وسنبتعد عن رؤية أنفسنا منقسمين في الدين أو العرق أو الجنسية |
Altta yatan etnik kökeni eğitimli kulaklardan tamamen saklamak zordur. | Open Subtitles | من خلال نبراتهُ العرقيّة, من الصعب اخفائها عن الآذان المتدربة. |
Sadece farklı bir kültürden farklı bir ülkeden, farklı bir etnik kökenden, farklı biriyle, konuşun, onu dinleyin. | TED | لكي تذهب الى شخص ما ذا ثقافة مختلفة .. في بلد مختلف و عرق مختلف .. وكل شيء مختلف وتشارك معه في الحوار .. استمع له .. |
- Vay be, yani cinayet ve etnik arındırma bir arada. | Open Subtitles | بالتأكيد سيقومون بذلك رائع، حظيت بإبادة جماعية وتطهير عرقيّ |
Savaştan önce, Bosna-Hersek Cumhuriyeti Avrupa'daki en etnik ve dinsel çeşitliliğe sahip ülkelerden biriydi. | Open Subtitles | قبل الحرب,كانت البوسنة والهرسك عرقيا ودينيا واحدة من الدول الأكثر تنوعا في أوروبا |
Bu genellikle bir etnik köken ile, bir ırk ile yahut bir mezhep ile bir güç savaşı şeklinde uygulanıyor. | TED | عادة تكون على علاقة بالعرق أو السلالة أو الطائفية، أو تكون صراع قوة. |
Şu an tek dilli radyoda geleneksel Kenya müziği İngilizce, Kiswahili ve diğer etnik dillerde çalınabilir. | TED | نستطيع كسر الحواجز الإثنية بعزف الموسيقى الكينية بالإنجليزية وبالسواحيلية واللهجات الإثنية الأخرى، على إذاعة هي الآن بلغة إثنية واحدة. |
Algoritmalarımıza farklı etnik gruplardan, yaşlardan, cinsiyetlerden gülümsediğini bildiğimiz on binlerce örnek veririz ve aynısını zoraki tebessüm için de yaparız. | TED | أضفنا لخوارزمياتنا العشرات من الآلاف من الأمثلة لأشخاص نعلم أنهم يبتسمون بحق، من مختلف الأعراق والأعمار والأجناس، ونفس الشيء للبسمة الصفراء. |