ويكيبيديا

    "fırlattı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • رمى
        
    • ألقى
        
    • رمت
        
    • ألقت
        
    • ورمى
        
    • برمي
        
    • رماني
        
    • القى
        
    • وألقت
        
    • رماها
        
    • قذف
        
    • قذفت
        
    • ألقاها
        
    • ألقاني
        
    • رَمى
        
    Sigarayı fırlattı, öne oturdu ve ben arkaya otrudum. TED رمى بسيجارته للخارج وجلس في الأمام، وصعدت أنا إلى الخلف.
    Pak Sing Okulu'nun yeni koruması ...dün gece Chih-hao'nun içkisini fırlattı. Open Subtitles سينج باك حارس المدرسة الجديد رمى شرابه في هاو شية ليلة أمس.
    "Ölüm döşeğindeki adam yatağında doğruldu... korku içindeki çocuklarına yıldırım gibi bir bakış fırlattı. Open Subtitles رفع الرجل المحتضر راسه لأعلى و ألقى على أطفاله نظرة ثاقبة
    Baştan çıkarmalarına dayanabileceğimi anladığında, boynumun etrafına bir ilmik fırlattı. Open Subtitles عندما اكتشفت أنه يمكنني ان أقاوم إغراءها رمت بعقدة حبل حول عنقي
    Annemin aklı pek yerinde değil. Geçen hafta bana bir kavanoz enginarı fırlattı. Open Subtitles أمي ليست بحالة عقلية جيدة ألقت بدورق من الخرشوف علي
    Sinirliydi, dansçı kıza bozuk para fırlattı. Open Subtitles كان غاضباً حقاً ورمى قطع النقد على الراقصة
    Sırf kendisine çarpıp düşürmesi için çalışma koltuğunu pencereye doğru fırlattı mı? Open Subtitles هل قام برمي كرسي المكتب تجاه النافذة فقط من أجل أن يعود إليه و يقوم بتحطيمه ؟
    Anlayacağın taşı Tanrı fırlattı. O taş benim. Roma da... Open Subtitles كما ترى الله رمى الحجر أنا الحجر وروما00
    'Gidelim millet,' diye fısıldadı ve deri ceketini eğerin üzerine gelişi güzel fırlattı. Open Subtitles أتوا الأصدقاء همس بها و رمى لتلين معدة حيوانه بنسيج فضفاض من سرج الديك فطار
    Kayayı fırlattı ve bu tuhaf hareketleri yaptı. Open Subtitles لقد رمى الصخرة وقام بتلك الحركات الغريبة
    Göstericilerden biri molotofkokteyli fırlattı ve anten alev aldı. Open Subtitles أحد المتظاهرين رمى بزجاجة حارقة فأضرمت النار بالهوائي
    - Evlilik yüzüğümü çıkarmayınca da kuşlara soda şişesi fırlattı. Open Subtitles وعندما وأود أن لا يعطيه بلدي حلقة الزفاف، وقال انه ألقى الصودا يمكن في الطيور.
    Neyse, bana devasa Conan kılcını fırlattı , tamam mı? Open Subtitles على أي حال ، ألقى لي هذا السيف اللعين ، حسناً ؟
    Dün gece birisi verandamıza fırlattı. Open Subtitles ألقى بهما شخص ما على عتبة المنزل البارحة.
    Islak bir orospu sana kılıç fırlattı diye... ..yüce yönetici güce sahip olmayı bekleyemezsin. Open Subtitles أنتَ لا تستطيع أن تشغل سلطة تنفيذية عليا لأن بعض الأشياء المائية رمت سيف لك
    Mezuniyet balomda şarkı söyledi, beraber geldiğim kız, sahneye kilodunu fırlattı. Open Subtitles لقد غنى في حفلي الراقص الكبير رمت خليلتي ملابسها الداخلية على المسرح
    Elime bir parça ip aldım parmağına doladım ama bana "hayır", dedi ve ipi fırlattı. Open Subtitles أخذت قطعة من السلسلة وأنا مقيدة لها إصبع. ولكنها قالت أنها ألقت بها بعيداً
    Büyük peruklumdan Miramax'da ayrıldım. Büyük bir kavgaya tutuştuk ve peruğunu bana fırlattı. Open Subtitles خضينا شجارًا كبيرًا، ورمى عليّ باروكته الكبيرة.
    Ortada bir bebek olmadığını gördüğü an beni yere fırlattı. Open Subtitles عندما رأى أنه لم يكن هناك طفل رماني على الأرض
    Radardan kaybolmadan kısa süre önce, mürettebat, nükleer roket yükünü fırlattı. Open Subtitles و قبل لحظات من اختفائهم من على شاشة الرادار القى الطاقم بحمولته النووية
    Sonra da kağıdı tomar yapıp, çöp kutusuna fırlattı. Open Subtitles ثُمّ كوَّرتها وألقت بها فى سلّة المُهملات.
    Onu alıp, çevirip çevirip duvara fırlattı. Open Subtitles أمسك بها وبدأ يلوح بها إلى أن رماها على الجدار
    Dehşete kapılmış katı organım sperm fırlattı ve beyaz çarşafın üzerine damladı. Open Subtitles من بلد مذعور قذف عنيد فيه حيوانه المنوي. ثم سال على صحيفة بيضاء.
    beni kamyonun altına fırlattı, 5 yıI boyunca beni hareketsiz bıraktı! Open Subtitles ألقيت شاحنه فى طريقى قذفت بى إلى الفراغ خمس سنوات
    Diyet kolamı aldı ve odanın öbür tarafına fırlattı. Open Subtitles فأخذ زجاجة الكوكاكولا الخاصة بى و ألقاها فى الغرفة.
    Aslında beni yatağa fırlattı, ama bu çok ateşliydi. Open Subtitles أعني، أنّه ألقاني على السرير . لكن، كان ذلك أمراً مثيراً
    Adamın biriyle aynı aleti kullanmamız gerekti bana sertçe fırlattı. Open Subtitles الرجل الآخر وأنا أردتُ لإسْتِعْمال نفس الأجهزةَ، وهو بشكل حرفي رَمى a نوبة غضب.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد