Pencerenin dışında sadece fırtınanın topladığı toz sürüleri olmasına rağmen | Open Subtitles | بينما لا يبدو خارج النافذة سوى عصف التراب العاصفة تتشكل |
Raider yolcu uçağını fırtınanın içinde takip ettim, darbe yedim ve bayıldım. | Open Subtitles | لقد تتبعت مركبة مقاتلة كبيرة فى العاصفة وتلقيت بعض الضربات وأغمي علي |
fırtınanın merkezi şu anda Kuzey California Sahil'nden 64 km uzaklıkta-- | Open Subtitles | مركز العاصفة الأن على مبعدة 40 ميل من شمال كاليفورنيا، مع.. |
Önümüzdeki 72 saat içinde güçlü bir fırtınanın doğu kıyısını vurması bekleniyor. | Open Subtitles | عاصفة قوية متوقع ان تضرب الساحل الشرقى خلال ال 72 ساعة المقبلة |
Ülke ve halkın güvenliği fırtınanın karşısındaki bir mum gibi." Ne yapılabilir? | Open Subtitles | البلد و الأمن للناس اصبحوا كالماشيه قبل العاصفه نعم , ما بوسعنا |
Kral, o fırtınanın içindeki şey için büyük bir ödül önerdi. | Open Subtitles | عرض الملك مكافأةً مجزية مقابل ما هو موجود داخل تلك العاصفة |
fırtınanın tam ortasına, Batı Virginia'ya, Amerika'daki en sağlıksız eyalete gittim. | TED | لقد ذهبت في عين العاصفة. ذهبت لغرب فيرجينيا، الولاية الأكثر إعتلالا في أمريكا. |
Bu dağcılar yukarıda fırtınanın içindeyken Benim keşif gezim 3. kamptaydı. | TED | فقد وصل فريقنا الإستكشافي إلى المخيم الثالث بينما صعد هؤلاء إلى الأعلى أثناء العاصفة |
fırtınanın içine girmektense korsanlarla savaşmayı tercih ederdim. | Open Subtitles | ، كان عليّ مواجهة القراصنة بدلاً من الإبحار أثناء العاصفة |
Hatırlar mısın George? Büyük fırtınanın koptuğu geceydi. | Open Subtitles | لقد كانت تلك الليلة ذات العاصفة الرعدية الرهيبة هل تذكر يا جورج. |
Evet, yaşanacak bir hayat değil ama bazen en iyisi güçlü olup fırtınanın dinmesini beklemek. | Open Subtitles | أعلم أن هذه ليست طريقة لعيش الحياة ولكن أحياناً يكون من الأفضل أن تتماسك وتنتظر مرور العاصفة. |
Bu fırtınanın dinmeye başlamasıyla beraber uydu tekrar hareketlenecek ve başka sorunlar gösterecek. | Open Subtitles | عندما تنتهي تلك العاصفة سيبث القمر الصناعي ما تبقى |
Önce, bize karla dolu bir tüfek gibi doğrultulmuş olan katil fırtınanın sebep olduğu ölü sayısına bakalım. | Open Subtitles | لكن أولاً دعونا ندقق إحصاءات الوفيات ..بسبب العاصفة القاتلة التي انقضت علينا.. مثل بندقية مليئة بالثلج |
fırtınanın dinmesini ağaçlardan uzak bir yerde beklemek gerekir. | Open Subtitles | نحن يجب أن ننتظر خارج هذه العاصفة في مكان ما بعيدا عن الأشجار. |
fırtınanın dışına göz atacağım ve telsiz iletişimini dinleyeceğim. | Open Subtitles | ,اضع راسي خارج العاصفة ..انظر بالجوار ,استمع للاشارات اللاسلكية واعود ثانية |
Bir fırtınanın tetiklediği devasa bir yangın şehrin göbeğini esir almıştı. | Open Subtitles | بعد أن أحدثتها عاصفة عابرة اندلع حريق هائل في مركز المدينة |
Resiflerin el değmemiş ve sağlam olduğu adanın doğu bölgesine baktığınızda, fırtınanın hemen hemen hiç etkilemediğini söyleyebilirdiniz. | TED | وعلى الطرف الشرقي للجزيرة، حيث الشعاب المرجانية سليمة ومزدهرة، بالكاد يمكنك أن تتصور أن عاصفة استوائية مرت من هناك، |
Beş altı kere aynı rüyayı gördüm, bir fırtınanın ortasındayım ve deli gibi yağıyor. | Open Subtitles | يراودنى ذلك الحلم 5 أو 6 مرات حيث أكون فى عاصفة رعدية. |
fırtınanın çıktığı gün uçup giden solmuş yaprak gibi süprülecek. | Open Subtitles | سيتم مسحه كورقة ذابلة اليوم الذي تتوقف فيه العاصفه |
Onu fırtınanın mı arabanın mı öldürdüğünü anlamak zor olacak. Evet. | Open Subtitles | من الصعب تحديد ما ضربه أولاً الإعصار أم السيارة |
Evet, fırtınanın özellikle güney doğu bölgelerinde etkili olması bekleniyor. | Open Subtitles | في الواقع هو تحذير من إعصار في المنطقة الجنوبية الشرقية. |
Kuzeyde fırtınanın belirtilerini görebilirdiniz gittikçe yaklaşıyordu ve dövüşün organizatörleri için dövüşü fırtınadan çıkmadan önce yapmak çok önemliydi. | Open Subtitles | ' حتى الشمال كان الخفقان من العواصف ، وكان من المهم المروجين |
Merkezin haberlerine göre Stapleton Havaalanına yalnızca bir kaç iniş mümkünmüş ve fırtınanın gidişine bakılırsa sanırım havaalanı yakında kapanacak. | Open Subtitles | وقد سمعنا من أخبار الأقسام أن بعض الرحلات الجويه القليله قد هبطت فى مطار ستابلتون ومع وجود عواصف مثل هذه |
Artık, fırtınanın içerisinde ilerliyorduk. | Open Subtitles | الأن ننزل في أوج العاصفة و لا أعرف ماذا كان معامل القشعريرة للعاصفة |
Bir fırtınanın gelişi kokusundan nasıl anlaşılıyorsa ben de o gece olacağını anlamıştım. | Open Subtitles | استطعت ان اشمها وهي آتيه بنفس الطريقه التي تستطيع بها شم عاصفه رعديه |
Siz şehir çocukları bir fırtınanın ne anlama geldiğini bilmezsiniz. | Open Subtitles | أقول 4 من أبناء المدن المدللين الذين لا يأبهون بعاصفة حتى لو قتلتهم |
Ama bazen gök gürültüsü yarattığında fırtınanın içinde kaybolursun. | Open Subtitles | ،لكن أحياناً، عندما يأتي الرعد نضيع في العاصفة |
Salt Lake üzerindeki fırtınanın dinmesinden söz eden var mı Clarence? | Open Subtitles | الا يوجد خبر عن العاصفةِ على سلت ليك، كلارينس؟ |
Olayları nasıl atlattığınızı ve fırtınanın nasıl dindiğini görmeliler. | Open Subtitles | هم wanna يَرى كَمْ أنت تَعْبرُ هذا. كَمْ أنت تَتجاوزُ العاصفةَ. |