Üzerinde güç bela ayakta durabildiğin botta yalnızsın ve güvertedeki her kararı sen vermek zorundasın. | TED | أنت وحدك على القارب، بالكاد تستطيع الوقوف، ويجب عليك أن تقوم باتخاذ جميع القرارات. |
Elinin sıkıştığı sakız otomatıyla güç bela kaçar. | Open Subtitles | بالكاد يستطيع الهروب مع ماكنة علكة تمسك بيده |
güç bela yürüyebiliyor ve sadece bir cümle söyleyebiliyordu. | Open Subtitles | كان بالكاد يستطيع المشي أو الكلام ما عدا جملة وحيدة |
Bu dünyanını sonu değil. Evlenmeden önce, güç bela TV izliyorduk. | Open Subtitles | هذه ليست نهاية العالم، بالكاد كنا نشاهد التلفاز قبل زواجنا |
Onu zorla sandalyeye oturttum adam iğneyle güç bela ona dokundu, o çığlık attı ve bu oldu. | Open Subtitles | لقد أجلستها في المقعد و بالكاد لمسها بالابرة فصرخت و قفزت و انتهي كل شئ |
Bugün beni öldürmeye çalıştı, Prue. Şanslıydım ve güç bela kaçabildim. | Open Subtitles | لقد حاول قتلي اليوم، برو وكنت محظوظاً، لهربي منه بالكاد |
Gemi bu durumda güç bela uçuyor, efendim. Bu kadarını başardığımız için şanslıyız. | Open Subtitles | السفينة بالكاد تطير سيدي نحن محظوظون للوصول لهذا البعد |
Annem beni nasıl taşısın. Bir poşet çikolatayı bile güç bela kaldırabiliyordu. | Open Subtitles | أمي لا تستطيع حملي , بالكاد استطاعت حمل كيس الشوكولاته |
Bir diğeri hayal güçlerini ele geçirmeden önce bilgileri güç bela kavrıyorlar. | Open Subtitles | داكي : بالكاد سيستطيع فهم نص واحد قبل التطرق الى نصوص غيرها جيبز : |
Ellerini birbirlerinden güç bela ayırabildiler. | Open Subtitles | إنهما بالكاد يستطيعان إبعاد أيديهما عن بعض |
İsa aşkına, çoğu zaman onun nefes aldığını bile güç bela söyleyebiliyorsun. | Open Subtitles | رباه, يمكنك بالكاد معرفة أنه يتنفس نصف الوقت |
İyi bir gecede bile güç bela toparlanırız. | Open Subtitles | ،في ليلةٍ جيده بالكاد نتعادل في الإنفاق و الربح |
Bir yazlık aldık. Ama oraya gidebilmek için güç bela zaman bulabiliyoruz. | Open Subtitles | المنزل الصيفي كان مجرد استثمار بالكاد وجدنا الوقت للذهاب إليه |
Aldığımız eğimli bir dairenin mortgage'ını güç bela karşılayabildiğim için bu işte tıkılıp kaldığım gerçeği. | Open Subtitles | حقيقة أنني متعلق في هذه الوظيفه بسبب رهن بالكاد أن أتحمله على شقة عوجاء |
Sarah, ellerini adamımın üzerinden, güç bela uzakta tutabiliyor. | Open Subtitles | سارة بالكاد يمكن أن تبقي يديها بعيدا عنه |
Rehabilitasyon yüzünden güç bela dikkat çekiyor. | Open Subtitles | مهمة دخولها المصحة للعلاج بالكاد أخذت أصداءً |
Evimiz haydutlar tarafından yağmalandı güç bela birkaç şeyi alarak kaçtık. | Open Subtitles | لقد قام الغزاة بنهب موطننا, لقد هربنا بالكاد مع بعض الممتلكات التي استطعنا حملها. |
Evlendiklerinde, yumurtayı bile güç bela kaynatabiliyormuş. | Open Subtitles | عندما تزوّجا, كانت بالكاد تستطيع غلي بيضة. |
Bazen İncil'deki Job* gibi hissediyorum güç bela idare ediyorum. | Open Subtitles | أحياناً أشعر كأنني مثل النبي (أيوب) إذ نجوت بشقّ الأنفس. |
Bu ülkeyi insa eden, senin gibi çaliskan insanlari düsündügünde iste itfaiyeciler, ögretmenler, FBI ajanlari bir bakiyoruz, hayatinizi güç bela idame ettirebiliyorsunuz bu da beni çok kizdiriyor. | Open Subtitles | حين تفكر بالناس الذين بنوا هذه البلد الكادحون أمثالك رجال المطافئ، المعلمون عملاء الإف بي آيه |