Bir adet tetkik teleskopu da birkaç gecede bir gökyüzünü tarayacak. | TED | سيكون هناك منظار للاستطلاع الذي سيقوم بفحص السماء كل عدة ليالي |
Geceleri William Herschel gökyüzünü zamanının en büyük teleskobuyla tarıyordu. | Open Subtitles | مسح وليام هرشل السماء في الليل بأكبر تلسكوب في وقته |
Flamingolar, gagalarıyla sudaki yosunları süzerken, ...bir yandan da gökyüzünü kontrol ediyorlar. | Open Subtitles | بينما ترشح النحام الطحالب من الماء الكاوى فإنهم عادة يراقبون السماء بحذر |
Gece gökyüzünü 400 yıl önce onun gördüğü gibi göreceğim. | Open Subtitles | سأذهب لرؤية السماء ليلا كما فعل هو من أربعمائة عام |
Gerçek gökyüzünü yada güneşi daha önce hiç görmedin mi? | Open Subtitles | هل سمحوا لك في الواقع أن ترى السماء أو الشمس؟ |
Demek istediği, gökyüzünü görebilirsiniz ve güneşi deneyimleyebilirsiniz. | TED | حيث أنه يمكنك رؤية السماء ويمكن ان تستمتع بضوء الشمس |
Ya da Richard McCormack'ın Londra'daki güney metro istasyonu, yer altında olmanıza rağmen, gökyüzünü görebilirsiniz. | TED | أو محطة ريتشارد ماكورماك أنبوب الجنوبية في لندن ، حيث يمكنك حقا رؤية السماء ، حتى ولو كنت تحت الأرض. |
Aslında, yalnızca oturup karanlığa bakarak yapmamızın mümkün olmadığı biçimde, gökyüzünü bir planetaryumda tecrübe edebiliriz. | TED | وبالفعل يمكننا رؤية السماء في عرض القبة السماوية بطريقة يستحيل أن نفعلها فقط بالجلوس خارجًا والنظر إلى الظلام. |
Onları rahatsız edici, moral bozucu engeller olarak görüyorlar ve sonra da onları akıllarından çıkarıp mavi gökyüzünü düşünmeye başlıyorlar. | TED | فهم يعتبرونها مجرد عراقيل مزعجة ومحبطة، ومن ثم يندفعون لتأمل السماء الزرقاء. |
Ağırlık çalışmak için kulübeden dışarı çıktığımda, avlunun ortasında durup gökyüzünü seyrettiğini fark ettiğim yaşlı bir beyefendi gördüm. | TED | كُنت خارجًا للتو من صالة الألعاب الرياضية لمحت رجلا مسنا محترما كنت أعرفه يقف في وسط الفناء كان ينظر إلى السماء. |
Yani, sürekli "normal" algımızı sorgulamalıyız, çünkü bu, toplum olarak bizim gökyüzünü olduğu gibi görmemizi sağlayacak. | TED | ولذلك يجب علينا تحدي مفهومنا لما هو طبيعي باستمرار، لأنه بفعلنا هذا سنسمح لأنفسنا كمجتمع برؤية حقيقة السماء أخيراً. |
Yani işin özünde gökyüzünü haritalamak üç temel öge içeriyor. | TED | في صميمها، خرائط السماء تتضمن عناصر أساسية |
gökyüzünü kuşlarla doldurmanı sevdim. | TED | أحب حقاً الطريقة التي ملأت بها السماء بالعصافير. |
Binanın çatısına vardıklarında gökyüzüne doğru şarkı söyleyebilecekleri gökyüzünü çevreleyen bir amfitiyatro görürler. | TED | عندما يصلون إلى أعلى السطح، هناك مدرج، يهيكل السماء. حيث يمكنهم الغناء إلى السماء. |
Bu yüzden gazeteler, hükûmeti, gökyüzünü kalıcı olarak mavi yapması için zorlamaya başladı. | TED | وبدأَت الجرائد في حَث الحكومة على إعادة السماء لزُرقتها والحفاظ عليها كذلك. |
gökyüzünü bilmek, gökyüzü ile ilişkimizi bilmek zamanı bilmedeki gerçek soru. | TED | معرفة السماء .. فمعرفة علاقتك كشخص مع السماء هو محور كل إجابة تتعلق بمعرفة الزمن الذي أنت فيه |
Biliyorsunuz gökyüzünü geceleyin karanlık görürüz ancak o her zaman ışıkla doludur. | TED | لهذا نرى السماء في الليل مظلمة, لكنها ممتلئة بالضوء طوال الوقت. |
O ölmeden önce güneş gökyüzünü binlerce kez geçecek. | Open Subtitles | الشمس سوف تسطع في السماء الف مره قبل ان يموت |
Bunca kıvılcım donatıyor gökyüzünü, hepsi alev alev, hepsi pırıl pırıl. | Open Subtitles | إن السماوات مرصعة بمصابيح لا حصر لها كلها مشتعلة ومشرقة، |
Gördüğünüz gökyüzünü, var olduğunu bildiğimiz her diğer canlı ile paylaşıyoruz. | TED | والسماء التي نراها نشاركها مع كل الأحياء الأخرى التي نعرف بوجودها. |
Evimiz o kadar kocaman ki, gökyüzünü ancak ucundan görüyorlar. | Open Subtitles | بيتنا ضخمُ جداً لا أحد يُمْكِنُ أَنْ يَرى السماءَ أكثر. |
öyle mutluyum ki, uçabilirim... elime geçenleri kaybetmek istemiyorum... gökyüzünü böyle masmavi tutmak için ne yapmam gerek? | Open Subtitles | انا سعيد و استطيع ان اطير لا اريد ان افقده ماذا افعل لاحتفظ بالسماء زرقاء هكذا؟ |
Gece gökyüzünü tarayarak uzak yıldızların etrafında yeni dünyalar arıyor. | Open Subtitles | يمسح سماء الليل بحثًا عن عوالم جديدة حول النجوم البعيدة |
Bu demek oluyor ki tek bir defa gökyüzünü haritalayamayız. | TED | ما يعني أنه لا يمكننا رسم خريطة للسماء مرة واحدة فقط. |