| Kendini öldürmenin çocuklara bir faydası olmayacak. | Open Subtitles | تعريض نفسك للقتل لن يساعد الأطفال مطلقاً |
| Diyor ki onu öldüren kişiyi arama çünkü bir faydası olmayacak. | Open Subtitles | إنهيقول... لا تبحثوا عن قاتله، لأن ذلك لن يساعد |
| Ve bu filmin ikinize de bir faydası olmayacak. | Open Subtitles | وهذا الفيلم لن يساعد كلاكما. |
| Ama dediğim gibi, bu sadece bir pro bono davası kariyerine bir faydası olmayacak. | Open Subtitles | لكن كما قلت انها مجرد قضيه برونو بونو لن تساعدك في عملك |
| Kayıtların sana hiçbir faydası olmayacak. | Open Subtitles | شرائطك لن تساعدك على الأطلاق |
| Bu tavrın dışarı çıkmamıza bir faydası olmayacak, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، هذا الأسلوب لن يساعدنا على الخروج الآن، أليس كذلك؟ |
| faydası olmayacak, diyor. | Open Subtitles | يقول، إنه لن يساعد أحد |
| Jess, bu duruma hiçbir şekilde faydası olmayacak bir şey söyleyebilir miyim? - Hayır. | Open Subtitles | جيس)، ايمكننى قول شئ والذى لن يساعد) بأى شئ فى هذا الموقف ؟ |
| Ayrıntılarıyla anlatmanın bir faydası olmayacak. | Open Subtitles | لن يساعد في عملنا معا الآن. |
| - Raketin faydası olmayacak. | Open Subtitles | هذا المضرب لن يساعد |
| Bunun bir faydası olmayacak. | Open Subtitles | هذا... هذا لن يساعد |
| Bunun bir faydası olmayacak. | Open Subtitles | هذا لن يساعد |
| Ama dokunulmazlığın sana faydası olmayacak. | Open Subtitles | لكن حصانتكِ لن تساعدك |
| Çabanı takdir ediyorum ama faydası olmayacak. | Open Subtitles | أحيي روحك، لكنها لن تساعدك. |
| Bu ıvır zıvırların faydası olmayacak. | Open Subtitles | حليك لن تساعدك |
| Pekala çocuk, ağlamanın bize bir faydası olmayacak, bir şeyler bulacağız. | Open Subtitles | طفلتي البكاء لن يساعدنا ، سنجد حلاً ما . |
| Bunun sana bir faydası olmayacak. | Open Subtitles | هذا لن يساعدنا |