ويكيبيديا

    "gözlerindeki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • عينيك
        
    • عينيه
        
    • عينيها
        
    • عيون
        
    • عيونهم
        
    • أعينهم
        
    • عيونك
        
    • عيونه
        
    • عيناك
        
    • عينها
        
    • عيونها
        
    • عينيّ
        
    • عيناه
        
    • عينيكَ
        
    • عينيكِ
        
    Gözlerindeki ışıltı, öylesine aşina ki. Open Subtitles البريق في عينيك يبدوا مألوفاً بالنسبة لي
    Bulutlar, dağılmış olmalı, tıpkı Gözlerindeki sürme gibi. Open Subtitles لابد وأن الغيوم تنتشر في كل مكان مثلما تتزين عينيك بالكـــحــل فـــيـــها
    "Gerçekten mi?" dedi. Ve o anda Gözlerindeki ilgiyi gördüm. TED واستطعت أن أرى بريقا من الاهتمام و التشوق في عينيه
    Silahını sana doğrultup ateşlediği zaman Gözlerindeki bakışı anımsıyor musun? Open Subtitles هل تتذكَر النظرة في عينيه عِندما أطلَقَ ذلكَ المُسدَس عليك؟
    Gözlerindeki korku ve göğsündeki bıçak annem hakkında hatırladığım son şeyler. Open Subtitles الخوف في عينيها والسكِّين في الصدر هذا آخر ما أذكره لأمي
    Çocukların sana utançla baktığında, Gözlerindeki iğrenme duygusunu görmeni istiyorum. Open Subtitles أريدُك أن تشعر بالإشمئزاز في عيون أطفالك عندما ينظرون إليك في خزي
    Sıradan kadınlardan ayırt etmenin tek yolu Gözlerindeki eflatun rengi fark edebilecek kadar açıkgöz olmaktır. Open Subtitles لا يمكن تفرقتهم عن السيدات العاديات إلا إذا كنت حاد النظر و رأيت مسحة اللون الأرجواني فى عيونهم
    Gözlerindeki konjonktivite bile seni tarihe gömebilir. Open Subtitles وصدقني احمرار صغير في عينيك وتصبح من الماضي
    Gözlerindeki o muzip parıltı mı yoksa taviz vermeyen tavrın mı bilmem ama daha genç ve tüysüz halimi andırıyorsun. Open Subtitles أنا لا أعرف اذا ذلك اللمعان الجميل في عينيك أو ذلك الشريط الشاذ سيذكرانني بصغري وأنا قليل الشعر
    Gözlerindeki donuk bakıştan ya benden bıktığını ya da karnının çok acıktığını tahmin ediyorum. Open Subtitles اجل. يمكنني المعرفة عن طريق النظرة اللامعة في عينيك أو أنك حقاً جائع
    Mahkemede saat 3'ün anlamını anlattığımda Gözlerindeki ifadeyi gördüm. Open Subtitles رأيت عينيك اليوم في المحكمة عندما بدأت شرح مغزى الساعة الثالثة صباحاً
    Ancak Gözlerindeki hüzün tüm gördüğüm fotoğraf bundan başkası değildi. Open Subtitles و لكن الحزن في عينيه انها صورة كل ما رأيته
    Deah ve Yusor ilk danslarını yaptıklarında Gözlerindeki aşkı, karşılık bulan neşesini gördüm ve duygularım beni kaplamaya başladı. TED عندما رقص ضياء ويسر رقصتهم الاولي رأيت الحب في عينيه ومبادلتها له الفرحة ومشاعري بدأت تغمرني
    Tepeleri ve ormanı gören bu çocuğun Gözlerindeki neşe hem garip hem de dokunaklı bir manzara oluşturuyor. Open Subtitles من المثير للعجب رؤية الفرح في عينيه لرؤية التلال والغابات
    Gözlerindeki bakıştan korku dolu olduğunu anlayabiliyordum. TED علمت هذا من خلال النظرة التي كانت في عينيها أنها كانت مملوءة بالخوف.
    Gözlerindeki ışığın silinişini izledim, ki o ışık sınıfımızda sevinç yaratırdı. TED رأيتُ النور يخرج من عينيها وقد أشعل ذلك النور السعادة في فصلنا الدراسي
    Ona sorduğumda, Gözlerindeki dehşet öyle büyüktü ki, kafasının patlayacağını sandım. Open Subtitles رأيتُ نظرة ذعرٍ في عينيها عندما وجهت اليها هذا السؤال ظننت معها بأنها ستنفجر
    İncinmiş bir insanın Gözlerindeki bakışı bilirim. Open Subtitles اعرف النظرة في عيون احدهم عندما يكون متالما
    Gözlerindeki ayna parçalarıyla canlı gibi gözükecekler! Open Subtitles إن قطع المرآة تجعل عيونهم تبدو كما لو كانت حية
    Aslında Gözlerindeki varoluşsal üzüntüyü görebiliyorsunuz. TED يمكننا حقيقةً رؤيةُ التعاسةِ جيّداً في أعينهم.
    Sendeki güç, kararlılık, Gözlerindeki alev çok hoşuma gitti, çalışmak ister misin? Open Subtitles قوّتك، هوسك، النار تحترق في عيونك. أحبّهم.
    Ölmeden önce Gözlerindeki o bakış... Open Subtitles تلك النظرة في عيونه قبل أن يموت.
    Mezunlar gününe de bu yüzden gelmedim çünkü Gözlerindeki ifadeye dayanamıyorum. Open Subtitles أيها الشىء المتغطرس و لهذا لم آتِ إلى إجتماعات إعادة لم الشمل تلك لأنى لا أستطيع تحمل تلك النظرة فى عيناك
    Sonra Gözlerindeki o ateşi gördüm sanki Manjulika konuşuyordu. Open Subtitles ثم رأيت جحيم الغضب في عينها كما لو أن مانجاليكا هي التي تتحدث
    Onun Gözlerindeki ışıkta sonsuza dek kalabilirdim. TED والنور الذي شع من عيونها كان ذلك المكان الذي ارغب في البقاء فيه الى الابد
    Annenin Gözlerindeki bakış. Open Subtitles النظرة التي كانت في عينيّ والدتك
    Evet, evet, bir an yemeyecek gibiydi ama, ben teknolojimle zırvalarken Gözlerindeki ışık bir anda sönüverdi. Open Subtitles نعم, نعم, لثانية إعتقدت أنه لن يقتنع. ولكن بعد ذلك بدأت الثرثرة حول بعض الأمور التقنية حتى دارت عيناه.
    Ondan konuşma şeklin Gözlerindeki o bakış. Open Subtitles طريقتكَ في التحدث عنها النظرة التي في عينيكَ
    Ve bana herzaman Gözlerindeki o ışıltıyla... bakacağına söz verir misin? Open Subtitles وهل تعديني دائما بأن تنظري إلى بالضوء الذي في عينيكِ

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد