Ve Amerikan şirketlerinden, hisse senedi fiyatlarını... etkileyecek kadar büyük hisseler alabiliyorlar. | Open Subtitles | يستطيعون شراء حصص ضخمة من الشركات الأمريكية وذلك يؤثر على سعر السهم |
Bu adam birilerinin hisse fiyatlarını düşürmek istiyor, ben de sebebini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | ذلك الرجل يقوم بهذا ليقود سعر أحدهم الى الأسفل وأريد أن اعرف السبب. |
Gayrimenkul işlemleri yerine geçen yılki toptan balık fiyatlarını dökmeye başladı. | Open Subtitles | فطبع لى اسعار السمك بالجملة للسنة الماضية |
Ve bunu kutlamak için, sadece bu hafta, bilet fiyatlarını yarıya indirdik. | Open Subtitles | وإحتفالاً بذلك ، سنخصم اسعار التذاكر للنصف بهذا الأسبوع |
Üretici ülkeler, Asya'daki gelişmekte olan ham petrol fiyatlarını etkileyecek büyük pazarlar arıyor. | Open Subtitles | الأمم المنتجة تستمر فى العمل نحو تطوير الأسواق فى أسيا وهذا لديه تأثير قوى على الأسعار الباهظة |
Günümüzde böyle evler yapmıyorlar altın yapraklarının şimdiki fiyatlarını düşünürsek. | Open Subtitles | لا يمكن صنع مثل هذا المكان هذه الأيام بأسعار الذهب الغالية |
İşgal Et protestolarını, sarpa saran borç krizlerini, artan eşitsizliği, paranın politika üzerindeki etkisini, kaynak sıkıntılarını, gıda ve petrol fiyatlarını görüyoruz. | TED | نرى احتجاجات الاحتلال، نرى أزمات الديون المتصاعدة، نرى التباين المتزايد نرى تأثير المال على السياسة، نرى القيود على الموارد، أسعار النفط والغذاء. |
- Tamam, devam et. - Lisin fiyatlarını belirlemek. | Open Subtitles | حسنا اكمل تثبيت الاسعار في صناعة الليسين |
Bunu alan şirketler bilet fiyatlarını düşürecektir ya da düşürmeyecektir. | Open Subtitles | ممّا يسمح لشركات الطيران بتقليل أسعارها. أمْ لا. |
Hisse fiyatlarını nasıl tekrar arttırabiliriz? | Open Subtitles | وكيف من المفترض أن نرفع سعر السهم ثانيةً؟ |
İnan bana burası otel odası fiyatlarını düşüren sıradan bir yer değil. | Open Subtitles | ثقي بي، ليس الأمر يتعلق بأخذ سعر ممتاز على غرفة فندق. |
Birkaç yıl sonra, konseyine buğday fiyatlarını iki katına çıkarmasını ve protesto eden herkesi hapse atılmasını emredecek. | Open Subtitles | في غضون سنوات قليلة ،سيأمر مجلسه بمضاعفة سعر القمح ورمي كل من يحتج في السجن. |
İki Amerikan hava yolu şirketinin bir araya geldiğini ve uzlaştığını düşünün, bu durumda Ekonomik sınıf fiyatlarını 250 dolar altına düşürmeyeceklerdir. | TED | فالنتخيل أن شركتي الطيران الأمريكيتين إتفقتا على عدم خفض سعر تذاكر الدرجة الاقتصادية أقل من 250 دولارً للتذكرة الواحدة. |
Bu ev fiyatlarını nerelere çeker düşünebiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكن ان تتخيلي كيف سوف يرفع ذلك اسعار المنازل ؟ |
Belki de Aintree'deki ırkları ya da lastik fiyatlarını konuşuyorlar. | Open Subtitles | ربما سباقات الدربى, او اسعار المطاط |
Petrol fiyatlarını aşağıya çekerek Irak'a ekonomik savaş açtınız. | Open Subtitles | بخفض اسعار النفط, أنت تعلن حرب إقتصادية |
Bir kaç yıl önce bir arama motoru kurdu. İnternetten alabileceğin ürünlerin en düşük fiyatlarını buluyor. | Open Subtitles | منذ بضع سنين أنشأ محرك بحث يبحث عن أرخص الأسعار لبضائع يمكن شراؤها |
İşin içinde, lisin fiyatlarını belirlemek var. | Open Subtitles | انه يدور حول تثبيت الأسعار في صناعة الليسين |
ABD Başkanı petrol fiyatlarını nasıl kontrol edebilir? | Open Subtitles | كيف يستطيع لرئيسٍ أمريكي أن يتحكم بأسعار النفط؟ |
Hisse senedi fiyatlarını okurken onları insan bağlamında düşünün. | TED | عندما تقرأ أسعار السندات، تفكر فيها بطريقة إنسانية |
Piyasa fiyatlarını belirlemek ile alakalı uluslararası bir soruşturma. | Open Subtitles | انه يتضمن تحقيقا دوليا حول تثبيت الاسعار |
Tabut modellerini ve fiyatlarını haftanın günleri gibi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أستطيع تذكر نماذج التوابيت و أسعارها كما أتذكر أيام الأسابيع، |
Muz fiyatlarını düşürerek neredeyse iflas etmeme neden oluyordu. | Open Subtitles | جلبت لي تقريبا لخفض الإفلاس نصف السعر من الموز. |
Albert ve J.W. Üç de hisse senedi fiyatlarını yukarı çeken aptal yatırımcılarımız olacak. | Open Subtitles | JW3 و (آلبرت) مع سيلعبوندور, المستثمرين الحمقى الذين سيقومون برفع أسعارنا |