Dünyanın normal düzeyden 3.3 kat daha yukarı bir seviyede hislerinin olduğunu görüyoruz. | TED | نرى أن العالم يستخدم مشاعراً أكثر ب 3.3 مرة من المستوى العادي الآن. |
Burada küçük bir adamın ya da bir kadının yürüdüğünü görüyoruz. | TED | نرى هنا أن هناك رجلاً يمشي على طول، أو ربما إمرأة. |
Trans ve doymuş yağdan uzak yenilikçi ürünleri ile bir devrime yol açan, Dow Kimyasal gibi kuruluşlar görüyoruz, | TED | نحن نرى منظمات مثل داو للكيماويات تقود الثورة بعيداً عن الدهون الغير مشبعة والدهون المشبعة مع ابتكار منتجات جديدة |
Biz bu yapıyı, suyla çok fazla temas eden hayvanlarda görüyoruz ki bu suda yüzüş kontrolü için çok önemli bir şey. | TED | مرة أخرى، هذا شيء نراه في الحيوانات التي تقضي الكثير من الوقت في الماء، وذلك مفيد في التحكم في الطفو على الماء. |
Yani Çin'in nasıl bir yol izlediği hakkında değerlendirme yapmaya çalışırken bunun tam tamına bir açık oturum olduğunu görüyoruz. | TED | لذلك عندما نحاول تقييم هذا السؤال عما إذا كانت الصين رائدة حقًا، فيمكننا أن نرى أنه ما زال جدلًا مفتوحًا. |
Hepimiz bir küp görüyoruz. Çünkü, hepimiz, her birimiz oluşturduğumuz küpü görüyoruz. | TED | نحن جميعا نرى مكعبا لأننا وكل واحد فينا ينشئ المكعب الذي يراه |
Ve grafikten 4 numaralı kişinin de birinci görgü tanığı olduğunu görüyoruz. | TED | ومن الرسم البياني نرى أن الشخص رقم أربعة هو شاهد رئيسي أيضاً. |
Bunun hepsini görüyoruz çünkü yanma ayrıca ışık da yaratıyor. | TED | نستطيع أن نرى كل ذلك لأن الاحتراق يكون ضوءاً أيضاً. |
Bunu, kadına tecavüz eden erkeği cezalandırmayı reddeden devlette görüyoruz. | TED | نرى ذلك في الحكومة التي ترفض مُعاقبة الرجال المغتصبين للنساء. |
Daha çok duvar, daha çok bariyer ve güvenlik görüyoruz. | TED | نرى العديد من الحوائط العازلة والحواجز، والمزيد من أفراد الأمن. |
Kuzey Amerika'nın batısında yaşıyorsak orman yangınlarında yanan çok büyük alanlar görüyoruz. | TED | وإذا كنا نعيش في الشمال الغربي لأمريكا، فنحن نرى معظم الغابات تحترق. |
Yani zengin, beyaz trans olmayan kadınların, zengin beyaz erkeklerin engin toplumda elde ettiği mevkinin aynısında bulunduğunu görüyoruz. | TED | الآن نرى أن النساء متوافقات الجنس الأثرياء البيض يحتلون الوضع المماثل الذي يحتله الرجال البيض الأثرياء في مجتمعٍ أوسع. |
Geçen Aralık ayında Central Valley tepesinin zirvesinde çekilmiş bir fotoğraf görüyoruz. | TED | وهنا نرى صورة على قمة تلة في وسط وادي في ديسمبر الماضي. |
Biz bunun yayıldığını gördükçe ulusal merkezlerin ortaya çıktığını görüyoruz. | TED | وكما نرى انتشار هذا ، فإننا نرى المحاور الوطنية الناشئة. |
Bu söyledikleriniz çok ciddi suçlamalar, ve biz yaşlılarınıza, çok azap çektiriyor, çünkü önceki beş kere yüzünden hâlâ kâbuslar görüyoruz. | Open Subtitles | أنت تتهمه بتهم جادة جدا ومؤلم بدرجة أكبر لنا نحن كبار السن لأننا ما زلنا نرى كوابيس من خمس أجيال سابقة |
Bu gün belki ama bazı günler birbirimizi zar zor görüyoruz. | Open Subtitles | اليوم ربما أنك محقة، ولكن في بعض الأيام بالكاد نرى بعضنا |
Bir bağımlılığından dolayı tutuklanıyor ve başka bir bağımlılığa yakalandığını görüyoruz. | Open Subtitles | يُسجن الرجل بسبب إدمان واحد و نحن نراه يُدمن على أخرى |
Burada hareket için bilgi kodlaması yapan aksiyon potansiyeli görüyoruz. | TED | حسناً. فها قد رأينا فعل الجهد وهو يشفر معلومات للحركة. |
Burada kanser ilacını, itfaiyecileri itfaiye aracı, yani nanopartiküllerin içinde görüyoruz. | TED | وهنا نري العلاج او مايعرف برجال الاطفاء وداخل سيارات الإطفاء توجد جزيئات النانو |
- Her zamanki şeyler. Biz seni her gün görüyoruz. | Open Subtitles | نحن نراك كُل يوم , لقد إعتدنا على رؤية جمالك |
Ve burada ızgara desenini çok farklı bir durumda görüyoruz. | TED | ونرى هنا النمط الشبكي لكن في ظل ظروف مختلفة تمامًا. |
Geçen yıl Norveç'te birkaç tane buldum. Onları buzun üstünde görüyoruz. | TED | وجدت اثنين في النرويج السنة الماضية .. نحن نراهم على الجليد |
Kavga etmek istemeyen insanları görüyoruz. | Open Subtitles | نَرى الناسَ الذين لَيستْ لديهم ر غبةَ للمُحَارَبَة. |
Sağ tarafımızda, ünlü gergi aletinin maketini görüyoruz... mahkumların üzerinde gerildiği işkence aleti. | Open Subtitles | واذا اتجهنا الى اليمينو نجد نموذجا لأدوات التعذيب التى كان السجناء يتعلقون عليها |
Bu görüntü elimize yeni ulaştı, ilk kez görüyoruz. | Open Subtitles | هذا هو الفيديو الجديد الذي لدينا ونحنُ نشاهده للمرة الأولى |
Biliyoruz çünkü etrafımıza bakıyoruz ve görüyoruz. | TED | حسناً، نحن نعرف لأننا ننظر للأشياء كما أننا نراها. |
Birden, sahada yerel yönetimden eylemler görüyoruz. Bunun hakim eğilimlerin içine dahil olduğunu görüyoruz. | TED | فجأة، رأينا تأثير هذا على الأرض من الحكومة المحلية. نحن نشاهد هذا يصبح ظاهرة. |
Düzensiz hareketlerle ilerleyen bir cisim görüyoruz. Alışılmışın dışında hareketlerle açılar çiziyor. | Open Subtitles | -نحن نرصد جسم كامن غريب الشكل بزاوية دخول غير معهودة |
Anlaşıldı Kule, biz de aynı şeyi görüyoruz. | Open Subtitles | عُلِم أيّها البرج، لقد رصدنا الشيء ذاته |
Soldaki görüntü bizim uydumuzdan ve inşa edilen binalar görüyoruz. | TED | الصورة على اليسار التقطها قمرنا الصناعي ونشاهد أشغال البناء الجارية |