Bunu anladığımda gidip Facebook'ta yazdım. | TED | حينما رأيت ذلك رجعت من التحرير إلى البيت وكتبت على الفيسبوك |
Ayrıca Facebook'ta da bir sayfa oluşturduk şarkıcılar deneyimlerini, onlar için şarkı söylemenin nasıl olduğunu paylaşsınlar diye. | TED | و ايضا وضعنا صفحة على الفيسبوك للمغنين ليرفعو شهاداتهم كيف كان بالنسبة لهم تجربة غنائهم للمقطوعة |
WhatsApp'ta viral yanlış bilgiler, Instagram'da siber zorbalık, Facebook'ta ise Rus hackerlar var. | TED | لدينا التضليل الفيروسي على الواتساب، التنمر على الإنستغرام والقراصنة الروس على الفيس بوك. |
Facebook'ta "Tyler Martin'i Öldürmek İstiyorum" diye bir grup bile var. | Open Subtitles | وموسيقاة عادية جداً أقصد ، أن الفيس بوك يحتوى على غرفة |
Yatırımının büyük kısmını Facebook'ta tutan kişilere hep aynısını söylüyorum. | TED | وأقول هذا كشخص يدخر معظم أمواله في الفيسبوك. |
Daha bu sabah Facebook'ta buldum. Fotoğrafını görmek ister misin? | Open Subtitles | فقط اخترتها من الفيسبوك هذا الصباح هنا , هل تريدين رؤية الصورة ؟ |
Hunter ve bazı kişiler benimle alakalı tüm bunları Facebook'ta paylaşmış. | Open Subtitles | هانتر و بعض الناس نشرو عنّي كل هاته الاشياء على الفايسبوك |
Yani, bakın, bir evliliğin yürümemesini neden olan şeyi anlamak için kapalı gözlü, plasebo kontrollü bir araştırmaya gerek yok. Saygısızlık, bıkkınlık, Facebook'ta aşırı zaman geçirmek, başkalarıyla seks yapmak. | TED | ماأعنيه,انظروا لا نحتاج دراسة عن السيطرة الوهمية,او التعمية المُضاعفة لنكتشف مالذي يجعل الزواج لا يكتمل قلة الأحترام,الملل قضاء الكثير من الوقت على موقع فيس بوك ممارسة الجنس مع أشخاص اَخرين |
Eğer Facebook'ta çalışıyorsanız bundan kaçınmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musunuz? | TED | هل تعرف ما صعوبة تجنب هذا حين تكونون تعملون في فيسبوك فعلًا؟ |
Fakat kiminle yaşayacağınızı ya da yatacağınızı herkes Facebook'ta düğün fotoğraflarını paylaşınca seçmek bir ilerleme değil. | TED | لكن اختيار أي شخص تعيشين معه أو تقيمين علاقة معه كزوج حينما يبدأ الجميع على الفيسبوك بالسير للمذبح لا يعد تقدم. |
CA: Facebook'ta küresel yönetim ve milliyetçilik sorusuna büyük ilgi var. | TED | كريس: هناك الكثير من الأهتمام بهذا السؤال على الفيسبوك عن الحكومة العالمية مقابل الوطنية. |
Bize Facebook'ta bir resmin ne kadar ihtimalle görüneceğini anlatan modeli yapmak için çalışıyoruz diyelim. | TED | لنفترض أننا نحاول أن نصنع نموذجًا يمكن أن يخبرنا عن مدى احتمالية ظهور صورةٍ ما على الفيسبوك. |
Ebbw Vale'dendi ve bana Facebook'ta gördüğü tüm o şeylerden bahsetti. | TED | وكانت من "إيبوفيل"، وأخبرتني عن كافة الأشياء التي رأتها على الفيسبوك. |
Tabii sen Facebook'ta yazmadıysan. Tıpkı sana verdiğim son sır gibi. | Open Subtitles | مالم تقومي بوضعه على الفيس بوك مثل آخر سر أخبرتك به |
Facebook'ta bir etkinlik yayınladım: "Yolsuzluk, Haksızlık ve Diktatörlüğe Karşı Bir Devrim" | TED | قمت بوضع حدث على الفيس بوك وأسميته "ثورة ضد الفساد والظلم والديكتاتورية." |
Protesto haberleri algoritmik olarak filtrelenmeyen Twitter akışımda vardı ancak Facebook'ta hiçbir yerde yoktu. | TED | الأخبار عن الاحتجاجات كانت قد انتهت خوارزميتي الحسابية لم تُصفي تلقيم تويتر، ولكن هنا على الفيس بوك خاصتي. |
Beni Facebook'ta arkadaş listesine ekledi. | Open Subtitles | عندما اضافت لي كما أحد الأصدقاء في الفيسبوك |
Neyse ki Facebook'ta geri dönüp kimin ne yaptığını okuyabiliyordum. | Open Subtitles | لحسن الحظ ،كان في الفيسبوك ، ويمكن أن أعود وإعادة قراءة الذي كان يفعل ما. |
Facebook'ta Kat Hebron, Vail'den sesleniyor: "Gelişmiş uluslar, milyonlarca iklim göçmenini nasıl yönetirdi?" | TED | لذا، كات هيبرون من الفيسبوك تكلمنا من فيل: " كيف يمكن للدول المتقدمة إدارة ملايين المهاجرين من المناخ؟" |
Facebook'ta yeterince yok mu? | Open Subtitles | لماذا ؟ أليس لديك العدد الكافي من الأصدقاء على الفايسبوك ؟ |
Teşekkürler, bunları Facebook'ta paylaştım ve şimdiye kadar 16 kişi beğendi. | Open Subtitles | شكرا لقد وضعت صورهم على فيس بوك و لحد الآن حصلت على 16 أعجاب 429 00: 17: |
Kısa bir zaman önce Facebook'ta yaklaşık yüz çalışana bir konuşma yaptım. Birkaç saat sonra, orada çalışan genç kadınlardan biri benim masamın hemen dışında benimle konuşmak için bekliyordu. | TED | قدمت هذه المحاضرة في فيسبوك قبل وقت ليس بطويل الى مايقرب المائة موظف. وبعد عدة ساعات لاحقا، كانت هناك شابة تعمل هناك جالسة خارج مكتبي الصغير، وارادت ان تتحدث معي. |
politik ayrılığa rağmen Facebook'ta ve hatta gerçek hayatta arkadaş oldu. | TED | أصبح الكثير منهم أصدقاء على فيسبوك وفي الحياة الواقعية كذلك، برغم الحدود السياسية. |
2010 yılında, sadece Facebook'ta , tek bir ayda 2.5 milyar fotoğraf yüklendi, pek çoğu tanımlandı. | TED | في عام 2010، على موقع فيسبوك وحده، في شهر واحد، تم تحميل 2.5 بليون صورة، معظمها متعرف عليها. |