Mutier bayırının ötesinde bir yerde... fillerin gömülü olduğu yer var. | Open Subtitles | ذلك ان جرف مويتر في مكان ما كذبة مكان دفن الفيلة |
fillerin bu arılar hakkında bir şey yapmamalarına şaşmamak gerek. | Open Subtitles | لا عجب أن الفيلة لا تفعل شيئاً حيال هذه الآفات |
Akıntı yönünde yaşayan milyonlarca insanın ve gezegenimizdeki fillerin yarısından fazlasının su güvencesini sağlayacağız. | TED | يمثل المصب الأمن المائي لملايين من الناس وأكثر من نصف الفيلة المتبقية على هذا الكوكب. |
Çin'de fillerin egemenliğinin kırıIıp insanların yükselişe geçmesinden hemen öncesine dayanıyor. | Open Subtitles | قبل أن تنقرض الأفيال من الصين, قبل أن يزدهر الشعب. |
İşte bu önemi ayırt edebilme fillerin hafızasını yineleme ile öğrenmenin ötesinde karmaşık ve uyum sağlamaya açık yapıyor. | TED | إمكانية تمييز هذه الأهمية تجعل من ذاكرة الفيل ملكة معقد وقابلة للتكيف إلى ما وراء التلقين والاستظهار. |
Bu da fillerin hafızalarının uyarıcılara cevap vermekten | TED | كل هذا يدل على أن ذاكرة الفيلة تذهب أبعد من تجاوبها مع محفزات. |
fillerin beyni kara hayvanları arasında en büyük olanı. Aynı zamanda etkileyici bir ensefalizasyon (beyin büyümesi) katsayısına da sahipler. | TED | تحمل الفيلة أكبر دماغ بين جميع الثدييات الموجودة على الأرض، وكذا معدل تدمغ مذهل. |
Diğer bir yandan, fillerin insan köylerine düzenlediği saldırıların çoğu yoğun izinsiz avlanmalardan ya da ayırmalardan sonra gerçekleşiyor. Bu da saldırıların intikam amacıyla yapıldığını gösteriyor. | TED | في المقابل، فقد يحدث أن تهاجم الفيلة قرى بشرية عادة مباشرة بعد حملات صيد غير مشروع وإعدام بحق الفيلة، مما يشير الى أنها تنتقم بشكل متعمد. |
Sanırım bu fillerin burada olması gayet güvenli... ama adamlarımız huzursuzlanabilir. | Open Subtitles | أفترض بأنه كافي آمن بهذه الفيلة هنا... لكن الأولاد سيكونون مضطربون. |
O sırada dans eden fillerin figürlerini hayal etmiştim. | Open Subtitles | كنتُ دوماً أتخيل رقصة الفيلة الثلاثة في هذه النقطة. |
Biliyor musunuz, ben geçenlerde Tarzan'ın, fillerin bir alt türü olabileceğini düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت أفكر مؤخراً أنه ربما يكون فصيلة فرعية من الفيلة |
Nesiller boyunca bilginin bu şekilde aktarılması fillerin hayatta kalabilmesinde önemli bir etken olmuştur. | Open Subtitles | توريث حكمة مماثلة عبر الأجيال، كان عُنصراً هاماً في بقاء الفيلة. |
fillerin hiçbir şeyi unutmadıklarını söylediklerini bilir misin? | Open Subtitles | اتعرفين لماذا يقولون ان الفيلة لا ينسون ابداً ؟ |
Tayland'da fillerin bakılması ve korunması konusunda oldukça sıkı bir yasamız var. | Open Subtitles | نحن نعرب عن أسفنا البالغ لهذا الحادث الذي حدث اليوم كما نود اعلامكم أن تايلندا لديها قانون صارم جداً لحمايه وصون الفيلة |
Başta fillerin hayvanat bahçesine verilmesinin hükümet kararı olduğunu sanmıştık. | Open Subtitles | في البداية ، إعتقدنا أن إعطاء الفيلة لحديقة الحيوان |
fillerin Bangkok'a kaçmalarının artışı üstüne... | Open Subtitles | أنها تحاول حلّ قضيّة الأفيال المتجوّلة في شوارع بانكوك |
İklim döngüsü fillerin hayatına yön verdiği gibi okyanus yaşamını da yönlendiriyor. | Open Subtitles | الدورة الموسمية التي توصل المياة لهذه الأفيال هامة بنفس القدر في المحيط نفسه |
Miss G, Fioma'ya Hint Prensleriyle fillerin üzerinde nasıl gezdiğinizi anlatsanıza. | Open Subtitles | آنسة "جي" , اخبري "فييما" عن ركوبك الأفيال مع امراء الهند |
fillerin hayatta kalabilmesi birçok hayat tecrübesinden yararlanabilmelerine bağlıdır. | Open Subtitles | يعتمد بقاء الفيل على الانتفاع من خبرة حيوات سابقة. |
Çünkü fillerin büyük kulakları vardır. Köpeğinin kulakları da büyükmüş. | Open Subtitles | لأن "الفيل" لديه أذنان كبيرتان و كذلك الأمر بالنسبة لكلبه |
Ama artık, herkes fillerin suda yaşayan bir atası olduğunu kabul ediyor. | TED | و لكن في هذا الوقت الجميع اتفق على وجود اسلاف مائية للفيلة. |
Biz fillerin daima ağır başlı olduğumuzu unutmamalısınız. | Open Subtitles | لا تنس أننا فيلة سارت دائماً بكرامة |
fillerin ve Mamdou'nun yüz yüze geldiği yer. Eğer Mamadou adımlarını hızlı atarsa sabaha göle ulaşır. | Open Subtitles | والي هناك تتوجه الافيال ومامادو. إذاحافظمامادوعلى خطواتأسرع ، سيصل الى البحيرة عند الصباح |