Hayır. Herkes ona güldüğü için de biraz rahatsız oldu. | Open Subtitles | لا,لقد كانت مستاءة قليلا , لان الناس كانوا يضحكون منها. |
5 milyar kişinin beslendiği, güldüğü hakkında dedikodu yaptığı bir malzeme olmuştu. | Open Subtitles | شئ ما يقارب الخمسة بلايين نسمة يتناقشون بشأنه ، يضحكون عليه يثرثرون حوله |
5 milyar kişinin beslendiği, güldüğü hakkında dedikodu yaptığı bir malzeme olmuştu. | Open Subtitles | شئ ما يقارب الخمسة بلايين نسمة يتناقشون بشأنه ، يضحكون عليه يثرثرون حوله |
Herkesin güldüğü tuğla gibi cihazı aldım ve kimsenin yapamayacağı bir şeye dönüştürdüm. | Open Subtitles | أخذت جهاز الطوب ضحك الجميع في وحولتها إلى شيء واحد ان احدا لا يستطيع الاستغناء عنها. |
Beraber top oynadığı, güldüğü, ağladığı ikinizdiniz. | Open Subtitles | أنتم الاثنان الذين لعب معهم لعبة الالتقاط. ضحك معكم بكا معكم |
Job, Tanrı'nın, güldüğü için cezalandırdığı adam. | Open Subtitles | جوب الذي عاقبه الله لأنه ضحك |
Ve siz, bayım, evet, insanların güldüğü budala bir sesiniz var. | Open Subtitles | وأنت، يا سيدي، نعم، لديك صوت سخيفة أن الناس يضحكون. |
Ardından hep birlikte çocukların güldüğü ve oynadığı bir adaya varıyorduk. | Open Subtitles | ...عندهّا جميعنا ابحرنا إلى جزيرة حيث بهّا الأطفال يلعبون و يضحكون |
Küçüklüğümde bunu açıklamaya çalışırken, yani onların rolü ve benim değerlerim arasındaki kopukluğu, bana, yetişkinlerin bir çocuğun saçmalıklarına güldüğü biçimde gülerler | TED | وعندما كنت طفلة،حينما حاولت شرح هذا، كان هذا يفصل بين أدوارهم وقيمي، كثيرًا ماكانوا يضحكون بنفس الطريقة التي يضحك فيها البالغين على سخافات الأطفال |