Ama pimi çıkarsam, ve vites kolundan sökseydim, Gördüğünüz üzere çok basit bir şekilde, vites koluyla ne yaparsanız yapın, ileri veya geri vites fark etmeksizin, mafsal olduğu gibi kalıyor. | Open Subtitles | ولكن لو نزعنا هذا المسمار فلن يكون هناك ارتباط بين الأنبوب وناقل السرعة عملية بسيطة جداً كما ترى |
Gördüğünüz üzere, tren karantinaya alındı. | Open Subtitles | كما ترى , مكان القطار ممتلئ بالخيام من أجل المعافاة |
Gördüğünüz üzere, benim tarafımdan üretilen, ana levhada hiçbir hata yer almıyor. | Open Subtitles | كما ترون اللوحه الأم التي صنعت من مُركبي هي التي لم تتلف |
Gördüğünüz üzere, evin önceki sahipleri burayı evlatları gibi severlerdi. | Open Subtitles | كما ترون الملاك القدامى احبو هذا المكان حقأً كأنه ابنهم |
Bu mümkün olabilirdi ancak Gördüğünüz üzere bu bayanla tanıştım. | Open Subtitles | بالفعل، كنا سنتوافق لكن كما ترين لقد قابلت هذه المراة توي |
Gördüğünüz üzere, bizim ilgilendiğimiz tüm alan diğer kazıların atıklarıyla örtülü. | Open Subtitles | ، كما ترى . . إننا مهتمون بالمنطقة التي تغطى بالكامل بحطام المناجم الآخرى |
Gördüğünüz üzere, bu kurumun yeni sahipleri küçük yaşta içki içilmesine göz yummuyor. | Open Subtitles | كما ترى, المالك الجديد لهذا المكان لا يقبل بالشرب تحت السن القانوني |
Tahminime göre, sizin de Gördüğünüz üzere, oğlunu korumak için geri dönmüş. | Open Subtitles | كما ترى فان الزوجه ملقيه بهذا الشكل.. ا عتقد لتحمي ابنها |
Evet, Gördüğünüz üzere, işkence yaptığınız adam, acısı dinene kadar, hiçbirşey anlatmayacak. | Open Subtitles | والآن كما ترى ضحيتك الذي تعذبه سيقول اي شيء حتى يجعل الألم يختفي |
Gördüğünüz üzere, tümör sinir boyunca büyümeye devam ediyor. | Open Subtitles | كما ترى الورم يستمر بالنمو حول الأعصاب هنا |
Gördüğünüz üzere, bu çocuk beyaz. Yani insanIar umursuyor. | Open Subtitles | ولكن كما ترى ان الضحية من البيض لذا الادارة مهتمة بالموضوع |
Gördüğünüz üzere, UCM burayı daimi karargâhımız yapmaya karar verdi. | Open Subtitles | كما ترون لقد قررت المحمكة الجنائية أن تكون هذه شقتنا |
Sizin de Gördüğünüz üzere, bu kararlar çok küçük detaylar içeriyor. | TED | إذًا كما ترون الآن، تلك القرارات ذات فوارق دقيقة للغاية. |
Hep bir öfke krizinin eşiğinde olurdu, Gördüğünüz üzere ona çekmişim. | TED | كان سريع الغضب دائمًا على عكسي، كما ترون |
Üç milyonun üzerinde insan sınırları geçti ve komşu ülkelere sığınmacı olarak yerleşti ve Gördüğünüz üzere sadece küçük bir kısmı Avrupa'ya yerleşti. | TED | أكثر من ثلاثة ملايين شخص قد عبروا الحدود ووجدوا ملجئاً في بلدان الجوار، ونسبة صغيرة كما ترون انتقلت لتعيش في أوروبا. |
Gördüğünüz üzere, oldukça ayarlanabilir bir şey ve açıyı istediğiniz hıza göre değiştirebiliyoruz. | Open Subtitles | كما ترين, قابلة للتعديل ويمكن تغيير الزاوية لأي سرعة يريدها |
Çünkü sizin de Gördüğünüz üzere madam, ben şeytanım. | Open Subtitles | لأني كما ترين بالتأكيد , سيدتي أنا الشيطان |
Gördüğünüz üzere, içinde çözülmüş çok fazla mineral var. | TED | وكما ترون هناك الكثير من المعادن المنحلة في المياه |
Gördüğünüz üzere toplumlar yolsuzluğu düşürdükleri için gelişmiyor. | TED | وكما ترى فإن المجتمعات لا تنمو لأنها تعمل على الحد من الفساد |
Gördüğünüz üzere yalnızca seçilmiş bir grup kişinin gelişinizi görmesine izin verildi. | Open Subtitles | كما تشاهدون اختيار بعض الأطراف المعنية سمحوا بالمجيء ومراقبة وصولكم |
Az önce de Gördüğünüz üzere, Phoenix'i inşa ederken nelerle karşılaşabileceğimiz ısının hesabını yapıyoruz. | TED | كما رأيتم قبل قليل عندما كنا نقوم بتصميم مركبة فينكس يجب علينا أن نأخذ بعين الاعتبار الحرارة التي ستتعرض لها المركبة. |
Bu kaynak kesinlikle petrol kadar pahalı değil, ve fotoğraftan da Gördüğünüz üzere bol miktarda mevcut. | TED | والتي بالتأكيد لا تكلف بقدر النفط وهي وفيرة أيضا وأتمنى أنكم استطعتوا أن تروا ذلك من خلال الصور |
Gördüğünüz üzere Bayan Macintosh Bay Tetedepiaf'ı mükemmel bir centilmene dönüştürdü. | Open Subtitles | مثلما ترون, السيدة ماكينتوش قامت بتحويل السيد تيديبياف إلى رجل نبيل |
Gördüğünüz üzere; Stanford-tabanlı sistem, üstteki kırmızı noktanın negatif bir his ifade ettiğini anlıyor. | TED | كما تروا هنا هذا نظام ستانفورد يظهر النقاط الحمراء بأعلى قد كشفت أن هذه الجملة تعبر عن إحساس سلبي |
Ve bulduğumuz da oydu. Şurada Gördüğünüz üzere, arada bir Mars'ta gezen toz şeytanları geliyordu, ve bu toz şeytanları Gezgin'in üstüne gelince, temizlik yapıyor. | TED | و هذا ما اكتشفناه، فقد تبين أنه من حين لآخر تهب زوابع غبارية صغيرة على المريخ، كما ترون هنا و عندما تمر هذه الزوابع فوق العربة الجوالة، تقوم بتنظيفها |