ويكيبيديا

    "fakat aynı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • ولكن في نفس
        
    • وفي نفس
        
    • لكن في نفس
        
    • لكن أيضاً
        
    • ولكن بنفس
        
    fakat aynı zamanda biz Arab mirasıyla da yeniden bağlantı kuruyoruz. TED ولكن في نفس الوقت نحن نعيد الارتباط ونؤكد اهمية تراثنا العربي.
    Bir hayalperestim, fakat aynı zamanda özgün şeyleri ve hiçbir zaman kaçmak istemeyeceğim, en içteki doğamızla ilgilenmeyi seviyorum. TED أنا حالمة ولكن في نفس الوقت أحب الأشياء الحقيقية وتتعامل مع أعماق طبيعتنا، والتي لا أرغب أبدًا بالهروب منها.
    Ben onların almasını istiyorum, fakat aynı zamanda, ben onların sağlıklarını geri kazanmalarını istiyorum." TED أريدهم أن يأخذوه، ولكن في نفس الوقت، أريدهم أن يستعيدوا صحتهم أيضاً.
    fakat aynı zamanda, ona kapılırsanız... bu kendinizi sıradan biri gibi hissettirir. Open Subtitles وفي نفس الوقت, أنك إذا أخفقت لها, أنت تهادن لمجرد التعادل.
    fakat aynı zamanda, koruma biyologları farketti ki, bu kötü haberler insanları uğraşmaktan soğutuyor. TED لكن في نفس الوقت بدأ يدركعلماء البيولوجيا الانحفاظية بأن الأخبار السيئة تحزن الناس.
    fakat aynı zamanda ondan uzaklaşabilmelisiniz ve bir çeşit bağlam içinde görmelisiniz. Open Subtitles لكن أيضاً يجب أن تكون قادراً للتنحي عنه وأن تراه في نوع من السياق.
    fakat aynı zamanda dürüst olduğunuza da inanıyorum. Open Subtitles ولكن بنفس الوقت, أشعر بصدقك
    Gerçekten ülkeme dönmek istiyordum fakat aynı zamanda oraya gidemeyeceğimi biliyordum çünkü orada bana yer yoktu. TED أردت حقا العودة إلى بلدي، ولكن في نفس الوقت كنت أعرف أنه لا يمكنني الذهاب إلى هناك، لأنه لا يوجد مكان لي.
    Yarı tanrı demek o insanın tanrılara has bazı kutsal güçlerinin olduğu, fakat aynı zamanda onun ölümlü olduğu, yani ölebileceği anlamına gelir. Open Subtitles فكرة نصف الإله تعني أن ذاك الشخص يتمتع ببعض السمات الإلهية، بعض القوى الإلهية ولكن في نفس الوقت هو بشري، ومقدر له الموت.
    Açıkça, insan hareketi, kedi ve semender hareketinden çok daha karmaşıktır. fakat aynı zamanda, sinir sistemi diğer omurgalılarla çok benzer yapıdadır. TED من الواضح أن الحركة الإنسانية أكثر تعقيدا من حركة القطط والسمندل، ولكن في نفس الوقت، الجهاز العصبي الإنساني مشابه للفقريات الأخرى.
    fakat aynı zamanda, aktif bir şekilde insanların ait olmak, parçası olmak ve birlikte deneyim edinmek isteyeceği, olumlu bir oy verme kültürü yaratmalıyız. TED ولكن في نفس الوقت يجب علينا أن ننشىء بفاعلية ثقافة إيجابية للتصويت التي يرغب كل الناس بالانتماء لها، ليكونوا جزءاً منها، وليختبروها سوياً.
    Biri bir soğuk bir sıcak davranmaktır, ki ilişkinin net olarak tanımlanmamış doğasını vurgulayan ve bir çeşit kalıp oluşturan fakat aynı zamanda da size rahatlık veren bir tutarlılıkla tanımlanmamış sınırların özgürlüğünü veren güzel bir oyalama taktiğidir. TED الأولى هي التثليج والتأجيج، والتي هي تكتيكات مماطلة كبيرة تقدم نوع من الحجز الذي يُفسر طبيعة العلاقة الغير مُعرّفة ولكن في نفس الوقت يعطيك تماسك مريح وكافي وحرية متوفرة للحدود الغير مُرّسمّة.
    'Bundan utanmıyorum, kendimi size sunuyorum, fakat aynı zamanda korkuyorum da' demesidir. Open Subtitles كما لو أنه يقول "أنا وقح، أنا أعرض نفسي عليكم "ولكن في نفس الوقت أنا خائف
    fakat aynı zamanda, ben yokken kendi küçük alanını temizlemeni istiyorum. Open Subtitles وفي نفس الوقت أحتاج منك أن تنظف منطقتك الصغيرة وأنا غائب هل هذا مناسب ؟
    fakat aynı zamanda Kanner, bazı genç hastalarının müzik, matematik ve hafıza gibi bazı belli başlı alanlarda yoğunlaşan özel yeteneklerinin olduğunu fark etti. TED وفي نفس الوقت، من ناحية ثانية، لاحظ كانر أن بعض مرضاه الشباب يملك قدرات خاصة متجمعةَ في مناطق معينة من الدماغ، قدرات مثل الموسيقى والرياضيات وقوة الذاكرة.
    fakat aynı zamanda, kurumlara-- bankalara devlete hatta kiliselere-- duyulan güven zedeleniyor. TED كما أنه وفي نفس الوقت، الثقة في المؤسسات -- والبنوك والحكومات وحتى الكنائس-- تنهار.
    Fakat, aynı zamanda, ben merak ediyorum... Open Subtitles لكن في نفس الوقت، أتسائل أيضاً عما حدث فعلاً
    fakat aynı zamanda, şunu da belirtmek gerekir ki, geçmişte balıkçı tekneleri günde 10 ton balık yakalarken, bugün etkinlikleri arttı ve 100 ton tutar hale geldiler. TED لكن في نفس الوقت، من المهم الإشارة إلى أنه في الماضي كان يمكن لتلك السفن أن تصطاد في اليوم 10 سمكات تونة، وحاليا قد تصطاد 100 سمكة لأن السفن أصبحت أكثر فاعلية.
    fakat aynı zamanda ayrıca orada yaşayan insanların insan canlılığını arzusunu ve tutkusunu görmek imkansızdı. Bebeklerini yıkayan, elbiselerini yıkayan ve onları kurumaları için asan kadınlar. TED لكن في نفس الوقت كان أيضاً مستحيلاً عدم رؤية حيوية الإنسان، والتطلع والطموح للناس الذين يعيشون هناك. النساء يغسلن أطفالهن، يغسلن ملابسهن، ينشرونها لتجف.
    Bu türlü vargılara yüksek oranda destek veriyorlar tablonun bütününde bu böyle, fakat aynı zamanda gördüğünüz gibi liberaller konservatiflerden biraz daha ilgili görünüyorlar, çizgi aşağı doğru eğiliyor. TED إنهم يعطون دعم كبير لتلك الأنواع من الأراء عبر كل المنصة , لكن أيضاً كما ترون , الليبراليون يهتمون بها أكثر قليلاً من المحافظون , الخط ينحدر إلى أسفل .
    fakat aynı zamanda yaşam için. Open Subtitles لكن أيضاً للحياة
    fakat aynı zamanda dürüst olduğunuza da inanıyorum. Open Subtitles ولكن بنفس الوقت, أشعر بصدقك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد