o beni gölgelerin olduğu ağaçların yanına götürmek istiyor, ancak izin vermem. | Open Subtitles | يريد سحبي إلى الغابة حيث الظلال في كل مكان، لكني لن أتركه. |
"Yüzünü görmemi engellemek için gölgelerin içinde durdu." | Open Subtitles | إنه يقيم في الظلال ليمنعني أن أنظر لوجهه بوضوح |
gölgelerin tesellisine ve gecenin karanlığına ihtiyacım var. | Open Subtitles | انا ارجو العزاء من الظلال ومن ظلام الليل |
Günün saatleri geçtikçe gölgelerin nasıl hareket ettiğini öğrendiğimden alınıp eve götürülmeden önce ne kadar süre kaldığını anlıyordum. | TED | كما تعلمت كيف يتحرك الظل مع مرور ساعات النهار، فهمت كم من الوقت سيكون قبل أن يتم أخذي للمنزل. |
gölgelerin içinden kırmızı-mavi kıyafetiyle çıkıyor. Bu iki farklı kişilik yaratmak. | Open Subtitles | الذي يخرج من الظل إلى لباسه الأحمر والأزرق، ويخلق شخصيتين مختلفتين؟ |
Leydim gölgelerin tesellisine ve gecenin karanlığına ihtiyacım var. | Open Subtitles | لا سيدتي, انا ابتغي العزاء من الظلال ومن ظلام الليل |
Bir şaman din adamı. Günümüzdeyse bir ayakkabı satıcısı ve gölgelerin ardında yaşıyor. | Open Subtitles | أما في عالمنا، فهو بائع أحذية ويعيش بين الظلال. |
gölgelerin karanlığına geri dön. Halliwell'e sahip olamazsın. | Open Subtitles | عودي إلى الشر حيث الظلال موجودة لا يمكنك أن تفعل هذا بهاليويل |
Geçmişindeki bu gölgelerin, fikirlerini değiştirmelerine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن اسمح بتلك الظلال من ماضيك ان تعدل تصوراتك |
Geçmişindeki bu gölgelerin, fikirlerini değiştirmelerine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن اسمح بتلك الظلال من ماضيك ان تعدل تصوراتك |
Juriye burdaki ve burdaki gölgelerin saldırı sırasında parçalanmış kemikler olduğunu söylendi. | Open Subtitles | لقد قيل للمحلفين بأن الظلال هنا و هنا هي لشظايا عظمية ناتجة عن الهجوم |
Hayatımızı gizlenerek, gölgelerin ardına gizlenerek geçirdik. | Open Subtitles | , كنت أعتقد أننا سنقضي حياتنا متخفين . نتخفي في الظلال |
Alın yazıları ya da insancıl kusurları, onları yeniden gün ışığına çıkarmadan önce daha ne kadar gölgelerin arasında saklanabilirler? | Open Subtitles | إلى متى سيختبئون في الظلال إلى أن يختارهم القدر أو ان اخطائهم البشرية ستدفعهم إلى النور مجدداً؟ |
Bana gölgelerin oğlumu hayalete dönüştürmek istediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تقول لي، أن الظلال يريدون تحويل ابني إلى شبح؟ |
Tilkimi gölgelerin ve yıldızların altında hayal ettim. | Open Subtitles | 'بقى تفكيري على ثعلبي 'هناك وسط الظلال والنجوم |
Göz önünde olan insanlardan ilham alırız. gölgelerin içinde saklananlardan değil. | Open Subtitles | نحتاج أن يلهمنا من يخرج للضوء، وليس من يختفي في الظل |
CIA, bombaların gölgesinde kuruldu ve o günden beri operasyonlarını gölgelerin içinde hallediyor. | Open Subtitles | كالة الاستخبارات المركزية إنشاؤها في ظل القنبلة والتشغيل في الظل منذ ذلك الحين. |
gölgelerin içine çekildiğimde, ondan daha kötü şeyler olduğunu gördüm. | Open Subtitles | عندما سحبت في الظل رأيت هناك أشياء أسوأ بكثير منها |
"Sonsuzluk ve ötesi!" "gölgelerin gücü adına!" Haydi be! | Open Subtitles | "إلى النهاية وما بعدها، بقوّة الجمجمة الرمادية"! |
gölgelerin ardından çalışamayız. Artık gölge falan da kalmadı zaten. | Open Subtitles | لا يمكننا مواصلة العمل في الظلال، فلم تعُد هناك ظلال |
Hayır, gölgelerin bu işe karışması için daha önemli şeyler olması gerekiyor. | Open Subtitles | -كلا. لابد من وجود ما هو أكثر -ليكون للظلال علاقة بالامر |
gölgelerin kaygı yarattığı bir dünyada bir özgürlük feneri. | Open Subtitles | منارة الحرية فى عالم أُزعج بالظلال |
Zavallı kadıncağız kendini dışlanmış hissettiği için gölgelerin arasında yaşıyor. | Open Subtitles | هذه المرأة المسكينة مجبرة على العيش في الخفاء لأنها تشعر أنها منبوذة |
Ve ülkeyi gölgelerin bize verdiği gücün terörü ile yöneteceğiz.. | Open Subtitles | وسنحكم البلاد بالإرهاب والقوّة من خلال الظِلال. |
Belki Cleveland'ın gölgesinde kalmış olabiliriz ama bu gölgelerin arasında suçlular pusuda bekliyor. | Open Subtitles | أكاذيب a مستنبت نشاط إجرامي. نحن قَدْ نَكُون في الظِلِّ كليفيلند، |