Bu fotoğrafa bayılıyorum, çünkü bu başkasının odası ve bu ise onun. | TED | أنا أحب هذه الصورة ، لأن هذه غرفة شخص آخر وهذه غرفته. |
Fotoğrafı getirmişler, ardından o zamanın Şerif Başyardımcısı Eugene Kusche kadının tarifine göre değil de fotoğrafa bakarak bir robot resim çizmiş. | Open Subtitles | هم أحضروها ومساعد المأمور يوجن كيشي في ذلك الوقت قام بصنع قالب للوجه من تلك الصورة بدلاً من أن يفعلها من مخيلته |
Kamerayı kaybedenler fotoğrafa dönüş yapmadılar, ama bu sır birçok hayatı etkiledi, öncellikle Matty adındaki Kanadalı öğrenciyi. | TED | هذه الصورة لم يتم إرجاعها أبدا لمن فقدها، لكن هذا السر قد أثر على أرواح كثيرة، بدء بطالب من كندا يدعى ماتي. |
fotoğrafa ilk baktığım zaman, onunla ne yapacağımı bilemedim. | Open Subtitles | عندما نظرتُ إلي الصوره لم أعرف بماذا استنتج من ذلك |
Ve eğer bu fotoğrafa dikkatlice bakarsanız, alt tarafının biraz kahverengimsi olduğunu görürsünüz. | TED | انظروا جيّدا إلى هذه الصورة الفوتوغرافيّة، الجزء السفلي منه بنيّ اللّون. |
Şimdi fotoğrafa bakıyorum ve diyorum ki aslında ihtiyacım olan şey diyet değilmiş, bir stil danışmanına ihtiyacım varmış. | TED | وأنظر الى تلك الصورة الآن، وافكر، أنت لم تكوني في حاجة الى اتباع نظام غذائي، بل كنت في حاجة الى مستشارة ازياء. |
Fakat biliyorsunuz ki, bütün ürünlerini fotoğrafa almamıza ısrar etti, bu yüzden birçok uzaklaştırma yaptık. | TED | لكن أتدرون، لقد أصر على أن يظهر كل محصوله في الصورة لذلك اضطررنا نوسع مجال الصورة كثيرًا |
Fakat bu fotoğrafa bakmanın başka bir yolu var. | TED | لكن يمكن النظر إلى هذه الصورة من زاوية أخرى |
Ama neyse ki, şu fotoğrafa harcanan emek ve size anlattığım hikâyeden tahmin edebileceğiniz gibi dünya çapında başka yüzlerce insanın yüzlerce tuhaf, eksantrik hikâyesi var. | TED | وعلى أية حال فالجهد الذي بذلته على تلك الصورة والقصة التي رويتها لكم كما تصورتموها هنالك المئات من القصص الغريبة والعجيبة لمئات من البشر حول العالم. |
O güzel fotoğrafa dönelim ya da o resmin içindeki fotoğrafa. | TED | عودة للصورة الجميلة، أو الصورة التي باللوحة. |
Bu fotoğrafa bakıyorum, ve eleman gerçekten o butonla çok ilgili duruyor, ama karşıya geçmekle ilgileniyor gibi gözükmüyor. | TED | أرى هذه الصورة, يبدو لي أنه مهتم حقا بما يحدث في هذا الزر, ولكن لا يبدو أنه فعلا مهتم بعبور الشارع |
fotoğrafa bakın. Sonuçlarını göze alıyorum. İyi sabahlar, efendim. | Open Subtitles | انظر الى الصورة و سآخذ العواقب صباح الخير سيدى |
fotoğrafa bakıp o insanın yaşayıp, yaşamadığını söyleyebilir misin? | Open Subtitles | هل حقا يمكنكِ أن تخبريني . .. من خلال الصورة إن كان الشخص حي أم ميت؟ |
Sizin elbiseniz muhteşem, ancak çok renkli, korkarım ki fotoğrafa egemen olacak ve sizi doğal güzelliğinizden ayıracaktır. | Open Subtitles | فستانك رائع للغاية الوانة زاهية أعتقد انة سيسيطر على الصورة ويقلل من جمالك الطبيعى |
Dan'in eve tek başına dönüşünü izliyordum ve bence bu fotoğrafa "Suçluluk Duygusundan Ölen Cadı" demen daha uygun olur. | Open Subtitles | أراقب عودة " دان " للمنزل لوحده، و اعتقدت بأنَّ التعليق المناسب لهذه الصورة هو ساحرة بحالة أليمة من الذنوب |
Ama editörüm seçtiğim fotoğrafa bayıldı. | Open Subtitles | لكنَّ، محرّر الصور أعجبته الصورة التي اخترتها له |
fotoğrafa bak. Yoksa fotoğrafa bakmayı bilmiyor musun? Böyle. | Open Subtitles | انظر إلى الصورة أم إنك لاتعرف كيف ترى الصورة؟ |
Söylüyorum. Bak şu fotoğrafa. | Open Subtitles | أنا أقول لك إلقْ نظره على الصوره اللعينه |
Bu ortamı işaretlemek için en az bir fotoğrafa ihtiyacım var. | Open Subtitles | جميعكم. أحتاج على الأقل لصورة واحدة واضحة للاحتفال بهذه المناسبة. |
Onun hatası değildi. Sadece ona verdiğim fotoğrafa hâlâ sahip olduğu için memnunum. | Open Subtitles | لم يكن خطأه أنا ممتن أنه أحتفظ بالصورة التي أعطيتها له |
Bir iş adamıydı. Şu fotoğrafa bir kez daha baksanıza. | Open Subtitles | لماذا لا تنظرَ إلى الصورةِ مرةً أخرى؟ |
Pekala. Jenny Craig'in kaç tane fotoğrafa ihtiyacı var? | Open Subtitles | كم عدد الصور التي تحتاجها "جني كريج", على اي حال ؟ |
yine fotoğrafa bakıp ağlıyormusun? | Open Subtitles | تُراقبُ الصورةَ و تبكي ثانيةً؟ |
Arkadaşları iyi yolculuklar partisi vermiş. fotoğrafa bakın. | Open Subtitles | أصدقاؤها يقيمون حفلةً فرنسية أنظروا للصور |
Sadece bir fotoğrafa izin ver. Sonra gideceğim. En azından bir şey söyle. | Open Subtitles | بارك مو يول صورة واحده فقط وساغادر - علينا ان نحصل علي شئ ما مرة واحده فقط - |