"güç bela" - Translation from Turkish to Arabic

    • بالكاد
        
    • عليه بشق الأنفس
        
    • بشقّ
        
    • الكادحون
        
    Üzerinde güç bela ayakta durabildiğin botta yalnızsın ve güvertedeki her kararı sen vermek zorundasın. TED أنت وحدك على القارب، بالكاد تستطيع الوقوف، ويجب عليك أن تقوم باتخاذ جميع القرارات.
    Elinin sıkıştığı sakız otomatıyla güç bela kaçar. Open Subtitles بالكاد يستطيع الهروب مع ماكنة علكة تمسك بيده
    güç bela yürüyebiliyor ve sadece bir cümle söyleyebiliyordu. Open Subtitles كان بالكاد يستطيع المشي أو الكلام ما عدا جملة وحيدة
    Bu dünyanını sonu değil. Evlenmeden önce, güç bela TV izliyorduk. Open Subtitles هذه ليست نهاية العالم، بالكاد كنا نشاهد التلفاز قبل زواجنا
    Onu zorla sandalyeye oturttum adam iğneyle güç bela ona dokundu, o çığlık attı ve bu oldu. Open Subtitles لقد أجلستها في المقعد و بالكاد لمسها بالابرة فصرخت و قفزت و انتهي كل شئ
    Bugün beni öldürmeye çalıştı, Prue. Şanslıydım ve güç bela kaçabildim. Open Subtitles لقد حاول قتلي اليوم، برو وكنت محظوظاً، لهربي منه بالكاد
    Gemi bu durumda güç bela uçuyor, efendim. Bu kadarını başardığımız için şanslıyız. Open Subtitles السفينة بالكاد تطير سيدي نحن محظوظون للوصول لهذا البعد
    Annem beni nasıl taşısın. Bir poşet çikolatayı bile güç bela kaldırabiliyordu. Open Subtitles أمي لا تستطيع حملي , بالكاد استطاعت حمل كيس الشوكولاته
    Bir diğeri hayal güçlerini ele geçirmeden önce bilgileri güç bela kavrıyorlar. Open Subtitles داكي : بالكاد سيستطيع فهم نص واحد قبل التطرق الى نصوص غيرها جيبز :
    Ellerini birbirlerinden güç bela ayırabildiler. Open Subtitles إنهما بالكاد يستطيعان إبعاد أيديهما عن بعض
    İsa aşkına, çoğu zaman onun nefes aldığını bile güç bela söyleyebiliyorsun. Open Subtitles رباه, يمكنك بالكاد معرفة أنه يتنفس نصف الوقت
    İyi bir gecede bile güç bela toparlanırız. Open Subtitles ،في ليلةٍ جيده بالكاد نتعادل في الإنفاق و الربح
    Bir yazlık aldık. Ama oraya gidebilmek için güç bela zaman bulabiliyoruz. Open Subtitles المنزل الصيفي كان مجرد استثمار بالكاد وجدنا الوقت للذهاب إليه
    Aldığımız eğimli bir dairenin mortgage'ını güç bela karşılayabildiğim için bu işte tıkılıp kaldığım gerçeği. Open Subtitles حقيقة أنني متعلق في هذه الوظيفه بسبب رهن بالكاد أن أتحمله على شقة عوجاء
    Sarah, ellerini adamımın üzerinden, güç bela uzakta tutabiliyor. Open Subtitles سارة بالكاد يمكن أن تبقي يديها بعيدا عنه
    Rehabilitasyon yüzünden güç bela dikkat çekiyor. Open Subtitles مهمة دخولها المصحة للعلاج بالكاد أخذت أصداءً
    Evimiz haydutlar tarafından yağmalandı güç bela birkaç şeyi alarak kaçtık. Open Subtitles لقد قام الغزاة بنهب موطننا, لقد هربنا بالكاد مع بعض الممتلكات التي استطعنا حملها.
    Evlendiklerinde, yumurtayı bile güç bela kaynatabiliyormuş. Open Subtitles عندما تزوّجا, كانت بالكاد تستطيع غلي بيضة.
    Bazen İncil'deki Job* gibi hissediyorum güç bela idare ediyorum. Open Subtitles أحياناً أشعر كأنني مثل النبي (أيوب) إذ نجوت بشقّ الأنفس.
    Bu ülkeyi insa eden, senin gibi çaliskan insanlari düsündügünde iste itfaiyeciler, ögretmenler, FBI ajanlari bir bakiyoruz, hayatinizi güç bela idame ettirebiliyorsunuz bu da beni çok kizdiriyor. Open Subtitles حين تفكر بالناس الذين بنوا هذه البلد الكادحون أمثالك رجال المطافئ، المعلمون عملاء الإف بي آيه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more