Bu adamı 10 sene önce görmeliydin, sakallı ve saçlı halini. | Open Subtitles | كان عليك رؤية هذا الرجل قبل 10 أعوام، مع اللحية والشعر. |
Bu zulüm de bir nimet oldu, çünkü oğlum hakkında gerçekten nasıl hissettiğimi görmeliydin, onu sevmeyi hiç bırakmadım. | Open Subtitles | كانت تلك القسوة أيضا نعمة, لأنك حصلت على رؤية كيف أشعر حقا تجاه ابني, لم اتوقف عن حبه ابدا. |
Andrew'un beni orada yapayalnız bıraktığındaki yüz ifadesini görmeliydin. Vay canına. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى النظرة في عينيها عندما تركني هناك لوحدي. |
O koca öküzü nehir kenarında bir görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن تري ذلك الثور الكبير بجانب النهر |
Onu işte görmeliydin. Herkes peşindeydi. | Open Subtitles | كانَ عليكِ رؤيته في العَمل كان الرِفاق يتوافدون إليه |
Bir sürü de aksesuar üretilmiş, hepsi az önce paketlendi. Onları görmeliydin. | Open Subtitles | لقد كانت لديه حملة دعاية كبيرة جدا كان يجب ان تراها |
Tam bir aptal gibi hissediyorum. - Bikininin içinde onu görmeliydin. | Open Subtitles | أشعر كأنني أبله تماما. كان ينبغي عليك رؤيتها في ذلك البكيني. |
Lonnegan'ı kaçırışını görmeliydin! | Open Subtitles | كان عليك رؤية السرعة التي أخرج بها لونيغان |
Evlat, bu sonkinin geldiğini görmeliydin! Sol elini kaldır ve yapıştır! | Open Subtitles | بني, كان يجب عليك رؤية ذاك الأخير عندما جاء |
Vuranın kim olduğunu anlatınca, yüzünün şeklini görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجدر بك رؤية وجه السافل عندما أخبرته أنك ستعطيه القاتل لاحقاً |
Annen televizyondaydı, yelkenli gemiyi görmeliydin. | Open Subtitles | أمك ظهرت في التلفاز، واستطعتُ رؤية القارب الشراعي. |
O eski alkol yasağı döneminden beri. Burayı, o zamanlar bir görmeliydin. | Open Subtitles | الأيام الجميلة لمنع الخمور كان يجب أن ترى المكان وقتها |
Kendini görmeliydin. | Open Subtitles | أنت يجب أن ترى نفسك قَفزت مثل ضربة الغزال |
Bir de öncekini görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى الشخص الذى كان قبله كان أحقر من هذا الشخص000 |
Benle nasıl konuştuklarını görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب عليكِ أن تري الطريقة التي تحدثوا بها إليّ |
Bu kokuya kötü diyorsan bir de ilk geldiğimizde görmeliydin. | Open Subtitles | أتظنّ أن هذا المكان مقرف الآن كان عليك رؤيته أول ما وصلنا هنا |
Gülümsemesi inanılmazdı. görmeliydin. | Open Subtitles | أعني، كان لديها إبتسامة أعني، كان يجب أن تراها |
Evdeki halini görmeliydin. Aklını kaçırmış gibiydi. | Open Subtitles | كان يجدر بكي رؤيتها في منزلي بعدما حدث مؤخرا فقد كادت تفقد عقلها هناك |
O çocukların yüz ifadelerini bir görmeliydin Bana sanki beni tanıyorlarmış gibi bakıyorlardı | Open Subtitles | كان عليك ان ترى وجوه هؤلاء الاطفال نظروا لى و كأنهم يعرفونى بالفعل |
İçtiğini öğrenecek diye ne kadar korktuğunu görmeliydin. | Open Subtitles | ليتك رأيت كم كانت خائفة من أن يعرف بأمر شربها |
Bunu o da hissetti, biliyorum. Bizi birlikteyken görmeliydin. | Open Subtitles | لقد شعر بهذا أيضاً, أعلم هذا أنتِ لم تريه |
Bunu biliyor muydun? Gitmeden önce Lucius'a gösteriyordu. Onu görmeliydin. | Open Subtitles | لقد أرى لوشيوس قبل أن يغادر كن يجب أن تراه |
Kulağa saçma geliyor ama köpeği görmeliydin. | Open Subtitles | نعم قد يبدو هذا غبياً لكن لو رأيت هذا الكلب |
Altı yaşındayken gayet mantıklı gelmişti. Beni bir görmeliydin. | Open Subtitles | حسنًا، كان الأمر منطقي حينما كنت بعمر السادسة، كان ينبغي أن تريني وقتها |
Suikastçılar bize saldırdığında yüzünü görmeliydin. Yok öyle bir öfke. | Open Subtitles | يجب أن كنت قد رأيت وجهه عندما هاجمنا تلك القتلة... |
Zamanı ve yeri bildirmek için onu arayacağımı söyledim ve çıktım! görmeliydin! | Open Subtitles | قلت له سوف أتصل بك وأحدد الزمان والمكان وخرجت، كان يجب أن تراني |
80'lerde görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن تريها في الثمانينات. |