Sigarayı fırlattı, öne oturdu ve ben arkaya otrudum. | TED | رمى بسيجارته للخارج وجلس في الأمام، وصعدت أنا إلى الخلف. |
Pak Sing Okulu'nun yeni koruması ...dün gece Chih-hao'nun içkisini fırlattı. | Open Subtitles | سينج باك حارس المدرسة الجديد رمى شرابه في هاو شية ليلة أمس. |
"Ölüm döşeğindeki adam yatağında doğruldu... korku içindeki çocuklarına yıldırım gibi bir bakış fırlattı. | Open Subtitles | رفع الرجل المحتضر راسه لأعلى و ألقى على أطفاله نظرة ثاقبة |
Baştan çıkarmalarına dayanabileceğimi anladığında, boynumun etrafına bir ilmik fırlattı. | Open Subtitles | عندما اكتشفت أنه يمكنني ان أقاوم إغراءها رمت بعقدة حبل حول عنقي |
Annemin aklı pek yerinde değil. Geçen hafta bana bir kavanoz enginarı fırlattı. | Open Subtitles | أمي ليست بحالة عقلية جيدة ألقت بدورق من الخرشوف علي |
Sinirliydi, dansçı kıza bozuk para fırlattı. | Open Subtitles | كان غاضباً حقاً ورمى قطع النقد على الراقصة |
Sırf kendisine çarpıp düşürmesi için çalışma koltuğunu pencereye doğru fırlattı mı? | Open Subtitles | هل قام برمي كرسي المكتب تجاه النافذة فقط من أجل أن يعود إليه و يقوم بتحطيمه ؟ |
Anlayacağın taşı Tanrı fırlattı. O taş benim. Roma da... | Open Subtitles | كما ترى الله رمى الحجر أنا الحجر وروما00 |
'Gidelim millet,' diye fısıldadı ve deri ceketini eğerin üzerine gelişi güzel fırlattı. | Open Subtitles | أتوا الأصدقاء همس بها و رمى لتلين معدة حيوانه بنسيج فضفاض من سرج الديك فطار |
Kayayı fırlattı ve bu tuhaf hareketleri yaptı. | Open Subtitles | لقد رمى الصخرة وقام بتلك الحركات الغريبة |
Göstericilerden biri molotofkokteyli fırlattı ve anten alev aldı. | Open Subtitles | أحد المتظاهرين رمى بزجاجة حارقة فأضرمت النار بالهوائي |
- Evlilik yüzüğümü çıkarmayınca da kuşlara soda şişesi fırlattı. | Open Subtitles | وعندما وأود أن لا يعطيه بلدي حلقة الزفاف، وقال انه ألقى الصودا يمكن في الطيور. |
Neyse, bana devasa Conan kılcını fırlattı , tamam mı? | Open Subtitles | على أي حال ، ألقى لي هذا السيف اللعين ، حسناً ؟ |
Dün gece birisi verandamıza fırlattı. | Open Subtitles | ألقى بهما شخص ما على عتبة المنزل البارحة. |
Islak bir orospu sana kılıç fırlattı diye... ..yüce yönetici güce sahip olmayı bekleyemezsin. | Open Subtitles | أنتَ لا تستطيع أن تشغل سلطة تنفيذية عليا لأن بعض الأشياء المائية رمت سيف لك |
Mezuniyet balomda şarkı söyledi, beraber geldiğim kız, sahneye kilodunu fırlattı. | Open Subtitles | لقد غنى في حفلي الراقص الكبير رمت خليلتي ملابسها الداخلية على المسرح |
Elime bir parça ip aldım parmağına doladım ama bana "hayır", dedi ve ipi fırlattı. | Open Subtitles | أخذت قطعة من السلسلة وأنا مقيدة لها إصبع. ولكنها قالت أنها ألقت بها بعيداً |
Büyük peruklumdan Miramax'da ayrıldım. Büyük bir kavgaya tutuştuk ve peruğunu bana fırlattı. | Open Subtitles | خضينا شجارًا كبيرًا، ورمى عليّ باروكته الكبيرة. |
Ortada bir bebek olmadığını gördüğü an beni yere fırlattı. | Open Subtitles | عندما رأى أنه لم يكن هناك طفل رماني على الأرض |
Radardan kaybolmadan kısa süre önce, mürettebat, nükleer roket yükünü fırlattı. | Open Subtitles | و قبل لحظات من اختفائهم من على شاشة الرادار القى الطاقم بحمولته النووية |
Sonra da kağıdı tomar yapıp, çöp kutusuna fırlattı. | Open Subtitles | ثُمّ كوَّرتها وألقت بها فى سلّة المُهملات. |
Onu alıp, çevirip çevirip duvara fırlattı. | Open Subtitles | أمسك بها وبدأ يلوح بها إلى أن رماها على الجدار |
Dehşete kapılmış katı organım sperm fırlattı ve beyaz çarşafın üzerine damladı. | Open Subtitles | من بلد مذعور قذف عنيد فيه حيوانه المنوي. ثم سال على صحيفة بيضاء. |
beni kamyonun altına fırlattı, 5 yıI boyunca beni hareketsiz bıraktı! | Open Subtitles | ألقيت شاحنه فى طريقى قذفت بى إلى الفراغ خمس سنوات |
Diyet kolamı aldı ve odanın öbür tarafına fırlattı. | Open Subtitles | فأخذ زجاجة الكوكاكولا الخاصة بى و ألقاها فى الغرفة. |
Aslında beni yatağa fırlattı, ama bu çok ateşliydi. | Open Subtitles | أعني، أنّه ألقاني على السرير . لكن، كان ذلك أمراً مثيراً |
Adamın biriyle aynı aleti kullanmamız gerekti bana sertçe fırlattı. | Open Subtitles | الرجل الآخر وأنا أردتُ لإسْتِعْمال نفس الأجهزةَ، وهو بشكل حرفي رَمى a نوبة غضب. |