ويكيبيديا

    "götürmüş" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أخذها
        
    • أخذه
        
    • أخذهم
        
    • أخذته
        
    • نقلها
        
    • بنقل
        
    • اصطحب
        
    • يأخذها
        
    • بنقلها
        
    • أخذهما
        
    • أخذوها إلى
        
    • اخذه
        
    • وأخذه
        
    • وأقلّها من
        
    • وأخذها
        
    - Paine yanında götürmüş olmalı. - Yalan söylüyorsun, Scalise. Open Subtitles لابد وأن بيين قد أخذها معه انت تكذب يا اسكاليسى
    Biri onu evine götürmüş. Barınağa götürüldüğü gün biri onu almış. Open Subtitles أحدهم أخذها لمنزله أحدهم أخذها لمنزله في اليوم الذي جاءت فيه
    Comey laboratuardan her ne çaldıysa ya kullanmış ya da yanında mı götürmüş? Open Subtitles لذا,اأيا كان ما قام كومى بسرقته من المختبر,اما أنه استخدمه أو أخذه معه
    İki yıl önce ikinci karısından ayrıldığında, çocuklarını kaçırmış... onları Antigua'ya götürmüş. Open Subtitles منذ عامين كان قد تشاجر مع ... . زوجتهالثانية،واختطفأطفاله أخذهم إلي أنتيجوا
    Madem Kripton yapımı, sence onu kaleye götürmüş olabilir mi? Open Subtitles حسنا، إن كان كريبتونياً، هل تعتقد أنها أخذته إلى القلعة؟
    6 Kasım'da Kızıl Haç onu Frankfurt'a götürmüş. Open Subtitles في 6 نوفمبر الصليب الأحمر نقلها إلى فرانكفورت.
    Daha sonra bir kurye, satıcıların ürünü alıp sonra da müşterilerine sattıkları, 5 dağıtım noktasına değiştirilmiş uyuşturucuyu götürmüş. Open Subtitles و من ثم قام ساعٍ بنقل مخزون المخدرات إلى خمس نقاط للإستلام,حيث أخذ المروجون المنتج و قاموا ببيعه الى زبائنهم
    - Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. Open Subtitles لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول
    - Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. Open Subtitles لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول
    Yani onları yakan kimse onu da yanında götürmüş olmalı. Open Subtitles لذا أياً كان مَن أحرقهما فقد اضطر إلى أخذها معه
    Vengal onu doktora götürmüş ama Yüzbaşı Johnson'a söylediği gün değil. Open Subtitles لقد أخذها فينجال لرؤيته ولكن ليس في اليوم الذي أخبر فيه الملازم بأنه فعل ذلك
    O alet 2000 dolar. Kaçarken onu da götürmüş olmalı. Open Subtitles و هو يكلف 2.000 دولار ربما أخذها معه عندما قام بخدعه الإختفاء
    Cep telefonunun izini sürüyoruz ve katilin yanında götürmüş olması muhtemel. Open Subtitles لكننا نتتبع هاتفها النقال فمن المحتمل أن القاتل أخذه معه التالي
    Almanlar onu esir kampına götürmüş ama yerini kimse bilmiyor. Open Subtitles أخذه الالمان الي معسكر السجن ولكن لا أحد يعلم مكانه
    Arkadaşlarına anlatırken duyduğuma göre onu oraya amcası götürmüş Open Subtitles وإذا كنت سأصدق ما سمعته في محادثته مع أصدقائه هو يقول بأن عمه أخذه إلى هناك
    Keşke. Sanırım yanında götürmüş. Open Subtitles كنت أتمنى هذا ولكني أعتقد أنه أخذهم معه
    Belki yanında götürmüş ya da birine vermiştir. Open Subtitles ربما أنها أخذته معها أو ربما شخص آخر أمسك به.
    Sheila'yı filme götürmüş, büyük boy patlamış mısır iki sosisli sandviç almış Sheila bir parça isteyince olmaz demiş. Open Subtitles لقد اصطحب (شيلا( إلى السينما و ابتاع لها كيساً كبيراً من الفشار ثم اشترى لنفسه بعض النقانق فطلبت (شيلا) منه قطعة صغيرة
    Parkın sınırında avcı kulübeleri var. Kızı oraya götürmüş olabilir. Open Subtitles إنهم يسكنون الأكواخ على طول الحافة كيف يأخذها إلى أحدهم
    Onu başka yere götürmüş. Başka bir şey bilmiyoruz. Open Subtitles لقد قام بنقلها هذا كل ما نعرفه
    Onları bulmamız için bırakmadığına göre başka bir yere götürmüş olmalı. Open Subtitles لم يتركهما هنا لنجدهما مما يعني أنه أخذهما إلى مكان ما
    Onu herhangi bir yere götürmüş olabilirler. Anlamsız. Open Subtitles قد يكون أخذوها إلى أي مكان الأمر لا فائدة منه
    Ona akıl vermiş, seyahatlere götürmüş, bütün zamanını onunla birlikte geçirmiş. Open Subtitles لقد ارشده, اخذه في رحلات امضى كل وقته معه
    Adamın yaralarına yağ ve şarap dökmüş, onu bir konağa götürmüş ve adama bakmaları için kendi cebinden ödemiş. TED فقد سكب الزيت والنبيذ على جروح الرجل العاجز، وأخذه إلى نُزلٍ ودفع له من ماله الخاص ليحصل على المساعدة.
    Onunla burada buluşup kendisi götürmüş. Open Subtitles -جعلها تقابله هنا، وأقلّها من هنا
    Birgün beyaz atlı bir prens ona gelmiş. Ve onun gelini yapıp götürmüş. Open Subtitles أمير على حصان أبيض ، تزوجها وأخذها بعيدا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد