Her şey bir yana, bir genç olarak çabucak farkediyorsunuz ki, Kaptan Kirk'in göbek adını bilerek kızlara asılamazsınız. | TED | تدرك بسرعة كبيرة كمراهق، أنه ليس من الناجح مع الفتيات أن تعرف الاسم الأوسط للكابتن كيرك. |
Yemek odasında bu şeye baktığınızda, bunun gerçekten bir nachos tabağı olduğu hissine kapılıyorsunuz, ve ancak tatmaya başladığınız zaman bunun bir tatlı olduğunu farkediyorsunuz, ve bu aklınızı başınızdan alacak birşey. | TED | وعندما تنظر الى الطبق في المطعم تمتلك احساساً انه طبق من الناشوز ولكن ما ان تبدأ بتذوقه حتى تدرك أنه طبق تحلاية ان الامر كالعبث بالفكر و الدماغ |
Hala kendiniz olduğunuzu farkediyorsunuz -- hatta belki daha fazlası. | TED | تدرك أنك ما زلت نفسك وربما أكثر من ذلك |
Yani, en kötü kabusunuzu, aynı iğrenç kansere yirminci defa yakalanıyormuş gibi yeniden yaratıyor orada öylece duruyorsunuz ve birden farkediyorsunuz ki... | Open Subtitles | أقصد أنكم تعيدون خلق أسوأ الكوابيس المحتملة بسبب هذا السرطان للمرة العشرين و تقفون و تدركون فجأة |
Yani, en kötü kabusunuzu, aynı iğrenç kansere yirminci defa yakalanıyormuş gibi yeniden yaratıyor orada öylece duruyorsunuz ve birden farkediyorsunuz ki... | Open Subtitles | أقصد أنكم تعيدون خلق أسوأ الكوابيس المحتملة بسبب هذا السرطان للمرة العشرين و تقفون و تدركون فجأة |