Tıpkı onların daha önce öylesine yaşamak yerine temel kaidenin öldürmek ve tecavüz olmadığını fark ettikleri gibi. | Open Subtitles | مثلما فعلوا، عندما أدركوا أن إن القتل و الأغتصاب بشكل مستمر هي ليست طريقة مستحبة للعيش |
Onlar için faydasız olduğumu fark ettikleri ana dek bazıları birer parçamı yedi. | Open Subtitles | تناول البعض قطعاً منّي... حتّى أدركوا بأنّي لم أكن بذي منفعة لهم... . |
Ya onun ne yaptığını fark ettikleri takdirde? | Open Subtitles | ماذا لو أدركوا ماذا كان يفعل? |
Evsiz kalacaklarını fark ettikleri anda nereye istersem oraya imza atıyorlar. | Open Subtitles | عندما يدركون إنهم سيصحلوا على منزل سيوقعون أينما تريد |
Benim onları duymadığımı fark ettikleri zaman, beni yalnız bırakırlar. | Open Subtitles | عندما يدركون أنني لا أستطيع سماعهم يفضلون تركي وشأني |