ويكيبيديا

    "farzediyorum" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أفترض
        
    • افترض
        
    • سأفترض
        
    • وافترض
        
    Pekâlâ, hepinizin bunun bir tiyatro grubu olduğunu bildiğinizi farzediyorum. Değil mi? Open Subtitles حسناً، أفترض أنكم جميعاً تدركون أن هـذه هي ورشـة للمسرح، أليس كذلك؟
    Bıçağın elinde olduğunu farzediyorum ve video da açık, izliyorsun. Open Subtitles أنا أفترض الآن أنّ لديك السكين ولديك الفيديو الذي تشاهده
    Fakat hayatta kalanların çoğunluğunun, görünüşte zarar görmediğini farzediyorum. Open Subtitles لكننى أفترض أن معظم الناجين خرجوا من الحرب سالمين ظاهرياً
    Ben de Kaptan olarak, ...diğer denizaltıların Akulalar tarafından vurulmuş olabileceğini farzediyorum. Open Subtitles وبصفتي كابتن , علي ان افترض ان الغواصات الاخرى هوجمت بواسطة غواصات العدو
    ...bunu iyi niyetle yaptığını farzediyorum. Open Subtitles انا سأفترض ان هذا كله لنوايا حسنة ولكن هذا بالذات
    Bu noktada artık bunun şovun bir parçası olduğunu farzediyorum. Open Subtitles ولكني سأجاريكم وافترض ان هذا جزء في البرنامج
    Ama bunun TV yarışmalarında gördüğüm en büyük olay olmadığını farzediyorum. Open Subtitles لكني أفترض أنه ليس أغرب شيء رأيته في برامج المسابقات
    Hepinizin intiharın ne olduğunu bildiğinizi farzediyorum. Open Subtitles أفترض بأن جميعكم يعلم ما هى حالات الإنتحار
    Hepinizin intiharın ne olduğunu bildiğinizi farzediyorum. Open Subtitles أفترض بأن جميعكم يعلم ما هى حالات الإنتحار
    Hayatımın bu zor evresinde, bana karşı Şefkatli ve merhametli olduğundan diye farzediyorum. Open Subtitles أفترض بأنك كنت كريم وعطوف خلال فترة صعبة في حياتي
    Ama bunun TV yarışmalarında gördüğüm en büyük olay olmadığını farzediyorum. Open Subtitles لكني أفترض أنه ليس أغرب شيء رأيته في برامج المسابقات
    Onu yanımızda götüremeyeceğimizi farzediyorum. Open Subtitles أفترض أننا لا يمكن أن نأخذ أياً منها معنا
    Sindirim ile ilgili bir normallikten bahsetmediğini farzediyorum. Open Subtitles حسنا، أفترض بأنك لا تشيرين إلى الأنتظام الهضمي.
    Yani, çocuğunuz olduğunu farzediyorum ama kardeşiniz de olabilir. Open Subtitles أعني، أنا أفترض انه ولدك الا أذا كان أخوك الأصغر ؟
    Ancak farzediyorum ki 40 yıl boyunca yaşadıklarınız dürüstlük olmalı. Open Subtitles لكنني أفترض ما يجعلك تمضي خلال تلك السنوات الأربعين هو الإخلاص
    "Çelişen menfaat" derken, Black Pike'ın vadilerimizin ırzına geçmek istediğini ve benim de onları kurtarmak istememi kastettiğini farzediyorum. Open Subtitles وبكلمة تضارب مصالح أفترض أن مقصدك هو أن " الدراجة السوداء " تريد اغتصاب مناطقنا وأريد أنا إنقاذهم ؟
    Eve hiç gelmedin, o yüzden orda buluştuğumuzu farzediyorum? Open Subtitles لم تأتي للمنزل أبداً, لذا أفترض أن نتقابل هناك؟
    farzediyorum nişanlımla yattığın zamanlarda başka adamlarla da birlikte oldun değil mi? Open Subtitles انا أفترض انك عندما تضاجعتي مع خطيبي أنت أيضا تضاجعتي مع رجال آخرين
    Ellie, farzediyorum ki biraz bekleyecek ve her zamanki gibi kocanın şevkini kıracaksın. Open Subtitles أعني، ايلي، أفترض أنت فقط ستنتظرين لفترة ثم ستسحقين معنويات زوجك كالمعتاد
    Doctor Struensee yi aday olarak göstereceğinizi farzediyorum? Open Subtitles وانا افترض ، ان هناك مرشح وهو دكتور ستورنسي
    - Belki de direkt farzediyorum ve biçimlendirmeye başlamayı tamir ediyorum. Open Subtitles افترض أنك كنت ؟ - حسناً .. ربما من خلال الافتراض -
    Bunu çincede seni seviyorum olarak farzediyorum Open Subtitles سأفترض بأن ذلك كان, أحبك باللغة الصينية
    Senin Hannibal Lecter kadar iyi yemek pişiremeyeceğini farzediyorum ancak kızımla çıkıyor olmandan memnunum. Open Subtitles وافترض انه لا يمكنك الطهي تمام مثل هنبل لكتر ولكن بما انك تواعد ابنتي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد