Yani burada bunun nasıl işlediğini görmem için bir fırsattı. | TED | لذا، كانت فرصة لي لأرى كيف يعمل هذا المفهوم بالضبط. |
Meydanlara çıkmak için, yaşam inancını tekrar tutuşturmak için kendi başına yeterince uzun oturmak için ve böylece yaratılış sürecine aşık olmak için bir fırsattı. | TED | كانت فرصة لينبثق، ليحيي قوة الحياة مرة أخرى، ليظل مزيدا من الوقت مع نفسه وبذلك يقع في حب التواصل الكامل مع الكون. |
Bu babamın, dünyayı değiştirmek için... hayatındaki tek fırsattı, ve... ben mahvettim. | Open Subtitles | لقد كانت فرصة أبي الوحيدة للقيام بأمر مختلف في هذا العالم وأنا قمت بتخريبها |
Bu, aradığım fırsattı. | Open Subtitles | هذه هي الفرصة التي كنت ابحث عنها |
Her mimarin hayalindeki fırsattı. | Open Subtitles | إنها الفرصة التي يحلم بها كل مصمم عقاري |
Doktor Campbell için bu aradığı fırsattı. | Open Subtitles | (بالنسبة للطبيب (كامبل لقد كانت الفرصة التي كان يتطلّع لها. |
Bu benim kendi sesimi duyurabildiğimi hissettiğim ilk fırsattı. Beni ilerleyen zamanlarda koreograf olmak için ateşleyen de bu oldu. | TED | وهذه كانت أول مرة حصلت فيها على فرصة للشعور بأني قادر على التعبير عن صوتي الخاص. وهذا هو الذي قام بتغذيتي لأصبح بعدها مصمماً للرقص. |
Bu karşılaştığım ikinci fırsattı. | TED | وهذه كانت الفرصة الثانية التي تسنح لي. |
Benim ise en büyük zaferim için bir fırsattı. | Open Subtitles | بالنسبة لي فقد كانت فرصة من أجل نصري الكبير |
Gerçekten de kaçmayacak bir fırsattı. | Open Subtitles | لماذا لم نكن نستطيعُ فتح عيوننا؟ تلك كانت فرصة جيدة لنا |
Dans, seni hazırlıksız yakalamak için harika bir fırsattı. | Open Subtitles | الحفلة كانت فرصة مثالية لأمسكك بدون حراسة |
Aslında biraz kötü hissediyorum. Onun için büyük bir fırsattı. | Open Subtitles | أشعر بالذنب قليلا ، لقد كانت فرصة كبيرة لها |
Savaşta yer alan biz subaylara sunmuş oldukları bir fırsattı. | Open Subtitles | فتلك كانت فرصة منحت للضباط الذين قاتلوا في الحرب |
Ama bu hayatım boyunca beklediğim fırsattı. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}لكنّها الفرصة التي كنت أنتظرها طوال حياتي |