- Bir kolu bukadar incelikle ampute etmek sizede saçma gelmiyor mu sadece hastanın kısa süre sonra asılmasını görebilmek için? | Open Subtitles | الا تعتبره مضيعة لبتر ذراع بنجاح لتري المريض نفذ بعد قليل؟ |
Sadece bir süreliğine. Bir şeyin parçası olmanın nasıl olduğunu görebilmek için. | Open Subtitles | لفترة, لتري كيف هو الحال عندما تكونين جزأً من شيء ما |
Seni tekrar bu halde görebilmek için 20 yıl beklemediğim için memnunum. | Open Subtitles | أنا مسرورة لأنّي لمْ أضطرّ للانتظار عشرين عاماً لأراك كما أنت مجدّداً |
Ama parkı görebilmek iyi olurdu. | Open Subtitles | سيكون الأمر لطيفاً أن أكون قادرة على رؤية الحديقة |
Her şeyi daha açık görebilmek için yanağına hoş bir ısırık izine. | Open Subtitles | إلى عظة لطيفة على خدك لمساعدتك على رؤية الأشياء بشكل أوضح |
Onlar evlerini, para kazanmak için,yeni beceriler edinebilmek için ve dünyayı görebilmek için terkediyorlar. | TED | اختاروا مغادرة منازلهم من أجل كسب المال، لتعلم مهارات جديدة، ورؤية العالم. |
Her gece onu bir kez daha görebilmek için dua ettim. | Open Subtitles | صليت في كل ليلة لفرصة أخرى لأراه للمرة الأخيرة |
Başka bir hediye daha verildi. Bu da geleceği görebilmek ve geri dönmek ve farklı yaşamak. | TED | و منحت هدية أخرى، و هي القدرة على رؤية المستقبل والعودة والعيش بشكل مختلف. |
Bazı şeyleri doğru olarak görebilmek için kendi duygularından kopman gerek. | Open Subtitles | لابد أن تحرري نفسك من مشاعرك الخاصة لتري الشيء كما هو في الواقع |
Quantonium'un gücünü onu gerçekten kullanabilecek birinin dokunaçlarında görebilmek için etrafta olamayacak olman çok kötü. | Open Subtitles | إنه لأمر مؤسف كونك لن تكوني بالجوار لتري ما الذي للـ"كوانتونيوم" أن يفعل في لوامس شخص يعرف كيف يستخدمه |
İtaatkar olun ki ertesi günü görebilmek için hayatta kalasınız. | Open Subtitles | ... كن مطيع و سوف تعيش لتري يوماً اخر |
Aylar boyunca seni bulmayı umut ederek, bir kez görebilmek için hayatımı feda etmeyi tercih ederek, işkence çekerek yaşadığımı duymak seni memnun eder miydi? | Open Subtitles | هل يسعدك أن تسمع هذا لقد عشت فى عذاب طوال تلك الشهور يائسة من أن أجدك متمنية أن أبذل حياتى فقط لأراك مرة أخرى؟ |
Şu adam, yüzünüze karşı "Katil!" diye bağırdığı halde, kendisine hiçbir şey sormaya cesaret edemeden onunla nasıl birlikte yürüdüğünüzü kendi gözlerimle görebilmek için bin ruble verebilirdim! | Open Subtitles | كنت لأدفع ألف روبل, لأراك تسير جنبا إلى جنب, مع ذلك الرجل الذي أطلق عليك لقب القاتل ولكنك لم تجرؤ أن تسأله أي شيء |
Ellerini görebilmek istedim. | Open Subtitles | أريد أن أكون قادرة على رؤية يداك. |
Böyle korkunç şeylere tanık olup, yine de her gün uyanıp, hâIâ güzellikleri görebilmek büyük cesaret ister. | Open Subtitles | الأمر يحتاج إلى شجاعة لرؤية هذه الأشياء الفظيعة ومع ذلك تنهضين كل يوم... وتكونين قادرة على رؤية الأشياء التي لا تزال جميلة. |
Böyle korkunç şeylere tanık olup, yine de her gün uyanıp, hâlâ güzellikleri görebilmek büyük cesaret ister. | Open Subtitles | الأمر يحتاج إلى شجاعة لرؤية هذه الأشياء الفظيعة ومع ذلك تنهضين كل يوم... وتكونين قادرة على رؤية الأشياء التي لا تزال جميلة. |
Senin laboratuvarı terketmek istemenle aynı şekilde... ilk kez dünyayı görebilmek için. | Open Subtitles | عندما أردتِ مغادرة المختبر ورؤية العالم للمرّة الأولى |
Sanki durgun suyun önünde durup, içini görebilmek gibiydi. | Open Subtitles | إنها مثل النظر فى أعماق المياة ورؤية الأشياء من الجانب الآخر. |
Onu yeniden görebilmek için her şeyi yapabilirim. | Open Subtitles | سأفعل أي شئ لأراه مرة أخرى. |
Fakat tek bir atomu görebilmek yakın zamana kadar bir hayaldi. | Open Subtitles | لكن القدرة على رؤية الذرات المُفردة إلى الآن ، لا يزال حُلماً |