Pekala, asla göremeyeceğimiz gelecek için küçük beyinlerimizi yıkadıkları, okula gitme zamanı. | Open Subtitles | حسناً وقت العودة للمدرسة انهم يجهزون عقولنا الصغيرة لشيء لن نراه مطلقاً |
Ama burada bulunmamızın asıl sebebi büyük ihtimalle bir daha asla göremeyeceğimiz birisine güle güle demek. | Open Subtitles | لكن السبب الحقيقي لكوننا هنا هو توديع توبي وهو الرجل الذي ربما لن نراه للأبد مجددا |
Hiçbir zaman göremeyeceğimiz bir yerdir. | Open Subtitles | إنه المكان الوحيد الذي لا نستطيع أن نراه |
Uzak sonlu ya da sonsuz olabilir, ama evren hızlandığı iin bizim görmediğimiz ve ileride de asla göremeyeceğimiz kısımlar var. | TED | الفضاء قد يكون محدوداً أو غير محدود، و لكن لأن الكون يتسارع، هنالك أجزاء منه لا نستطيع رؤيتها و لن نراها أبداً. |
Nasıl olsa izi sürülemez ve .bir daha göremeyeceğimiz elmaslar. | Open Subtitles | في ماسات لا يمكن تعقبها والتي بحوزته بالفعل والتي لن نراها ابداً بغض النظر عمّا يحدث |
Bu titreşimler genellikle göremeyeceğimiz kadar belirsiz ve hızlıdır. | TED | وهذه الذبذبات عادة تكون دقيقة جدا وسريعة جدا لنا لنراها |
Eğer rüzgarla taşınmışsa, çıplak gözle göremeyeceğimiz bir şey olabilir. | Open Subtitles | حسنا، إذا كان يحملها الرياح، قد يكون شيء لا نستطيع أن نراه بالعين المجردة. |
Eğer rüzgar tarafından engellenebiliyorsa çıplak gözle göremeyeceğimiz bir şey olmalı. | Open Subtitles | اذا كانت تذهب في الهواء اذن ربما تكون شئا لا نراه بالعين المجردة |
Bulutların da üstünde yaşıyor, göremeyeceğimiz kadar yukarıda. | Open Subtitles | يعيش أعلى من الغيوم, أعلى من أن نراه |
Evet, bu asla göremeyeceğimiz eşsiz bir bakış açısı olanağı. | Open Subtitles | حسنًا--هذه، مرة أخرى، فرصة فريدة من نوعها لرُؤية منظور لن يتسنى لنا ان نراه. |
Burada ah, gerçekten, geldiğini göremeyeceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شيئاً قادم لم نراه. |
- Sonraki göremeyeceğimiz şey ne? | Open Subtitles | -ما الذي لن نراه في المرة القادمة؟ |
Örneğin gamma ışını ışığı, bize uzak galaksilerde meydana gelen ve başka türlü göremeyeceğimiz gizemli patlamaları gösterir. | Open Subtitles | في أشعة جاما مثلاً، نرى إنفجارات غامضة في مجرات بعيدة والتي لن نراها بغير ذلك |
Ama burada, asla göremeyeceğimiz bazı antik hayvanlar var. | Open Subtitles | ولكن هناك مخلوقات آثرية لم نراها من قبل بأعيننا |
Belki de en önemlisi eminim ki oralarda daha önce görmediğimiz, göremeyeceğimiz ve hayal bile edemeyeceğimiz şeyler var -- sadece dinleyerek keşfedebileceğimiz şeyler. | TED | ربما الأكثر أهمية، أنا متفائل أنه يوجد أشياء هناك لم نستطيع أن نراها و أنه من الممكن ألا نراها و لم نتخيلها أبداً أشياء سوف نكتشفها فقط بالإستماع |
İnsan müdahalesi olmadan kayıt yapan Crittercam normalde göremeyeceğimiz şeyleri görmemize imkan tanıyor. | Open Subtitles | ك-كاميرا تحكم عن بعد فإن كاميرا "كريتركام" تصور بدون تدخل بشري وتسمح لنا بمواجة أحداث لا نستطيع أن نراها بشكل إعتيادي |
Beyazların evlerini buralara yapacakları aptallığına güvenip, bu riski alırsak belki de hiç göremeyeceğimiz bu paranın daha fazlasını vermeniz gerekir. | Open Subtitles | اذا ما اخذنا هذه الفرصة سيكون من الغباء ان البيض يصنعوا بيوتهم هنا حينها يجب ان تحضروا المزيد من النقود التي لن نراها ابداً |
Onlar bize evrenin diğer tarafındaki başka türlü göremeyeceğimiz şeyleri gösteriyorlar. | Open Subtitles | تُرينا أشياءً لم نكن لنراها من الجانب الآخر للكون |
Bu hareketler birçok önemli bilgi taşır, fakat genellikle göremeyeceğimiz kadar belirsizdir, bu yüzden, bunun yerine doğrudan temasla, dokunarak gözlememiz gerekir. | TED | وهذه الحركات تأخذ الكثير من الأهمية ولكنها عادة دقيقة جدا علينا لنراها وبدلا من ذلك علينا مراقبتها من خلال الأتصال المباشر أو اللمس المباشر |